Sendikalar ve Siyaset

Sendikalar, ülkemizde son yıllarda en çok tartışılan ve en çok gündem oluşturan kurumlardır.

Sendikalar, ülkemizde son yıllarda en çok tartışılan ve en çok gündem oluşturan kurumlardır. İnanıyorum ki bu tespitime birçok insan katılıyordur. Kendi bakış açımdan, genel olarak bu kurumlara baktığım ve değerlendirdiğim zaman en basit anlayışla şu sonuca vardım. Sendikalar, temsil ettiği kesimin, haklarını en iyi şekilde koruyup daha iyiye götürmek için ilgili merci ile uzlaşı yolları arayan ve bu hedefe varmak için mücadele eden kurumlardır. Yani benim anlayışıma göre sendikacılığın en yalın tanımı budur. Sendikalar, siyasi parti değildir. Sendikal hareketlere, siyaset karıştırılırsa ki bu bizim ülkemizde çok rastladığımız bir olaydır. Sendikal faaliyetler, yani üyelerin haklarını koruma görevi gölgede kalır.

Maalesef ülkemizde, sendikalar çoğu zaman, bir siyasi parti gibi davranır. Belli bir görüşün peşinde mücadele vererek esas yapmaları gereken işi unuturlar. Genelde hükümetle anlaşmazlar. Hükümetle anlaşamadıkları için muhalefetten de destek görürler. Tabi ki bunun amacı sırf muhalif olmak, eleştirmektir. Gün gelir hükümet olanlar muhalefet saflarına geçer işte o zaman işin rengi değişir. Bu kez sendikaları destekleyenler, daha önce hükümet erkini elinde tutan, onlarla zaman zaman karşı karşıya gelen siyasi görüştür. Sendikacılık her şeyi eleştirmek, her şeye muhalif olmak demek değildir. Bunun yanında o eylem senin, bu miting benim, meydan meydan dolaşan çalışanlarda sadece haklarını korumanın derdindedir. Doğrusuda budur. Yapılan eylemler, alınan kararlar, hiçbir zaman amacını aşmamalıdır. Sendikalar, ilgili bulundukları alanlalar da çalışmalar yaparak ilgili bulundukları kesimi temsil etmelidirler. Sendikacılıktan gelen siyasetçilerimizde vardır ki bu da ülkemizde sıkça görülen bir durumdur. Bu siyasetçilerimizin sorunların giderilmesinde, sendikacılıktan gelmenin avantajlarını iyi kullanıyorlar mı diye düşünürsek bu da ayrı bir tartışma konusudur.

En başta da vurguladığım gibi ülkemizde son yıllarda sendikacılık ve sendikal eylemler her daim gündemdedir. Cumhurbaşkanı, Başbakan veya bakanlardan, siyasilerden, gündem yaratması gereken daha önemli pek çok olaydan daha fazla, sendikalar veya sendika yönetimleri, gerek yazılı gerek görsel medyada yer almaktadır. Sendikaların, çalışanların sesi, gözü kulağı olarak demokrasinin faz geçilmezleri olduğu da bir gerçektir. Bu noktada sendikacılık, çocuklarımızı eğitimsiz bırakmamalı, hastaları ilaçsız tedavisiz bırakmamalı, ülkenin sınır kapılarını başıboş bırakmamalı. Allah aşkına bir düşünün, hangi ülkede sendikalar başka bir ülkeyi uluslar arası kuruluşlara şikâyet ediyor. Güney Kıbrıs’ı veya Türkiye’yi ya da herhangi bir ülkeyi ele alın, halkın seçtiği bir hükümeti hangi sendikal hareket yabancı bir kuruluşa şikâyet etti. Güneydeki hangi sendika bizim bakanlarımızla, siyasilerimizle görüşüyor. Nerde demokrasi. Hele hele demokratikliğin çok sesliliğin en büyük savunucusu olan medyanın, basının, sendikalarla hükümet arasındaki sorunlara taraf yapılması bana göre çok büyük bir yanlıştır. Nasıl ki sendikalar demokratik düzenin vazgeçilmezi, bir parçası ise ayni şekilde basında üstlendiği misyon nedeniyle demokratik düzenin vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu noktada toplumun kutuplaşmaması ve sorunların ivedilikle çözümü için ilgi tüm tarafları bir kez daha sağduyuya ve akli selim davranmaya çağırıyorum.
Bu haber 817 defa okunmuştur

:

:

:

: