Politika bir meslek mi?

Politika, siyaset nedir? Neden bu konu bu kadar popüler, amacına uygun kullanılıyor mu? Bu sorular mutlaka birçoğumuz tarafından defalarca sorgulanmıştır.

Politika, siyaset nedir? Neden bu konu bu kadar popüler, amacına uygun kullanılıyor mu? Bu sorular mutlaka birçoğumuz tarafından defalarca sorgulanmıştır. Uzun bir süre, üst düzey yöneticilik ve bir dönem de milletvekilliği yapmış bir büyüğüm, politika için şöyle bir benzetme yapmıştı; “Politika bembeyaz bir önlükle, simsiyah bir bacanın içine girip, bembeyaz önlüğü kirlenmesine rağmen çıkartmamaktır”. Gerçekten, çok iddialı ve manalı bir cümle. Bana göre, Politika topluma hizmet etme sanatıdır. Bu noktada amaç hizmet, araç politika olmalıdır. Politika veya politikacılık bir meslek mi? İşin içinde hizmet ve sandık olduğu sürece bu sorunun cevabı hayırdır. Peki, neden politika çemberine giren bir daha çıkamıyor veya çıkmıyor. Politika da başarısızlığın bedeli, sadece iktidar erkine sahip olamamak mı? Başarısız olan politikacılar, neden başarısızlığı üstlenip sorumluluk almıyor. Ya da toplum, neden başarısızlığın hesabını sormuyor. Ülkemiz için düşünürsek, kendimi bildim bileli milletvekili olan insanlar vardır dersem herhalde abartmış olmam.
Her dönem, parlamentomuz çoğunlukla, doktor, avukat veya sendikacı kimliği ile tanınmış milletvekillerinden oluşmuştur. Oy kaygısı taşıyan, siyasi partiler, oylarını artırmak adına daha geniş kitlelere ulaşmak için çaba göstermektedirler. Böyle düşünüldüğü zaman, siyasi partilerin milletvekili adaylarını toplum önünde olan insanlardan seçmesi normaldir. Bu noktada sorun alternatiflerin düşünülmemesi. Gelişen ve değişen zamana göre, politikada politikacıda ileriye doğru gelişmeli, günün şartlarına uygun, stratejileri benimsemeli ve seçilmeyene kadar değil, misyonunu tamamlayıncaya kadar, parlamentoda olmalı. Bu konu ile ilgili en yakın örnek olarak güney Kıbrıs’ı düşünebiliriz. Güney Kıbrıs’ta hemen her dönemde, yeni yöneticilerin ve devlet başkanlarının göreve geldiğini görürüz. Türk toplumu olarak gelenekselci bir anlayışta olduğumuzdan, kolay kolay değişimleri kabul etmi yoruz. Mesela, Türkiye’de devleti yönetenler çok uzun süre değişmiyor. Bu durum sadece devlet yönetimleri için geçerlide değildir. Ayni şekilde sendika veya derneklerde de ayni durum söz konusudur.
Geçtiğimiz Pazar günü BRTK’da İsmet Özgüren’in sunduğu “7’inci Gün” isimli programın konukları Sayın Mustafa Arabacıoğlu ve Sayın Ramadan Özçelik’ti. Gerçekten son derece önemli açıklamaların yapıldığı, Kıbrıs konusundan iç siyasete, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sendikal sisteme kadar, birçok konunun tartışıldığı bir programdı. Programa damga vuran konu ise Sayın Mustafa Arabacıoğlu’nun yaptığı önemli ve düşündürücü açıklamalar oldu. Sayın Arabacıoğlu 17 yıldır aktif siyasette olan, siyasi rengi ne olursa olsun her kesim tarafından saygı duyulan, sadece siyasi kimliği ve yürüttüğü görevleri açısından değil mesleği yani Dokrorluğu ile de Kıbrıs Türk toplumuna önemli hizmetler sunmuş bir kişidir. Siyasi hayatını Demokrat Partide sürdüren Arabacıoğlu, 17 yıllık siyasi hayatında topluma hizmet adına en çok Annan planı döneminde faydalı olduğunu söylüyor ve şu önemli açıklamayı yapıyor “ Si yasette geçirdiğim 17 yılı, mesleğimi yani doktorluğu yaparak geçirseydim topluma daha çok fayda sağlardım” . Evet, böyle bir düşünceyi seslendiriyor sevgili Mustafa Arabacıoğlu. Siyaseti topluma hizmet için yapmış, çok önemli işlere imza atmış, her şeyden önce Kıbrıs Türkünün güvenini kazanmış önemli bir siyasetçinin bu düşünceleri, birçok şeyi özetliyor aslında. Bu noktada, politika topluma hizmet için yapılmalıdır, düşüncesi gerçek anlamda kabul görmelidir. Politika, bir meslek dalı değildir. Politikanın bir meslek olmadığını, önce politikacı daha sonrada toplum algılamalıdır
Bu haber 576 defa okunmuştur

:

:

:

: