Cemil Çiçek’in nüfus açılımı ve ekonomi?

Geçtiğimiz günlerde Sayın Cemil Çiçek başkanlığında gerçekleştirilen Yatırım Danışma Konseyinden çıkan kararlar esasen hepimizin bildiği ve yapılması gerekli hususlardı.

Geçtiğimiz günlerde Sayın Cemil Çiçek başkanlığında gerçekleştirilen Yatırım Danışma Konseyinden çıkan kararlar esasen hepimizin bildiği ve yapılması gerekli hususlardı. Özellikle, gelmiş geçmiş gerek UBP, gerekse CTP hükümetleri zamanında hazırlanan program ve planlarda aşağı yukarı yer alan hükümlerdi. Özellikle, kamuda verimlilik ve etkinliğin artırılması, yatırım ikliminin iyileştirilmesi için bürokrasinin etkinleştirilmesi, ülkesel fiziki planın hazırlanması ve bunun gibi tedbirler geçmişte hükümet edenlerce hep dillendirildi. Bilhassa, CTP döneminde Dünya Bankasının hazırladığı KKTC raporu bunları tüm açıklığı ile gözler önüne sermiştir. Hatta, dönemin başbakanı bu kararları uygulaması halinde gaza getirilerek (cippana cippana) uçurumdan atlamış olacağını itiraf ederek bir nevi ülkenin önünü açmak için gerekli iradeye ve cesarete sahip olmadığını ifade etmiştir. Tabii ki, bunların arasında AB’de Masrtich kriteri haline gelen telekom, enerji ulaştırma gibi alanlarda özelleştirmeler ilk kez bu kadar net Konseyde ortaya konmuştur.

Peki bunlar biliniyor da bugünün geçmişten ne farkı var? Tek farkı var mevcut Türkiye hükümet’inin adı geçen tedbirlerin alınmasındaki kararlılığıdır.

Geçmişte bu ve benzeri önlemlerin alınması gerektiği devletin resmi organlarınca deklare edilmesine karşın bu niyet beyanından öte gitmiyor ve politik, sosyal ve baskı gruplarının tepkisi gibi faktörler karşısında bu önlemler alınmıyordu. Üstüne üstük, liderliğimizin yavru vatan- anavatan dramaları ve izolasyon bahaneleri karşısında çuvalı önümüze salıveren cevizci pozisyonunda Türkiye hükümetleri vardı. Ancak, bugün karşımızda dünya gerçekleri ışığında kendimize çekidüzen vermek için gereğini taviz vermeden yaptırma kararlılığında olan ve “Küçüm Emrah tipi arabesk şarkıları karşısında yüreği yumuşamayan bir Anavatan “ vardır. Bunun yanında, Sayın Küçük’ün de hakkını yemememiz gerekiyor. .Tarihimizde belki de ilk kez acı reçeteleri uygulama açısından en kararlı ve cesur bir başbakan görmekteyiz.

İşte Türkiye hükümetinin kararlılığı ve Sayın Küçük gibi gerilim yaratmayan ama kararlı duruş sahibi bir kişi önderliğinde KKTC’nin önemli bir dönemeci geçeceğini ümit etmekteyim. Yani ya rekabetçi ve sürdürülebilir bir ekonomi ve bütçe yapısı için her türlü gerekli kararın verildiği ve uygulandığı bir aşamaya gireriz ya da geçmişte olduğu gibi TC yardımlarının yarattığı ahlaki çöküntüyle rekabet edemeyen ve kendi ayakları üzerinde duramayan mevcut statüko ile devam ederiz. Bu aşamada, akla gelen soru statükocu olan UBP’mi yoksa bunun karşısında sözde bu statükonun değişmesini savunan bazı çıkar grupları mı?

Yukarıdaki husulara ilaveten Sayn Çiçek’in KKTC nüfusu ile ilgili açıklamalarına tepkisel değil olumlu yönden bakmalı ve ekonomi yönünden implikasyonları vurgulanmalıdır. Hepimiz de biliyoruz ki ülke nüfusunun tam olarak açıklanmasının temel nedeninin Kıbrıs meselesinin bir gereği ve TC hükümetlerinin öngörüsü olduğu şekilde bugüne kadar algılanmakta idi. Ancak, Sayın Çiçek’in açıklaması sayesinde KKTC hükümetleri için sosyo-ekonomik açıdan fevkalade önemli bir fırsat yaratılmıştır. Şöyle ki, günümüz itibariyle nüfüsü her yönüyle açıklamak ve detaylandırmak artık TC nezdinde de meşru bir zemin halini almıştır. Bu ise, özellikle sol ve sendikal kesimlerin hassasiyetini teşkil eden KKTC nüfusunun kontrol altına alınmasını kaçınılmaz kılacaktır. Dolayısıyla, kontrollü bir nüfus kaçak işçiliği, eğitimde sağlıkta, enerjide, altyapıda ve diğer ilgi yönlere bağlı olan ekonomik ve sosyal planlamayı mümkün ve etkin kılabilecektir. Bunun sonucu olarak ise, Kıbrıs meselesinde aleyhimize kullanılmaya çalışılan demografik yapı ile ilgili tartışma istikrarlı bir yapıya kavuşturulacak ve nüfusa dayalı olan ekonomik, sosyal ve diğer sorunların gerekli zaman boyutu içinde verimli ve etkin bir şekilde çözümlenmesi mümkün olacaktır.

Tekrar vurgulamak gerekirse, Sayın Çiçek’in söyledikleri karşısından hissi davranmak yerine bu söylemin esasen ne anlama geldiği üzerinde durmak gerekiyor. Bu söylem, kısaca KKTC de nüfus yapısını açıklamayı tabu olmaktan çıkarmaktadır. Eğer durum bu ise KKTC’de özellikle nüfus yapısı üzerinde duyarlılığı olan kesimler Sayın Çiçek’in söylemi sonrası elzem ve meşru hale gelen gerçek nüfus yapısının belirlenmesi ve açıklanması için baskı unsuru olmanın formülünü geliştirdiler mi acaba? Bu formülün önemli bir değişkenini ise sanırım TC elçiliği karşısında meydan okumak değil TC makamlarıyla gerçek anlamda saygı ve diplomasi içeren diyalog kurma oluşturmaktadır.
Bu haber 549 defa okunmuştur

:

:

:

: