Kıbrıs konusunda hareketli ve bir o kadarda hararetli günlerin yaşandığı bu günlerde, türlü senaryolar gündeme geliyor. Rum yönetimi Türkiye’ye Kıbrıslı Türklerin temsil edilmeyeceği bir zirve önerisi yaptı.
Yani Kıbrıs sorunu Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti, dolayısıyla Rum tarafı ile Türkiye arasında olan bir sorundur. Bu noktada adanın diğer sahipleri,Kıbrıslı Türklerin hiçbir hakkı yok.Rum yönetimi böyle uygun görmüş.Demek ki bunca zamandır boşuna görüşülmüş,anlaşıldığı söylenen konularda demek ki aslında anlaşılamamış.Bu gelişmelerden Benim çıkardığım sonuç budur.
Kosova ile ilgili mutlaka hepimizin bilgisi vardır.1.Balkan savaşından sonra Yugoslavya Krallığına dâhil edilen Kosova, Yugoslavya’nın parçalandığı 1992 yılında Sırbistan sınırının içinde kaldı. Ancak Sırbistan hükümeti Kosovalıların özerkliğini tanımadı. Tıpkı Kıbrıslı Türkler gibi kendi topraklarında var olamaya çalışan Kosovalılar bu uğurda çok acılar çekti. Ayni, Kıbrıslı Türkler gibi.Kosova 1999 yılında NATO tarafından yapılan “Kosova operasyonu” sonrasında Sırbistan’dan ayrı özerklik kazandı.17 Şubat 2008 yılında bağımsızlığını ilan eden Kosova’nın bağımsızlığına karşı çıkan devletler Rusya,Yunanistan Güney Kıbrıs,Sırbistan ve İspanya’dır.Sebep ise Kosova’nın KKTC ve benzer ülkeler için örnek olmasıdır.Rusya bu noktada KKTC, Abhazya ve Güney Osetya’yı tanımayan batılı devletleri,Kosova’yı tanıdıkları için,çifte standart uygulamakla suçluyor.Kosova’yı ilk tanıyan ülke Kosta Rika,daha sonra da ABD’dir.21 Nisan 2009 tarihi itibarı ile Kosova 58 ülke tarafından tanınan bir cumhuriyettir.Kısaca tarihçesini anlattığım Kosova ile KKTC arasında gerçekten çok benzerlikler vardır.
KKTC ile bu kadar benzer yanları olan Kosova, bağımsız bir devlet olarak dünya kamuoyunda kabul görüyor, önemli devletler tarafından tanınıyor da neden KKTC tanınmadı? Bu sorunun cevabı acaba bizde mi? Her zaman için Rum komşularımızla, ortak, anlaşarak, paylaşarak yaşama istediğimiz ve her daim bir çözüm arama gayretimiz mi buna engel oldu. Sonuç olarak ne bir anlaşma amacımıza ulaşabildik, nede KKTC’yi tanıtmayı denedik. Bu noktada barışa, çözüme olan inancımı kaybettiğim anlaşılmasın. Ama zaman zaman ortaya atılan KKTC’nin ilanının, barışı engellediği düşüncesi, beni rahatsız ediyor.Bir anlaşma durumunun Rumlar tarafından 2004 yılında ki gibi engellenmesi halinde KKTC’nin tanıtılması için girişim başlatılması gerektiğinin altını çizen bizzat Türkiye Başbakanı sayın Recep Tayip Erdoğan’dır. Ayni zamanda Uluslar arası kriz grubu yayınladığı Kıbrıs raporunda, çözüm için süren müzakerelerin son şans olduğunu ve olumlu bir sonuç alınmazsa adanın ebedi bir bölünmeye gideceğini açıkladı. Kıbrıs politikasında her zaman ortak hareket eden Türkiye ve KKTC bir yıldır devam eden görüşme sürecinin, sekteye uğraması, beklendiği gibi sonuçlanmaması halinde başka politikaları gündeme alıp, mutlaka Kıbrıs Türkünün lehine olacak bir yol haritası çizecektir. Zaten bunun sinyalleri de verilmektedir. Bu aşamada Kosova KKTC için bir örnek olur mu, bu soru gündeme gelirse benim cevabım neden olmasındır.
