Sosyal Devlet olmanın temel şartı toplumdaki kimseyi namerde muhtaç etmemektir

Geçtiğimiz günlerde KKTC İstatistik Dairesi başkanlığı tarafından 2008 sonuçlarına göre ülkemizdeki gelir dağılımı verileri açıklandı.

Geçtiğimiz günlerde KKTC İstatistik Dairesi başkanlığı tarafından 2008 sonuçlarına göre ülkemizdeki gelir dağılımı verileri açıklandı. Öncelikle KKTC tarihinde ilk kez üretilen böylesi bir istatistik için başta İstatistik ve Araştırma Dairesi Başkanı Güner Mükellef olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyorum. AB’ye uyum çalışmaları çerçevesinde istatistik biriminin bağımsızlaştırılarak kurumsallaşması sanıyorum hem münferit hem de ekonomik planlama için gerekli her türlü verinin üretilmesine imkan verecek ve uluslararası camiada da güven duyulabilen bir yapı ortaya koyacaktır. Bu makalede KKTC’deki gelir dağılımı verilerinden hareketle ülkemizdeki toplumsal refaha farklı bir boyut getirilmeye çalışılacaktır. İstatistik ve Araştırma Dairesi Başkanı Güner Mükellef tarafından açıklanan 2008 sonuçlarına göre, KKTC nüfusunun yüzde 14.8’i (37 bin 318 kişi) yoksulluk sınırının altında bulunuyor. KKTC genelinde gelire dayalı yoksulluk sınırı hesaplamasına göre yoksul sayılan, nüfusun yüzde 14.8’ine tekabül eden 37 bin 318 kişi, yıllık ortalama 9 bin 632 TL gelire sahip oluyor. Yoksulluk sınırı olarak tespit edilen bu rakama yıllık enflasyonun da eklenmesiyle yoksulluk sınırında yıllık gelir 10 bin 164 TL olarak hesaplanıyor. DPÖ Müsteşarı Ali Korhan ise, kişisel gelir dağılımını ölçmek amacıyla kullanılan ve sıfır ile 1 rakamı arasında değerlere sahip olan ve 1’e yaklaştıkça ülkedeki gelir dağılımı adaletsizliğini gösteren Gini Sayıs’ının 2008 yılı itibarıyla KKTC için 0.33 olduğunu, bunun da ülkede gelir dağılımı adaletinin oldukça iyi konumda olduğunu gösterdiğini belirtti. Korhan, KKTC için yoksulluk sınırının belirlenmesinin ilk kez yapıldığını ve nüfusun yüzde 14.3’ünün yoksulluk sınırı tehdidiyle karşı karşıya olduğunu ifade ederek, tüm verilerin ileriye dönük projeksiyonların hazırlanması için önemli olduğunu kaydetti. Dünya Bankası verilerine göre, 25 AB üyesi içinde Gini Katsayısı 0.40 ve üzerinde ülke bulunmuyor. Söz konusu ülkelerin tümünde Gini Katsayısı 0.40'ın altında seyrediyor. En yoksul kesimle en zengin kesim arasındaki gelir farkı ise en fazla 7.2 kata kadar yükseliyor. Bu ülkelerden Macaristan 0.24 Gini Katsayısı!yla gelirin en fazla adil dağıldığı ülke konumunda. Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka ve İsveç 0.25, Slovakya 0.26, Finlandiya 0.27, Almanya ve Slovenya 0.28 Gini Katsayısı’yla dağılımda adalete en fazla yaklaşmış ülkeler olarak gözüküyor. Türkiye'de 8.1 kat olan en zengin kesimle en yoksul kesim arasındaki gelir farkı, Macaristan'da 4.9, Belçika'da 4.5, Çek Cumhuriyetinde 3.5, Danimarka'da 4.3, İsveç'te 4 ve Slovakya'da 4 katta kalıyor. Almanya'da en zengin yüzde 20 ile en yoksul yüzde 20 arasında 4.3, Finlandiya'da 3.8, Slovenya'da 3.9 kat fark bulunuyor. Türkiye'den sonra gelir dağılımı en bozuk ülke konumunda ise 0.35'le Yunanistan, 0.36'yla İngiltere, İrlanda ve İtalya, 0.37'yle de Estonya geliyor. Yunanistan'da en yoksul kesimle en zengin kesim arasında 6.1 kat, İngiltere ve Estonya'da 7.2 kat, İrlanda'da 6.1 kat, İtalya'da 6.5 katlık fark gözleniyor. AB'nin diğer önemli ülkelerinden Fransa 0.33 Gini Katsayısı ve en zengin ve yoksullar arasındaki 5.6'lık gelir farkıyla dikkati çekiyor. Gini katsayısı 0.33 olan İspanya'da zenginlerle yoksullar arasında 5.4 katlık fark yaşanıyor. Ekim 2009 tarihinde uygulanan Hane halkı İşgücü Anketi sonuçlarına göre, KKTC genelinde toplam istihdam 91. 550 kişi olarak tahmin edilmiştir. Anket sonuçlarına göre işşiz sayısı 12 941 kişi, işsizlik oranı ise %12.4’dir. KKTC’deki yoksulluk sınırı altında bulunan kesim ve işsiz/aşsız insan varlığı dikkate alındığında toplumsal refaha yönelik iki farklı kavramsal yaklaşıma işaret etmek istiyorum. Bunlar “Utilitarianism” ve “Rawisianism” olarak adlandırılmaktadır. Utilitarianism toplum refahını bireylere ait refahın genel toplamı olarak görmektedir. Rawisianism ise toplumsal refahın ülkedeki en düşkün ve aciz insanın refahına bağlı olduğunu savunmaktadır. Yani, dini yaklaşıma benzer bir şekilde, Rawisianism komşusu aç iken tok yatabilen bir insan profilini reddetmektedir. Bu itibarla, Sosyal Devlet olgusu kapsamında hükümetin oynaması gerekenin temel rol sosyal problemlere ortam yaratmamak için toplumdaki kimseyi namerde muhtaç etmemektir.
Bu haber 273 defa okunmuştur

:

:

:

: