Kırk yıldır süren müzakereler süreçleri başlıktan anlaşılacağı üzere bir noktaya varılamadı. Esas olan bu iki sonuç kavramlarını benimseme olsa gerek anlaşma veya anlaşamama liderler bu olası sonucu ortaya koymakta çekince gösteriyor, ancak bir gerçek ki TC Hükümeti Kıbrıs İşlerinden de Sorumlu Bakan Sn Cemil Çiçek önemli bir mesaj verdi bu yılın sonu son tango, anlaşma olur ya da olmaz herkes yoluna ilk kez bu sertlikte bir mesajı resmi ağızdan duyuyoruz.

TC devleti jeo-stratejik önemi, güçlü ekonomisi, güçlü ordusu ile ve genç nüfusunun verdiği güç ile dünya da ve de özellikle Avrupa—Asya köprüsü arasında çok büyük bir öneme sahip bir ülke konumunda. Orta doğu bölgesinde özellikle ABD Türkiye’nin desteğini aramakta AB üye devletleri de orta doğu ve Kafkaslar ile ilişkilerde TC ye ihtiyaçları var aslında dünya globalleşip küçülmekte ve yeni yeni işbirlikleri de doğmaktadır. AB enerji açığını Rusya, Kafkaslar ve Orta Doğudan karşılamakta ve TC ne de nakilde özellikle de güvenlik transitte ciddi şekilde ihtiyaç duymaktadır. Peki, TC bu saydığımız ülkelere ihtiyaç duymuyor mu tabii ki her şey karşılıklı kaldı ki artık dünya ekonomisi bir bütün haline geliyor çünkü ülkeler kapalı ekonomik politikaları çoktan geride bıraktı. Görüyoruz değerli okurlar dünya ekonomisine kapalı devlet ekonomileri ciddi sıkıntılar çekmektedir veya halkları yoksulluk içindeler, ekonomilerin etkileşimleri devletlerarası işbirliğini zorluyor.

Kıbrıs’ı çok yakından ilgilendiren Doğu Akdeniz politikası içerisin de TC güçlü bir şekilde yer alıyor ve söz sahibi, birçok ülke bu bölgede etkinlik göstermek yolunda dahi bu bölgeye uzak ülkelerde müdahil olma yolunda ve bazı anlaşmalar da gerçekleştirildi. KC adına Rumlar bu defakdo yetkiyi kullanıyorlar, Rusya ile uzun yıllardır iyi ilişkiler içerisindeler büyük bir ekonomik işbirlikleri var. Rumlar AB üyesi olduktan sonra Almanya ve Fransa ile askeri anlaşmalar yaptılar, İngiltere garantörlük hakkından dolayı zaten Kıbrıs da, Yunanistan askeri de burada birde Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler başta Mısır Rum tarafı ile denizde petrol arama anlaşması yaptı.

Suriye, Lübnan, İsrail ve bu ülkelerin menfaat bağlamında kesiştiği bir nokta enerji olmak üzere başta petrol ve doğal gaz en çok kullanan AB ve ABD ayni zaman da Orta Doğuda’ki savaşın da mimarı ABD.

Kıbrıs bu siyasi ateş çemberinin ortasında yer alıyor ve çeşitli siyasi komplolar ile de karşı karşıya, en büyük komplo bence varılacak anlaşma modelleri ile Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkartmak Rumların esas hedefi bu, hedeflerini de siyasileri gizlemiyor açıkça ifade ediyorlar, ancak Rumlar bu çalışmada yalnız değillerdir destek aldıkları güçler var bu güçler farklı devletlerden de oluşuyor, TC’yi destekleyen müttefikleri içerisindeki farklı güçlerden de oluşuyor, bir hükümetle ortak bir proje uyguluyorsunuz ancak o hükümete muhalif güçler karşı çıkıyor iktidar değiştiği zaman bazı projeler stratejik olsa bile rafta kalabiliyor örnekleri çoktur.

Kıbrıs da KKTC ve TC ortak menfaatleri çerçevesinde ortak bir milli dava yürütüyorlar, olası bir anlaşmaya varmak için BM’nin gözetiminde müzakereler devam ediyor, yukarıda değindiğim gibi birçok ülkenin çeşitli menfaat ve çıkarları doğrultusunda Kıbrısa ilgileri büyük ve çeşitli zorlamalar oluyor, bizim içimizden bir gurup sendikacının dediği “Ankara Çek Elini Yakamızdan” kime hizmet ediyor Kıbrıs Türk milli davasına hizmet etmediği açık keşke bunu açıklasalar da ne olduğunu bilsek!

Artık Sn Cemil Çiçek’in de dediği gibi anlaşma olacaksa olsun yada herkes yoluna ancak her ne şekilde anlaşma olursa olsun düşüncesinde değil KKTC halkı CB sn Eroğlu haklarımızın korunduğu bir anlaşma modelinden geri adım yok diyor bizde destekliyoruz yada anlaşamadığımızı dünyaya ilan edeceğimizin zamanı geldiğini düşünüyorum.