NİCE YILLARA...

Bu sözü söyleyeli sanki çok zaman geçmemiş gibi geliyor bana. Sanki birkaç ay önce söylemiş gibiyim... Tamı tamına üç yüz altmış beş gün nasıl da geçivermiş... İnanılası gibi değil.

Bu sözü söyleyeli sanki çok zaman geçmemiş gibi geliyor bana. Sanki birkaç ay önce söylemiş gibiyim... Tamı tamına üç yüz altmış beş gün nasıl da geçivermiş... İnanılası gibi değil.

Geçenlerde bir mağazada rastladığım eski bir öğrencim, programımda zamanın geçişi ile ilgili saptamama hayran kaldığını ve ciddi ciddi olabilirliğini düşündüğünü söyledi. Konu dünyanın belki de eskiye oranla daha hızlı döndüğü varsayımıydı. Neden olmasın! Mademki hepimiz, geçen günlerin ve zamanın akışının çok hızlı olduğunu ileri sürüyoruz, bu işte bir bit yeniği var diyorum ben...

Aslında, ZAMANla, alıp veremediğimiz olmamalı. O hızlıysa biz de ona yetişmeye çalışabiliriz. Az zamana, dar vakitlere güzel ve anlamlı işler sığdırabiliriz mesela... Zamanı dilimlere böler, dikkatli kullanabiliriz. Gerekli, gereksiz, öncelikli, sonralıklı diye ayrımlar yapabiliriz. Daha sonra hayıflanmamak için elbette...
Çoğumuz, geriye dönüp baktığımızda boşa geçirdiğimiz zamanlar, üzülerek ziyan ettiğimiz anlar buluruz. Dikkat ettiniz mi hiç, mutluluk anlarımızı uzatmak için çaba göstermeyiz de öfkeli, üzgün, tatsız zamanları aksine uzatırız.... Söylene söylene bir hal oluruz. Kendimizle didinmemiz yetmez önümüze gelene aksilikleri tekrarlar dururuz. Vıdı vıdı ederiz kısacası...

Oysa tekrarlanan her ne ise bir türlü sonlanmaz. Unutmaya çalışmak ya da üstünde fazla durmamak daha doğru olur gibi geliyor bana... Odaklandığımız konudan uzaklaşmak, tıpkı sorunlu yerden kaçmaya benzer. Atalarımızın dediği gibi “ Tebdil-i mekânda ferahlık vardır. ”

Yeni yıla saatler kala bazı ciddi kararlar almalıyız gibi geliyor bana... Neler mi? Geçen yıl yaptığımız hataları - hatırlayabiliyorsak- tekrarlamamak gibi... Kendimizi ve çevremizi mutsuz etmemek adına bazı davranışlardan vazgeçmek gibi... Gençler, aileleriyle bu yıl daha uyumlu ve sabırlı ilişkiler yaşayabilirler... Ebeveynler de daha anlayışlı ve gençlere yakın davranabilirler... Birbirlerini daha iyi anlamak için çaba göstermeleri, karşılıklı iyi niyetli adımlar atabilmeleri önemlidir. Dinlermiş gibi yapmadan gerçekten dinlemek gibi…
Sabır ve hoşgörü her tür ilişkide büyük önem taşır. Hele bazı sıkıntılar aşılırken gösterilen anlayış, tarafların birbirini daha çok sevmesine yol açar. Sevgiler, bağlılıklar artar. Aslında yaşam amacımız da budur... Sağlıklı, huzurlu ve mutlu beraberlikler...

Elbette iş yaşamımızda da benzer olaylar yaşarız. Çevremizde sorumluluğunu bir türlü öğrenmek istemeyenler, canının istediği gibi davranmayı seçenler; çalışmadan, emek vermeden çok kazanmak derdinde olanlar... Daha niceleri...
Her şeye rağmen moralimizi bozmadan yaşamın bir ucundan tutup yürümek... Önemli olan bizim nelere inandığımız... Nelere değer verdiğimiz... Sevgiyle, saygıyla, umut dolu yarınların varlığına inanarak yürümek ve yılmamak... Umutlanmak... Ümitler yeşertmek... Yarının bugünden daha güzel olacağına yürekten inanmak. Sürprizler beklemek...

Nice yıllara efendim... 2010 yılı tüm insanlığa, ülkemize ve hepimize hayırlı olsun... Dünya barışı, sağlık ve mutluluk hayatımızdan hiç eksilmesin.
Bu haber 2803 defa okunmuştur

:

:

:

: