Papandreu dönemi

Yunanistan yeni hükümet başkanı Yorgo Papandreu görevi devraldığı anda çok hızlı başladığı Türkiye ziyaretinden de belli oluyor. Başbakan Papandreu ayni zamanda Yunan hükümeti Dışişleri Bakanlık görevini de üstlenmiş bulunuyor.

Yunanistan yeni hükümet başkanı Yorgo Papandreu görevi devraldığı anda çok hızlı başladığı Türkiye ziyaretinden de belli oluyor. Başbakan Papandreu ayni zamanda Yunan hükümeti Dışişleri Bakanlık görevini de üstlenmiş bulunuyor. Bu şekildeki görevlendirme çok da olağan olmadığı söyleniyor, demek ki Sayın Yorgo’nun aklında bizzat kendisinin yönlendirmek istediği Yunan dış politikası vardır ve bunu muhalefet dönemindendir bekliyor. İktidara geldiği bu günlerde de hemen bunu uygulamaya koyacağını da ifade etti. Türkiye’yi ziyaretinin de sebebi bu olsa gerek. Kendisi de ifade etti ki 2009 Aralık ayı TC için çok önemli ve ayni zaman da AB içinde önemli.
Kıbrıs sorunu hakkında da Kıbrıs’a gelmeden konuşmayı kendisine uygun buldu ve böylece Güney Kıbrıs Rum hükümetini ve Rum siyasi partilerini de memnun etti, İstanbul’da Kıbrıs hakkında konuşması benim dikkatimi çekti şart koşar gibi davrandı.
Ege Türkiye ve Yunanistan arasında bir sorun olmaya devam ediyor zaman zaman da tansiyon yükseldiği dönemler de oldu. “Casus belli” dendiğini de hatırlıyoruz Yunanistan Ege denizinde sınırını 12 mile çıkarırsa savaş sebebi olduğu resmi açıklama ile de yapılmıştı.

Doğrusu yeni Yunan hükümetinin Ege ve Kıbrıs politikalarını merakla bekleyeceğiz.
Papandreu, “Kıbrıs adasını anavatanlar serbest bırakmalıdır ve adadan da çekilmelidir” görüşünü ortaya attı. Yani diğer bir anlamla “Türk İşgali” adada sona ermelidir Hristofyas’ın dediği gibi farklı bir şey yok ortada, İngiliz üsleri için kimse tek kelime bile etmiyor. Amaç Türk askeri, bundan dolayı Kıbrıs Türk halkının güvenliğini soran yok çünkü amaç ‘KC’ye yama yaptırmak. Hal böyle olunca da 1960 Anayasası’ndaki garantörlük hakları yok sayılıyor. EDEK Rum sosyalist parti başkanı ve hükümet ortağı sayın Omiru, “Kıbrıslı Türklere 1960 Anayasası’ndaki hakları tanımamız mümkün değildir, çünkü AB üyesi “KC” söz konusudur” dedi, bundan geri adım atmak kimin haddine Rum tarafında.

Yunan Başbakanı’nın gizli sözlerinde bağımsız bir devlet “KC” rahat bırakalım ancak bu devletin K Türk’leri olmadan temsil edilmediğinden bahis eden yok. Rum hükümeti 2-3 yıl önce İngiliz üstlerinin kirasını isteyince, İngilizler, “KC”de Kıbrıs Tükleri temsil edilmediği için parayı ödeyemeyiz” deyip konuyu kapattılar. Açıkçası değerli okurlarım işlerine geldiği zaman Kıbrıs Türkleri hukuki bir varlık olabiliyor yada yok sayılıyoruz, peki biz kendimizi nasıl yorumluyoruz yoksa arafda gezmeye devam mı ediyoruz. Yorum yapmadan yazacağım Sayın Talat, KKTC’nin tanınmasını istemek akılcı değildir dedikçe nereye varırız?

Geçen haftada Yunan Dışişleri sözcüsü Dimitris Routsas Türkiye’nin AB kapısını kapatmak çok büyük hata olur bu Kıbrıs, Yunanistan’ ve AB’nin işine gelmez. Ancak Sayın Papandreu TC’nin Kıbrıs’taki durumu yasal değildir ve Kıbrıs Rum tarafı hükümet ve muhalefet 2009 Aralık son şansımız diyorlar ve TC “KC” tanımazsa AB süreci engellenmelidir diye haykırıyorlar.

Uyanık olmak gerek çünkü bu oyun ikili değil çoklu oynanıyor ve tüm amaç Kıbrıs Türklerine, AB tarafından verilen sözlerin hukuken yerine gelmesi değil tam tersi AB içerisinde Kıbrıs Türklerini siyaseten eritip, adayı TC aleyhine AB’ye bağlayıp doğu Akenize TC’siz hakim olmaktır.


Bu haber 684 defa okunmuştur

:

:

:

: