Başlığımızdan da anlaşılacağı üzere Cumhurbaşkanı ve Başbakanın bu son günlerde Kıbrıs sorununda görüşmelerin doğrultusunda farklılığı apaçık ortaya çıkmaya başladı, görüş farklılığı demokrasinin gereği olduğunu düşünüyorum ancak bir gerçek var ki ulusal mesele olan Kıbrıs sorununda nereye kadar görüş farklılığına tahammül edilir.
Başlığımızdan da anlaşılacağı üzere Cumhurbaşkanı ve Başbakanın bu son günlerde Kıbrıs sorununda görüşmelerin doğrultusunda farklılığı apaçık ortaya çıkmaya başladı, görüş farklılığı demokrasinin gereği olduğunu düşünüyorum ancak bir gerçek var ki ulusal mesele olan Kıbrıs sorununda nereye kadar görüş farklılığına tahammül edilir.
Sn TALAT 2005 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde büyük çoğunlukla seçildiğini hatırlıyoruz parti olarak CTP o günlerde hükümet olarak de desteklemişti sn TALAT’I, en önemlisi de KKTC halkı Kıbrıs sorunun gerçekten bir çözüme kavuşabileceğine yürekten inanmıştı. Ancak zaman halkımızın inançlarını sildi süpürdü ve ortaya çok uzak fikirlerde bulunan iki lider kaldı sn TALAT ile sn HRİSTOFYAS. Ancak bu günlerde durum Türk tarafı aleyhine gelişen bir siyasetin içerisindeyiz, amaç Rum tarafını anlaşmaya zorlamak adına açılımlar yapılmaya çalışılıyor. Rum tarafının kabul etmesini sağlamak adına yapılan bu öneriler ki en tehlikelisi çoğunluk sistemine göre oluşacak federal devletin başkan ve yardımcısının çoğunluk seçim sistemine göre seçilmesi. Bu şu anlama geliyor ki seçilecek Türk adaya Rum halkı da oy verecek o zaman Rumların istediği aday seçimleri her zaman kazanacak ve Kıbrıs Türkleri bu sisteme göre federal yapıda ortaklık adına da temsil edilmeyecek anlamına geliyor. Bu öneri görüşmelerin sürdüğü sürede sn HRİSTOFYAS’IN önerisi idi yeni bir öneri değil ki bu, sn TALAT açılım diye önce konuşulan ve anlaşılamayan konuları öneri diye sunması bizim elimizi zayıflatmıyor mu?
Bu öneri gibi gösterilen teklifi hükümet olarak UBP ve muhalefet partisi DP en sert şekilde eleştirdi bu önerinin teslimiyet olduğunun da altı çizildi, sn EROĞLU ve SERDAR DENKTAŞ Türk tarafından gelen önerilerin öncelikle bizlerin kabul edeceği şekillerde olması gerekir diyorlar, Rum tarafını tatmin etmek adına bizim desteğimizden yoksun öneriler yapılıyor demokratik kurallara göre de bu sn TALAT’IN önerileri KKTC halkı ve meclisi desteğinden yoksun kalıyor.
UBP ve DP mecliste 31 sandalye ile temsil ediliyor ve yaklaşık %60 da halk desteği o zaman bu iki partinin onaylamadığı hiçbir önerinin kabul edilmesi söz konusu değil. Demokratik olarak sn Talat UBP ve DP ile ortak bir anlayış ile Kıbrıs sorununa yaklaşmalıdır. Başbakan sn EROĞLU bizim Cumhurbaşkanını koşulsuz desteklememiz söz konusu olamaz demektedir, 19 nisan erken genel seçimlerin de UBP’nin tek başına iktidar olması ile sonuçlanan halk desteği partinin görüşleri açısından da ULUSAL davada ne ifade ettiğini de iyi anlamak gerekmiyor mu?
Bu günlerde Rum tarafı Kıbrıs sorununu Rum ulusal konsey toplantısın da tüm partileri görüşleri alınarak bir strateji çizilmeye çalışılıyor, demokratik anlayış da bunu gerektirmiyor mu ve bildiğimiz ortak görüş; Federatif çözüm anlayışın da Kıbrıslı Türk’lerin “Kıbrıs cumhuriyetine” entegrasyonu, Türk askerinin adayı terk etmesi ve Türkiyeli göçmenlerin adadan ayrılması onlar için konu bu kadar basit.
Ancak biz ne yapıyoruz anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum bazı sendikalar siyasi parti gibi hareket edip açıklamalar yapıyorlar bence üstlerine vazife değil o zaman demokrasiyi benimsememişler, neticede bizler yine yanlışlar yapıyoruz. O zaman Hükümet sesini daha gür duyurtmalı Meclisteki tüm partilerin öneri ve görüşleri alınmalı ve Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili görüşler halkla da paylaşılarak bir öneri paketi olarak geliştirilmeli bu sorunu tamamı ile sn TALAT’IN ve çalışma ekibinin inisiyatifine bırakmak onlara da haksızlık olur.
Bence bu görev en tecrübeli parlamenter olarak Başbakan sn Dr DERVİŞ EROĞLU’NA düşer bu açılımı en yakın zamanda yapmasını halk adına kendisinden rica ederim.