30 yıllık belge

Cumhurbaşkanlığı seçimi, ülke gündeminde ilk sıradaki yerini koruyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimi, ülke gündeminde ilk sıradaki yerini koruyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi için süreç hızla ilerlerken, adaylarda çalışmalarını artırdılar ve siyasi partilere, derneklere, çeşitli kurumlara, bölgelere ziyaretler gerçekleştirerek seçmene ulaşmaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaşması ile doğal olarak birçok olay gündemden düştü. Mesela sel olayı ve sonrası, bu konuda ne durumdayız, mağdur olan insanların mağduriyeti giderildi mi? İçler acısı bir durumda olan Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi tam teşekküllü hizmet vermeye başladı mı? Arızalanan cihazların durumu nedir? Bu sorular mutlaka cevabını bulmalı. Bu konu, günlük yaşadığımız ve günlük çareler ürettiğimiz, sorunlarımız gibi güncelliğini yitirmemeli.
Tabii ki bu gibi soruların ve sorunların yanında en önemli konu, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için devam eden süreç’te gelinen nokta nedir? Özellikle, Kıbrıs konusunda içinde bulunduğumuz günlerde önemli gelişmeler yaşanıyor. Türkiye başbakanı Sayın Erdoğan İngiltere’yi ziyaret etti ve Kıbrıs sorununda ortak çaba çağrısı yaptı. Cumhurbaşkanı Sayın Talat, Türkiye’de önemli temaslarda bulundu.
Önemli açıklamalar yapıldı ve müzakerelerin Türkiye hükümetiyle, uyum içinde sürdürüldüğü mesajı verildi. Rum lider Hristofyas da temaslarda bulunmak üzere, dün Yunanistan’ın başkenti Atina’ya gitti. Atina’da da konu ağırlıklı olarak tabii ki Kıbrıs… Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs sorununun, 1974 yılından sonra Türkiye’nin adanın kuzeyini tek taraflı olarak işgal etmesiyle başladığını, tüm dünyaya kabul ettirdiler, bu bir gerçek. Türkiye, 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmalarının kendisine verdiği garantörlük hakkıyla adaya müdahale etti. Bu da bir gerçek! Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz günlerde, Rum meclisi, Kıbrıs’ta bulunacak bir çözüm modelinde, garantörlük konusunun devam ettirilmeyeceği yönünde bir karar alınmıştı. Aynı karara bağlı olarak, KKTC meclisi de tersi bir karar alarak, garantörlükten vazgeçilmeyeceğini ilan etmişti.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir diğer garantör ülkesi İngiltere’nin başbakanı Brown, İngiltere’nin garantörlük hakkından vazgeçebileceğini açıkladı. İngiltere başbakanı Türkiye’nin garantörlüğünün ise adanın kuzeyiyle sınırlı kalabileceğine de işaret ediyor. Bu noktada Sayın Brown, Kıbrıs adasında bulunan İngiliz üslerinin kimseye bir zararı olmadığından kaldırılmasının gerekmediğini de söylüyor. Ne kadar ilginç değil mi? Zaten oldum olası İngilizlerin Kıbrıs politikasını anlamış değilim. Sadece İngilizlerin değil ABD’nin de AB’nin de hem sorunu çözmeye yardımcı olmak istiyorlar ki bu onların iddiası, hem de kendi çıkarlarından vazgeçmek istemiyorlar. Ve yazının sonunda bir dip not; İngiltere hükümeti, 30 yıllık gizlilik süresinin dolması nedeniyle, 1979 yılına ait gizli belgeleri açıkladı. Belgeler de Rum lider Kiprianu ve KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın 18–19 Mayıs 1979 tarihlerinde yaptıkları görüşmelerde, olumlu yönde, beklenenden daha önemli adımlar atıldığını fakat Türk tarafının daha fazla taviz vermesine rağmen bir sonuç alınamadığına dikkat çekiliyor. Yani 30 yıl önce yaşananlarla, bu günü düşündüğümüzde sanki aynı sahneyi tekrar yaşıyoruz. Bu düşüncelerim, görüşmelerden umutsuz olduğum anlamına gelmesin, umarım 30 yıl sonra gizli belgeler bir kez daha açıklanınca aynı noktada olmayız.
Bu haber 802 defa okunmuştur

:

:

:

: