Cenevre ve İnönü

Kıbrıs çok önemli bir haftaya, bu gün itibarı ile merhaba diyor. Kıbrıs adasınaçözüm getirme umutlarıyla uzun bir süredir devam eden müzakere süreci önemli birdönemeçte.

Kıbrıs çok önemli bir haftaya, bu gün itibarı ile merhaba diyor. Kıbrıs adasınaçözüm getirme umutlarıyla uzun bir süredir devam eden müzakere süreci önemli birdönemeçte. KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu, Cenevre görüşmesi için bu günadadan ayrılıyor. Hatırlanacağı gibi bundan önce, New York’ta BM genel sekreteriSayın Ban’la bir araya gelen, Kıbrıslı İki lider Sayın Eroğlu ve Sayın Hristofyas’aBM genel sekreteri sorunlarınızı en aza indirin ana başlıkları belirleyin ve Ocakayında Cenevre’ye gelin telkininde bulunmuştu. Önümüzdeki Çarşamba günü, Kıbrısadası için önemli bir gün. Burada çıkacak sonuç için pek ümitli olunmasa da,özellikle BM’nin olaya el atma veya vazgeçme olasılığı doğuracağından olayın boyutudaha bir başka önem arz ediyor. Bu süreçte Kıbrıs’ın kuzeyinde önemli bir iç hareketlilik var. Hükümetin dayattığıve uzlaşı yolu aramadan uygulamaya koyduğu kararlara tepki gün ve gün artıyor.Sendikal hareketlenme artık, hükümet boyutunu aştı. Türkiye hükümetine karşı birhareket haline gelen eylem ve grevler çıkar odaklarını da hareketlendirdi. Hükümetinyaptığı yanlışlarda, sendikaların söylemleri de toplumu bir bölünmenin eşiğinegetirdi. Uygulanan akıl dışı kararların arkasında, Türkiye olduğunu dolaylı yoldanima eden hükümet yetkilileri ayni zamanda, Türkiye hükümetini de hedef gösteriyor.KKTC halkı artık siyasi iradeye inanç duymuyor. Bir halk neden seçim yapar. Elbettedaha iyi yönetilmek için. Peki, KKTC halkı Türkiye hükümeti tarafındanyönetilecekse, bu demokrasi oyunu, bu sandıklar, bu seçim masrafları niye. Sırfbirileri istenilen talimatları yerine getirsin diye mi koltuk işgal ediphükümetçilik oynuyor. Türkiye bizim için elbette önemli. Ama burası Türkiye’nin birili gibi değil. Kaldı ki KKTC, Türkiye’nin bir ili gibi bile muamele görmüyor.Sendikalara, gazetecilere bazı kesimlerce tepkiler var. Bir kısmına hak verebilirim.Evet, bu ülkede sendikal hareket siyasi bir harekete dönüşmüştür. Bunu kimse inkâredemez. Sendikalar, Kıbrıs konusundan, ekonomik konulara, siyasi konulardan, çevrekonularına kadar her konuda isteklerini sınırsızca dile getiriyor. Peki, hiçdüşünüldü mü neden böyle oldu. Sendikalar neden bu kadar güç kazandı. Bu güne birbakalım, sendikaların kararlı duruşu olmasaydı bu gün toplumsal hareketlenmeyi kimbu noktaya getirecekti. Hangi muhalefet, hangi sivil toplum örgütü. Hükümete karşıbu başıboşluk bu günkü ortamı yarattı. Muhalefet bile daha yeni yeni kıpırdamaya vesendikal platformun yanında yer almaya başladı. Amaçları ayni ama hedefler farklı.Muhalefet partileri, hedef hükümeti yıkmak derken. Sendikalar, Kıbrıslı Türklerle,Türkiye’nin iki komşu ülke ilişkisi içinde olması gerektiğinin mücadelesini veriyor.Kıbrıs Türk toplumunun bütünlüğü, son yıllarda çok bozuldu. Ayni amaç uğrunabirbirine katlanan, kenetlenen toplum yapısı değişti. Toplumun geneli, önceliğikendi çıkarlarına veriyor. Bunun sebebi, nüfus anlamında yaşanan değişim, yıllardırayni sorunlardan dolayı biriken bıkkınlık duygusu ve benzeri pek çok şey olabilir.Kıbrıs’ın kuzeyinde inanılmaz bir iktidar hırsı var. Bu hırs hem siyasi arenada hemde günlük yaşamda kendini gösteriyor. Her şeye rağmen, Kıbrıs Türk insanı inadına butopraklarda yaşam kavgası vermiş. 28 Ocak tarihi, Kıbrıslı Türkler için önemli birtarihtir. Bu önem sadece bu gün için değil, bundan 53 yıl önce bir harekete tanıklıkyaptığı içinde önemlidir. 1958 yılında İngiliz sömürge yönetimine karşı yapılaneylem ve meydana gelen çatışmalar, 27-28 Ocak olayları olarak tarihe geçti. “Taksim”lehine yürüyüş yapan liseli öğrencilerin üzerine silahla, copla, bombayla yapılansaldırılarda 100’den fazla kişi yaralanmış, 8 Türk de öldürülmüştü. Önümüzdeki Cumagünü, yani 28 Ocak 2011 de yine, Kıbrıslı Türkler İnönü meydanında önemli bir eylemehazırlanıyor. Bu tarih bu bilinçle maksatlı seçilmiş. Sömürülmeye karşı hayır diyorsendikalar. Eylem ve mitinge destek veren siyasi partiler ise hükümeti devirmehareketi diyor. 1958’de yaşanan olaylar bir çatışma ortamı yaratmıştı. Hayatınıkaybeden insanlar oldu. 1958’in ve 2011’in 28 Ocak’ını kimse bir tutmasın.Unutulmasın ki burada karşı karşıya gelecek insanlar, bu toprağın insanları. Hanibirimizin tırnağına bir zarar gelse kendimize olmuş gibi üzülürüz. İşte bu bilinçakıllardan hiç çıkmamalı.
Bu haber 617 defa okunmuştur

:

:

:

: