Kuzey Kıbrıs Türkiye den önce AB üyesi olursa

18 Nisan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en çok kullanılan argüman, doğal olarak Kıbrıs konusu ve sürdürülen müzakere süreci idi.

18 Nisan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en çok kullanılan argüman, doğal olarak
Kıbrıs konusu ve sürdürülen müzakere süreci idi. Tüm adaylar bu konuya dair düşüncelerini süreç boyunca kullanmış, bir çok eleştiri yapılmıştı. Seçimin iki güçlü ismi Sayın Talat ve Sayın Eroğlu sık sık, müzakerelerde görüşülen konularla ilgili fikir çatışması yaşadı. Seçimin galibi Sayın Eroğlu oldu. Cumhurbaşkanı, Eroğlu her fırsatta Kıbrıs konusu ile ilgili olarak görüşmeye hazır olduğunu dile getirdi. Eroğlu’nun bu söylemleri hem Türkiye’den hem de BM ‘de memnunluk yarattı.
Yaklaşık iki yıl Sayın Talat ve Sayın Hristofyas arasında, Kıbrıs sorununa çözüm bulma adına bir dizi görüşme ile müzakere süreci yaşandı. KKTC’de Cumhurbaşkanı ve dolayısı ile müzakereci ve müzakere heyetinde değişiklik olması ile doğal olarak anlayış farklılığı da olacak. Bu değişiklik mutlaka ki görüşme sürecini ve zeminini etkileyecektir. Süreç olarak belli bir ara verilmiştir. Zemin farklılığı ise yeni fikirlerin yeni görüşlerin ortaya atılması ve bunların sonucunda daha motive olmuş iki taraf ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Değişmeyen noktalarda olacaktır mutlaka.
Bu noktalar ağırlıklı olarak BM ve Türkiye’nin sınır çizgileri ve tabi ki diğer üçüncü ülkelerin istekleri olacaktır. Sayın Eroğlu Talat’la Hristofyas’ın müzakerelerde kaldıkları yerin, kendisi için devam noktası olacağını ve BM parametreleri çizgisinde görüşmeleri sürdürme kararlılığında olduğu belirtti. Sayın Cumhurbaşkanı bu kararlılığını, 23 Nisanda BM Genel sekreteri Sayın Ban Ki Moon’a gönderdiği mektupta da dile getirdi. BM Genel sekreterinin Kıbrıs özel danışmanı Alexandre Downwer’le geçtiğimiz pazartesi ilk kez görüşen, Cumhurbaşkanı Sayın Eroğlu müzakerelerin olumlu sonuçlanması için çalışmaya başlamaya hazır olduğunu da, ifade etti. Seçim süreci boyunca Kıbrıs konusu ile ilgili olarak halkın istemediği bir belgeyi imzalamayacağını söyleyen Sayın Eroğlu, birçok eleştiriye maruz kalan Sayın Talat’ın sürdürdüğü müzakere anlayışına ne kadar yaklaşır. Yeni oluşturulacak müzakere heyeti, gelinen noktaları benimseyip daha ileri götürür mü? Bun sorular müzakere sürecinin yeniden başlaması, belli bir programa bağlanıp bir süreklilik gösterdikten sonra ortaya çıkacak.
Görüşmelere ve dolayısıyla çözüme, Türkiye’nin katkısı elbette önemlidir. Fakat ortada önemli bir konu var. Güney Kıbrıs şu an AB toprağıdır. AB normları kuzey Kıbrıs’ta geçerli değil. Olası bir çözümde Kıbrıs güneyi ve kuzeyi ile bir bütün olarak AB toprağı olacak. Peki, Türkiye’nin olmadığı bir AB’ye Kıbrıs’ın tam olarak üye olmasına, Türkiye nasıl bakar. Yoksa Türkiye, AB yolunda Kıbrıs’ı bir güvence olarak mı görüyor. Kıbrıs’ın, Türkiye’nin AB yolundaki en önemli engeli olduğu her zaman için dile getirilen bir yaklaşımdır. Bulunacak çözüm modelinin, Türkiye’nin AB’ye girişinden önce bir bütün olarak Kıbrıs’ı AB üyesi yapmasına Türkiye’nin yaklaşımı nasıl olur. Ortada böyle bir olasılık var. Zaman bu olasılığı nasıl yansıtır bunu göreceğiz. Kıbrıs sorununa çözüm amacı ile başlatılan ve KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı seçimi sebebiyle ara verilen görüşmeler büyük bir olasılıkla 26 Mayıs’ta başlayacak. Yeni bir süreç, yeni beklentiler ve tabi ki tek amacımız bu başlangıcın çözümün yakın zamanda olması sağlaması. Ama her türlü olasılığı da düşünmek gerek.
Bu haber 558 defa okunmuştur

:

:

:

: