Günümüzde spor sadece bireysel bir uğraştan çıkıp, ülkeler ve milletler için prestij ve güç anlamına geldi. Birçok ülkede, spora büyük yatırımlar yapılıyor. Ülke tanıtımı ve ülke tanıtımının yanında maddi olarak da büyük getiriler sağlayan sportif organizasyonlar, her ülke için önemli bir amaç haline geldi.
Günümüzde spor sadece bireysel bir uğraştan çıkıp, ülkeler ve milletler için prestij ve güç anlamına geldi. Birçok ülkede, spora büyük yatırımlar yapılıyor. Ülke tanıtımı ve ülke tanıtımının yanında maddi olarak da büyük getiriler sağlayan sportif organizasyonlar, her ülke için önemli bir amaç haline geldi. Ülkeler birbirleriyle yarışarak Uluslar arası sportif organizasyonlara ev sahipliği yapma uğraşı veriyorlar. En çok rağbet gören spor dalları, futbol, basketbol ve tabi ki atletizm. Bu spor dalları için düzenlenen ve dünya çapında ilgi gören organizasyonlar son yıllarda bir endüstri halini aldı. Günden güne gelişen büyüyen bu endüstri, maddi getirisi cazip geldiğinden amatörlükten ve duygusallıktan çıkarak tamamen profesyonelce yönetilmeye başlandı. Artık sadece kulüplerin, sadece sporcuların kazançları konuşulmuyor. Bet ofisler dediğimiz bahis şirketleri ve bu şirketlerin yasallaştırmış olduğu yeni bir kumar şeklide konuşuluyor ve tartışılıyor. Hatta bu durum öyle bir hal aldı ki çok ünlü, çok başarılı sporcuları bile içine çekebildi. Rantın ve kazancı olduğu yerde maalesef sınır yok.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin bir vatandaşı olarak, kendi ülkemde yetişen, kendi topraklarında başarılı olan sporcuların, ülkemi yurt dışında temsil etmesinin nasıl bir keyif olacağını her zaman için düşünmüşümdür. Ne kadar iyi olurdu. Branş hiç fark etmez futbol olsun, basketbol olsun, güreş veya voleybol dünyanın en iyi ekiplerinin, en iyi ülkelerin milli takımlarının yarıştığı organizasyonlarda kendi milli takımımızı da görsek heyecanlansak, gururlansak. Bir düşünsenize; Çetinkaya veya Küçük Kaymaklı, Doğan Türk Birliği, Yenicami ve adına yer veremediğim diğer güzide takımlarımızın şampiyonlar liginde başka başka ulusal organizasyonlarda yer aldığını. Sadece televizyondan izleyebildiğimiz dünyanın en pahalı en ünlü en profesyonel kulüplerinin, Atatürk stadyumunda, Girne 20 Temmuz stadyumunda maç yaptığını. Tek kelimeyle müthiş olurdu. Bu konuda Kıbrıs Rum kesimine gıpta etmemek mümkün değil. Hatta Türkiye de mücadele eden kulüpler bile bırakın maç yapmaya kamp yapmak için bile ülkemize gelemezken, gelmezken müthiş olurdu diye nitelendirdiğim bu düşüncemim bir hayalden öte gitmesi mümkün değil.
Son günlerde Türkiye Milli basketbol ve futbol takımlarının elde ettiği önemli başarılar bir Kıbrıslı Türk olarak elbette göğsümüzü kabartıyor. Bu tür ulusal arenalarda ülke olarak yer alamamak üzüntü verse de ay yıldız formaların ve bayrakların binlerce insanın elinde taşınması gurur verici. Türkiye milli basketbol takımı oynadığı son Slovenya maçını 27 sayı farkla kazandı ve adını yarı finale yazdırdı. Yine Türkiye milli futbol takımı da 2012 Avrupa şampiyonasına gitme yolunda mücadele ettiği “A” gurubunda üst üste oynadığı, Kazakistan ve Belçika maçlarını kazanarak önemli bir avantaj elde etti. Umarım spordaki bu sevindirici olaylar, 12 Eylül tarihinde yapılacak olan Anayasa referandumu öncesi gergin günler yaşayan Türk halkını daha da kenetlendirir ve bu birliktelik bizim ülkemize de yansır. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en önemli internet gazetelerinden HABERTÜRK’ de manşete çıkan bir habere göre içinde Türkiye, Yunanistan, İtalya, Sırbistan, İsrail ve Kıbrıs Rum kesiminin de olduğu, Akdeniz ülkelerinin basketbol takımlarından oluşacak bir basketbol ligi kurulması fikri ortaya çıkmış. Habere göre fikir Yunan federasyonu ile eski FIBA Avrupa başkanı Vassilakopulos tarafından gündeme getirilmiş. Bu konu şu an için sadece bir fikir ve bu fikir Türkiye’nin önde gelen kulüplerine önerilmiş ve ortada olumsuz bir tavır yok. İleriki günlerde mutlaka bu konuda gelişmeler yaşanacak ve bizler her zamanki yaşanacak gelişmelere uzaktan bakacağız. Böyle bir projede olmak ve adı geçen ülkelerle ayni statüde, ayni platformda yer almak az önce de söylediğim gibi müthiş olurdu.