Kadınlar Günü ve Kıbrıs’taki “vatansız kadınlar”

İki haftadır Star Kıbrıs’ta yayınlanan “ VATANSIZLAR” başlıklı yazı dizisini ilgiyle okuyorum.

İki haftadır Star Kıbrıs’ta yayınlanan “ VATANSIZLAR” başlıklı yazı dizisini ilgiyle okuyorum. İbret verici olduğu kadar, bir o kadar da iç acıtıcı, düşündürücü ve çok üzücü… Dikkatinizi çekti mi bilmem... Fotoğrafları çekilen, röportajları yapılanların çoğu kadındı... Onlardı dertlerini çekip, birebir yaşayıp, anlatan... Bir kaşık büyüklüğündeki odalarını “yuva” yapmaya çalışan, aileyi bir arada toplayan, kaçak yaşamanın ağırlığını çocuklarına hissettirmemeye gayret eden.... İşte bu kadınları okudum günlerce.

Bugün “Dünya Kadınlar” Günü... Kadınlara ait özel bir günün doğuşu, aslında çalışma haklarını almak için ortaya çıkmış tam 101 yıl önce, ABD’de... 1910 tarihinden bu yana da kutlanıyor... Kadınların hakları, yaşama şartlarının iyileştirilmesi... Ve günümüzde ne yazık ki “ aile içi şiddete” varan bir görüntüyle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü önümüze geliyor...

“Vatansızlar” yazı dizisiyle yazıma başladım. Bu ailelerin çoğunun Kuzey Kıbrıs’ta “kaçak” yaşadığı, ancak çocuklarının orada doğup, büyüdüğü, okula gittiği, çalıştığını okuduk... Son haftalarda Türkiye’den adaya gelenlere ilişkin açık, seçik bir tepki var toplumda. Onların geri gitmesi bile isteniyor. Çeşitli nedenlerle, daha çok da yeni bir iş, hayat kurmak için hayallerle gelen bu göçmenler, adada istenmiyor... Çeşitli tartışmalar yaşanıyor adada bu konuda... Bu yazımın konusu Dünya Kadınlar Günü’nde, bu vatansız kadınlar. Onların bir sözcüsü yok mu aramızda? Bu “Vatansız Kadınlar”ı savunacak, onları koruyacak kurum, kişi yok mu?

Sık sık adaya geliyor, hayatın içine karışıyor, karşılaştığım simitçisinden, kuaförüne, satıcısından, garsona kadar konuşuyorum... Çoğu Türkiye’den gelenler. ‘Nerelisin’ diyorum, “Girne’nin veya Lefkoşa’nın bilmem ne köyündenim” diyor... Ancak Kıbrıslı olmadığı besbelli... Orada doğmuş büyümüş veya uzun yıllardır orada yaşıyor... Annesi, babası 1974’den sonra adaya gelmiş. Kendisini Kıbrıslı sayıyor. Vatan olarak benimsemiş... Ben de yıllardır İngiltere’de yaşıyorum. Çocuklarım Londra’da doğdu, büyüdü... Bir gün Britanya’daki göçmenler istenmez, biz m dışarı gitmemiz istenirse ne olur biliyor musunuz? Başta Britanya olmak üzere her yer ayağa kalkar... Başta insan haklarına aykırı olduğundan... Diyeceksiniz ki İngiltere ile KKTC karşılaştırılır mı? Pekala da karşılaştırılır... İnsan her yerde insandır. Hakları da her yerde evrenseldir... Siz istediğiniz kadar bağırın, çağırın...

Umarım, o vatansız denilen insanların öyküleri, birçoğunuzun fikirlerini değiştirmiştir... Evet kaçak yaşıyor, kaçak çalışıyorlar... Kaçakları bulmak devletin, polisin işidir. Bir insan 15 yıl kaçak yaşarsa, hala kaçak olur mu? Tüm sorunlarının yanında bir de aile içi şiddet yaşadığını tahmin ettiğim bu “vatansız kadınlara” , kendi hemcinsleri neden el atmıyor? Görmemezliğe mi geliniyor? Aklımda bir sürü soru... Ama benim merak ettiğim, çok sayıda aydın kadının yaşadığı, çalışma hayatında yer aldığı adada, bu kadınlar sahipsiz mi?

Kuzey Kıbrıs’ın çok sorunları var, bir sürü dertle uğraşıyor. Ancak Kadınlar Günü’nün 101’inci yıldönümünde, yine gazeteden okuduğum kadarıyla minicik adanın köylere kadar hemen hemen her yerinde kutlanacak, etkinliklerle dolup taşacak böyle özel bir günde, lütfen bu kadınları da aklınıza getirin... Onlara da değinin... Onların sıkıntılarını da gündeme taşıyın...

Kadınların günümüzdeki en büyük sorunu ne yazık ki aile içi şiddet... Şevkat vermesi beklenen babalar, abiler, kardeşler, amcalar, kocalarından dayak yiyen, tacize uğrayan, sık sık da onların elinde ölümü tadan kadınlar çok… Türkiye’deki evli kadınların yüzde 18’i köylerde yaşıyor. Ve bu kadınların yüzde 76’sı eşleri tarafından dövülüyor. Kadınların yüzde 57.7’si daha evliliklerinin ilk gününde, kocalarının şiddetiyle tanışıyor... Yani mutlu yuva kurduklarını zannettikleri ilk günde, gecede kocalarının dayağını yiyor... Bu arada da hayatın en acı gerçeğiyle karşılaşıyor...

Bunlar Türkiye’de yaşananlar... Birleşmiş Milletler’in raporu, dünyadaki kadınların durumunun öyle pek de iç açısı olmadığını ortaya koyan bir başka gerçek... Dünyadaki işlerin yüzde 66’sı kadınlar tarafından görülüyor… Başka bir deyişle erkekler, dünyadaki işlerin yüzde 34’ünü yapıyor... Ancak, toplam gelirin yüzde 90’ı ve toplam mal varlığının yüzde 99’u erkeklere ait... Kadınlar mı? Onlar dünyadaki toplam gelirin ancak yüzde 10’nuna sahipler... Üstüne bir de aile içi şiddet görerek…

Buyrun eşitsizliğin en büyüğüne…

İstatistikler korkunç… Korkunç olduğu kadar ürkütücü. Kızlarımızı neler bekliyor, biliyor muyuz? Erkek çocuk anneleri, lütfen oğullarınıza kadınlara saygılı, sevgi dolu olmayı aşılayın... El kaldırdıkları, dövüp tekmeledikleri, taciz ettikleri, hatta canları aldıkları sevgilileri, eşleri de birilerinin kızı, canı, ciğeri...

Gün kadınların... Bizim.

Hepimize onurlu, saygı, sevgi dolu, şiddetten uzak günler dilerim... Sadece tek bir gün hatırlanmamak umuduyla…
Bu haber 1343 defa okunmuştur

:

:

:

: