Oldukça hareketli bir haftayı geride bıraktık. KTHY haberleri iki haftadır Londralı bilet sahiplerini kızdırdı, öfkelendirdi, tehdit edecek hale getirdi. Adeta çıldırttı.
Yarı delilik halleri daha devam ediyor.
Elinde biletiyle, uçamayan yolcular başı kopmuş tavuk gibi oradan oraya savruluyor..

Bakalım bu hafta neler olacak? Bugün (Pazartesi), KTHY’ye destek amacıyla bir gurup seyahat firması, vatandaş KKTC Londra temsilciliği önünde gösteri yapacak.. Akıbetlerinin ne olacağını temsilcilik kanalıyla, Kuzey’e, resmi makamlara duyurmaya çalışacak.
Hafta başında, Başbakan İrsen Küçük’ün tüm basında yer alan açıklaması, burada yaşayanları adeta dehşete düşürdü. Kimsenin aldığında gözümüz yok. Allah daha da versin.. Ama bir memur karı-kocanın ayda evlerine 42 bin T.L maaş girdiğini söylemesi, tam anlamıyla ağzımızı açıkta bıraktı. Bu miktarda nereden baksanız 20 bin sterline yakın bir para. İngiltere’de bir üniversite mezununun yılda ne kadar kazandığını hiç merak ettiniz mi? Üniversiteden diplomasını almış bir genç yıllık 25 bin sterline iş bulup, başlarsa öpüp başına koyuyor. Yani bu memur karı-kocanın bir aylık maaşına, neredeyse 12 ay çalışıyorlar. Bundan yüzde 40 vergi kesildiğini de hatırlatalım. Yani ellerine kuş kadar para geçiyor. Ayda 5-6 bin lira emekli maaşı alanlara ne demeli? Genç yaşta emekliliği biliyorum. Türkiye’de de benzeri durum var..
Ancak böyle maaşlar, emeklilik aylıkları ile KKTC’nin neden daha önce batmadığına şaşırmak gerek. Sayın Başbakan haklı. Yerden göğe kadar haklı. 13 maaş uygulamasına ne demeli? Nereden çıkmış bu ballı-kaymaklı uygulama? Refahı çok yüksek, kalkınmış sanayi ülkesi, üretimin yapıldığı bir ülke olursunuz, isterseniz 24 maaş alın..
Rahata alışmak kolaydır. Kim istemez yüksek maaş almayı. Musluk akarken, küpünü dolduran kazandı. Har vurup harman savuranları şimdi kara düşünceler aldı. İngiltere’deki soydaşlarınızı beğenmezsiniz, onlar sizin evinize giren emekli maaşını rüyalarında görmüyorlar.

Yeni koalisyon hükümeti (İngiltere’de) , kemer sıkma politikasıyla işe başladı.. Hem de ne kemer sıkma.. Sıfır beden olsanız, dayanamazsınız.. . Kraliçe’den , Prens Charles’a, milletvekillerinden polise, sağlık görevlisinden öğretmene hayatın her kesiminden insanı etkileyecek bir ekonomik politikayla karşı karşıyayız.. Bir tek İngiltere mi ? İki yıl önceki ekonomik krizin etkisindeki tüm ülkeler ne yazık ki bundan kaçamayacak .. Sizler gibi erken emekli olup, binlerce lira emekli maaşı alan, “siesta” yapan, gencecik yaşta evine çekilen bir başka Akdeniz ülkesi Yunanistan’a bir bakın .. Aylardır yer yerinden oynuyor. İspanya, İtalya da yolda. Avrupa’nın diğer ülkelerinde de durum pek farklı değil.
Ne yazık ki tüm dünya zor günlerden geçiyor. Zorla da olsa, zora alışacağız.
KTHY’ye gelince, bir dokun, bin ah işit örneği. Küfürler, kavgalar, tehditler artık günlük olağan hale geldi burada. Londra’daki personel çaresiz, elleri kolları bağlı. Tamamen devre dışı kalmış durumda. İşleri var mı, yok mu? Çalışıyorlar mı, onu bile bilmiyorlar. Kimsenin lütfedip, bir talimatla, duyuruyla haber verdiği yok. Beklesinler misali. Bir gün onlara sıra gelir.
Yolcular ise, ellerinde ödenmiş biletleriyle kime koşacağını bilmiyor. Hükümet, bakanlar KTHY yolcularının mağdur edilmeyeceğini söyledi, söylemesine de. Uygulama çok farklı. Stanstead’e bir gidin, gözünüzle görün yaşanan rezaleti. Atlas Jet, yüzde 51 ortaklıkla hem Londra hattına sahip oldu. Hem bilet fiyatları arttı. Hem ortağı oldukları ve ücret almadan uçurmaya söz verdikleri KTHY yolcularını “keyfi” taşımaya başladı. Yani önceliği kendi sattıkları yolculara verip, yer kalırsa KTHY biletlileri uçuruyor. Kalanlar, bir sonraki uçağa.. Onda da yer bulunursa. Böylesine bir çaresiz sarmal. Bugün git, yarın gel.
Seyahat firmaları da ne yapacağını bilmiyor. Karşılarında, sorularına yanıt verecek merci yok. Bilet parasını almak isteyen kızgın yolcularla onlar muhatap.
Bizden uyarması. Yarın öbürgün birinin elinden bir kaza çıkarsa, sorumlusu kim olacak?
Kuzey Kıbrıs, bu hafta ulusal basında da çok yer aldı. Bu kez sinema ve müzik dünyasının divası Latin dilber Jennifer Lopez oldu haberin kahramanı. Girne’de açılacak dev otelin galasına katılacağı belirtilen Lopez’e Rumlar engel olmak istemiş. Malum, her zaman ki bilinen hikâye. Lopez cephesi, biraz endişelenmiş. Neyse ki arada protokol var, atılmış imzalar var. Boz Grubun dev yatırımı, Jennifer Lopez’le müthiş bir açılışa ev sahipliği yapacak. Ve biz burada İngiliz basınında neler olup, bittiğini okuyacağız. Son anda bir aksilik olmasın da. Her şey yolunda gitsin.
Başbakan haklı dedim. Evet, bu kadar yüksek maaş, emekli aylığıyla bütçe idare edilemez.
KTHY’nin yolcuları yerden göğe kadar haklı.. Çalışanları haklı. Onları koruyan Sendikalar da haklı.
Gelelim Jennifer Lopez’e. Kadın ikiz çocukları, kocası, 80 kişilik dev konvoyla gelecek.. Üzerinde Rumların baskısı. Türkiye dışında kimsenin resmen tanımadığı bir ülkeye adım atacak. Endişesinde haksız mı??
Evet Nasreddin Hoca’nın fıkrası gibi oldu… Herkes haklı…
Kemerler sıkılacak. Yolcular her ne olursa olsun uçurulacak. Jennifer Lopez de adaya gelip, konserini kraliçeler gibi verip, KKTC’yi dünyanın gündemine yerleştirecek. Bizler de okuyup keyifleneceğiz.
İleride çocuklarınız, torunlarınızın rahata ermesini istiyorsanız, bunlara katlanacaksınız. Başka çare yok.