2010 yılı uzun boyutlu bir seçim yılı oldu başta CB seçimleri olmak üzere devletin başı değişmiştir sn Talat seçimleri kaybetmiş ve sn Eroğlu yeni dönem için CB olmuştur. Rum tarafı ile sürdürülen müzakereler etkilenmesi beklenirken sn Eroğlu sn Talat’ın bıraktığı noktadan devam ederim açıklaması ile RUM tarafını da şoke etmiştir, detaylara girmeyeceğim ancak müzakereler devam etti ve n önemlisi ise BM genel sekreteri sn Ban Kı Moon’un liderleri New York’a davet etmesi ile de yeni bir takvimleme süreci başlatılmış oldu. En çok rahatsız olan tabiî ki Rum tarafı oldu. İşlerin kötüye gittiğini nerdeyse tüm Rum siyasi partiler farklı da olsa dile getirmekteler. 2011 Ocak ayı sonunda Cenevre de liderler tekrar buluşacak ve GS sn Moon ile durum değerlendirmesi yapacaklar. Sn Eroğlu’nun biran önce sağlığına kavuşup görevinin başına geçmesine tüm kalbimiz ile duacıyız çünkü dünya durmuyor.

Dış politikada TC yetkililerinin de kararlı duruşları sayesinde 2010 yılında lehimize bir durum sağlanmıştır 2011 yılı daha da aktif bir yıl olacak ve Kıbrıs sorununda da bir dönüm noktasına gelinecek işte o zaman da tam bir ulusal birlikteliğe ihtiyaç olacak. KKTC Dışişleri Bakanlığının da TC yetkilileri ile daha çok bir mesai yapması gerekecek iki devlet olarak çok daha etkin ve verimli çalışmaların olduğu bir yıl olması gerekecek, bundan dolayı KKTC Dış İşleri Bakanı’na daha çok görev düşecek dış işleri sırf kısa açıklamalar olan bir bakanlık olmaktan çıkmalıdır. Gelişmelerin çok yakın takipçisi olacağım.

Hükümet açısından 2010 seçim yılı olmaktan çok daha ileri gidemedi yerel seçimler CB lığı seçimleri derken bir de parti başkanlığı seçimi ile bir yıl tamamlandı ve 2011’e giderken hükümet 26 sayısı ile çoğunlukta ancak yeni bir hükümetin de gündeme geleceği kesin gözle bakıyor. Koalisyon arayışları da devam etmekte, olur mu olmaz mı gerçekten merak konusu TDP ile anlaşma sağlandı diye kulislerde konuşuldu bütçe görüşmeleri sonuçlansın ve ondan sonra UBP durum değerlendirilmesi yapacak ve bir karar verecek halk bekliyor. Ancak bana göre de 2011’in ve hatta normal seçim süresine kadar seçimin konuşulmaması gerekir çünkü halk seçimlerden bıkmıştır. Bundan sonraki sürecin icraat süreci olması gerekir. Seçim kaygısının olmadığı vekillerin mecliste KKTC’nin önünü açacak çalışmaları yapması için rahat bir dönem olması gerekir. Yat seçim kalk seçim derken alınması gereken önlemler hep bir sonraki bahara ertelenmektedir.

Benim beklentim alınması gereken önlemlerin yapısal değişikliklerin oy kaygısı derdi olmadan hemen yapılması. Çağdaş bir düzeyde devlet yönetim sisteminin KKTC kazandırılması ve en önemlisi siyasetin sorun yaratan değil sorunları çağdaş düzeyde çözen bir anlayışa kavuşmuş olmasını görmemizdir.

Benim her zaman söylediğim bir sloganım var

TEMİZ TOPLUM
DÜRÜST VE ŞEFFAF İDARE
ADİL PAYLAŞIM

Bunun slogan olmaktan çıkmasını ve bir yaşam ve idare biçimi olarak KKTC ye kazandırılması en çok istediğim desteklediğim ve üzerinde her çalışmayı yapmaya hazır olduğum bir yönetim biçimidir.

Hükümetin 2011’de KKTC nüfus politikasının da net olarak belirlenmesi gereken bir yıl olacak yıllardır KKTC’de yaşayan ve yasal hakkı kazanmış olan ekonomiye katkı sağlayan insanlarımızın durumu ne olacak bunların sorgulanacağı bir yol olmalıdır.Halkın barışık olması için adaletin her yerde en iyi ve çağdaş şekilde tecelli ettiğini gördüğümüz bir yıl olmasını bekleyeceğiz.

Muhalif partilerimizin de muhalefet görevlerini KKTC halkı adına yapıcı ve eleştiri şekli ile en iyi bir şekilde yapmaları ve KKTC meclisine üretken katkı koymalarını halkımız hep beklemektedir.

Neticede değerli halkımız bizim gidecek başka bir vatanımız yoktur biz yöneticilerimizden çok bir şey istemediğimizi düşünüyorum, geleceğe güvenle bakacağımız bir yaşam ve gelecek istiyoruz bu sağlamak da yöneticilerin görevi seçimlerde bu görevi halktan talep edenler yerine getirmek içinde çok çalışmalılar.

Değerli okurlar 2011 yılının daha güzel ve refah bir yıl olması dilekleri ile tüm halkımıza ve dünya insanlarına huzur getirmesini kalpten dilerim.