Yasemin'in gerçek aşkı

Ondördüne yeni basmıştı. Beline kadar upuzun kumral saçları, yemyeşil gözleri vardı. Amacı okuyup öğretmen olmaktı. Babası ve annesi ile bağları, üzümleri çok meşhur bir köyde yaşıyorlardı. Bir gün o köye çok yakışıklı bir memur atanmıştı.

Ondördüne yeni basmıştı. Beline kadar upuzun kumral saçları, yemyeşil gözleri vardı. Amacı okuyup öğretmen olmaktı. Babası ve annesi ile bağları, üzümleri çok meşhur bir köyde yaşıyorlardı. Bir gün o köye çok yakışıklı bir memur atanmıştı. En büyük özelliği beraberinde getirmiş olduğu beyaz atına binmek, dağ bayır demeden dörtnala koşmaktı. Atın üzerinde sanki bir prensi andırıyordu. Kumral, yeşil gözlü, 1.90 cm boyunda yakışıklı mı yakışıklı bir gençti. Üniversiteyi yeni bitirdi ama her şeyden önce bir futbolcuydu ve çok sportif birisiydi.
Bir gün atı ile dolaşırken çeşme başında su içen güzeller güzeli Yasemin'i gördü. Ona yıldırım aşkı ile tutuldu. Bedeni Yasemin'i arzuladı. Yasemin henüz o çocuk duyguları ile ne olduğunu anlamadan ilerleyen zamanda kendini beyaz
prensin kollarında buldu. Altı ay sonra hamile olduğunu anladı. Oysa ki ne hayalleri vardı. Anneciği, babacığı kucak açtı biricik Yasemin'e. Davullu, zurnalı düğün yapacaklardı. Düğün gününe üç gün kala acı haber geldi. Yasemin'in karnında taşıdığı bebeğin babası ani kalp krizinden dolayı hayatını kaybetti. Bu nasıl bir yazgıdır. Karanlık dolu katran geceler Yasemin için başlamıştır. Küçük köylerin, kasabaların en büyük özelliğidir mışlar, muşlar. Yasemin'in yeşil gözlerine hüzün çökmüştü. Neler olup bittiğini algılamakta zorluk çekiyordu. Büyükleri ona ne diyorlarsa onu yapıyordu. Zaten konuşamıyordu. Uzakta çok uzakta bir köy vardı. O köyden üçüncü bir öğretmen atanmıştı Yasemin'in şirin köyüne. Yasemin kendinden otuzaltı yaş büyük olan babacığından yaşça büyük bir beyle evlendirilmişti. Hamile idi. Bebeğini dünyaya getirdikten sonra Beyaz Prensi gibi bebeğini de kaybetti.
Aradan yıllar geçmişti. Dünya tatlısı çocukları olmuştu. Acılarını unutup kendini onlara adadı. Her bulduğu işte çalıştı. Sadece ve sadece evlatlarını düşündü. Yasemin çocukları ile büyümeye başladı. Büyüdükçe güzelleşiyor, kendini geliştiriyor, inanılmaz muhteşem bir hal alıyordu. İşte o gün olanlar oldu Yasemin gerçek aşkı yakaladı. Öyle bir aşk ki; onun çaresizliğinin içine bir
huzur gibi doğmuştu. Her yeni gün onun için mutluluk umudu oldu. Katranlı karanlık geceler sabahın aydınlığı ile güneşi bekledi umutla, arzuladı. Sadece gözleri kilitlendi, elleri birleşti, dalıp dalıp gitti.
Bir şerit gibi geldi geçti yeşil gözlerinin önünden. İstediği bu kısacık ömürde
sadece mutlu olmaktı. Yastığa başını koyduğu zaman mutlu olmaktı, haz almaktı. Geceleri gündüzleri ne olduğunu anlamadığı pişmanlıkları, acımasızca esen sonbahar rüzgârlarına benzetiyordu. Mutlu olmalıydı. Sonsuza kadar aşkı, sevgiyi öyle tanımlıyordu. Köşede kıyıda o kadar çok sevgi kırıntıları vardı ki tek tek topladı. Kalbinin en güzel yerinde sakladı. Söz verdi kendi kendine küçük beyinciğine yükledi sonra çekim yasasına gönderdi arzularını, hayallerini. O denli katlanılmaz acılar yaşadı ki bir gün şikâyet etmedi. İnancını yitirmedi. O acıların yumağında döndü döndü yoğruldu ne istediğini bildi. Gücüne güç kattı. Büyük bir sabırla bekledi. Elleri havada zaman diliminin akışında her takvim yaprağını koparışında güneşi gördü ve onu kucakladı. İnsanlar doğduğu gibi elbette göçerler.
Yasemin kendinden yaşça büyük eşini de kaybetti. Ama aşık olduğu adamı hiç mi hiç unutmadı. Yıllar önce birbirlerine söz vermişlerdi. Ne sen ne ben birbirimizi unutmayacağız. Öyle bir an geldi ki büyük bir tesadüfle karşılaştılar. Dile kolay otuzaltı yıl sonra bir çift siyah göz yeşil gözlerde kayboldu. Hiç sönmeyen aşk yeniden alev alev yanmaya başladı. Arzular canlandı, gözenekler yenilendi, elleri kilitlendi. Bana öykülerini anlattıkları gün gözlerim yaşla doldu. Tanrım bu ne büyük mutluluk? Yasemin'in yaşamış olduğu katranlı
karanlık geceler insanın kanını donduracak durumdaydı. Azmi, hayata
bağlılığı, anneciğinin babacığının çağdaş olmaları, Yasemin'in üstüne güneş
doğdurdular. Her karanlık gecenin sonunda aydınlık bir gün doğar. Alev alev yanan aşkların kavuşması kadar büyük bir mutluluk yoktur.Ben Yasemin'i yürekten kutluyorum.İçinde aşkı kaybetmemiş olmak büyük bir zenginliktir.Tanrı hiçbir insanı aşksız bırakmasın.Sizi seviyorum.

Bu haber 5614 defa okunmuştur

:

:

:

: