Sürdürülebilir bir ekonomi ve olumlu yatırım iklimi oluşturmanın olmazsa olmaz şartlarının başında ekonomik istikrar gelmektedir. Ekonomik isitkrar belirsizliği ve dolayısıyla belirsizliğin gerektirdiği ekstra maliyeti ortadan kaldırarak ekonomiye ivme kazandırmaktadır. Bu itibarla, Avrupa Birliği (AB) Merkez Bankasının temel önceliği fiyat isitkrarını sağlamak şeklinde belirlenmiştir. Buna ilavaten, faiz, kur ve mali piyasalarda isitkrar yanında bütçe disiplininin sağlanması makro-ekonomik istikrar için gerklidir.
Ekonomik isitkrarın önemli bir boyutu ise siyasi isitkrarla mümkün olabilir. Dolayısıyla, AB politik ve ekonomik kriterleri arasında istikrar ön plana çıkmaktadır. Bunlardan en fazla öne çıkanları aşağıdaki gibidir:
• İstikrarlı ve kurumsallaşmış bir demokrasinin var olması,
• Fiyat istikrarını içeren bir ekonomik istikrara ulaşılmış olması ve sürdürülebilir dış dengenin varlığı,
• Ekonomik politikaların gerekleri hakkında geniş bir fikir birliğinin olması,
• Öngörülebilir ve istikrarlı bir ortamda karar alabilen ekonomik kurumların makro ekonomik istikrarının olması ve bununla beraber işlevsel bir piyasa ekonomisinin varlığı,
İstikrar içeren ve öngörülebilir bir yapı ekonomik aktivitelerin belirsizlik ortamını ortadan kaldırarak yatırm iklimini hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için olumlu hale getirebilir.
İstikrar ve öngörülebilir şartları yanında sürdürülebilir ve rekabetçi bir ekonomi için gerekli olan diğer bir önemli unsur ekonomik politikaların varlığı ve ekonomik politikaların gerekleri hakkında geniş bir fikir birliğinin olmasıdır.
Ülkedeki mevcut ve yutdışındaki potansiyel ekonomi paydaşları ekonomik politikalara göre tavır belirleyip yatırım ve üretim kararlarına yön verebileceklerdir. Şöyle ki, ülkedeki ücret politikası, maliye politikası, borç politikası, sosyal politikalar, özelleştirme politikası, yatırm stratejisi ve sektörel politikalar yerli ve yabancı yatırımcıların temel kılavuzu olacaktır.
Tabii ki, ekonomik politikaların sürdürülebilir ve rekabetçi bir ekonomiye katkı koyması için gerekleri hakkında geniş bir fikir birliğinin olması gerekmektedir. Ekonominin paydaşları tarafından benimsenmeyen ve destek görmeyen politikaların ekonomik hedefleri gerçekleştirmesi oldukça güçtür.
Ülkemizde ise belirlenmiş ve deklare edilmiş bir ekonomi politikasından söz etmek mümkün değildir. Zaman zaman TC ile imzalanan ekonomik ve mali protokollar, Yatırım Danışma Konseyi ve TC Elçiliği izleme raporlarından KKTC ile ilgili ekonomi politikalarının ipuçlarına rastlamış olsak dahi Kabine üyelerinin çelişkili ve tutarsız söylemleri kurumsal ve resmi düzeyde ekonomi politikalarını anlamsız kılmaktadır. Dolayısıyla, KKTC’de özellikle özelleştirme politikaları, ücret politikası, sosyal politika, kamu politikası ve yatırım politikası gibi politikaların net ve devlet düzeyinde deklare edilmesi ve bunun ekonominin paydaşları ile paylaşılarak fikri birliğin oluşulması hedeflenmelidir.
Populizmin gölgesinde kabine üyelerinin bu zigzagları devam ettiği sürece apansız bir şekilde alınan kararların toplum tarafından desteklenmesi güç hale gelecek ve özellikle yabancı yatırımcı için önemli olan olumlu beklentilere dayalı yatırım iklimi sağlanamayacaktır.