NATO ve geleceği

NATO’nun kurulmasındaki amaçları Doğu bloğunun dağılması ile sapmaya uğramıştır. Bu yazımızda ele alacağımız konu NATO’nun kuruluşu ve gelecek günlerde NATO’nun nereye doğru gittiği hakkındadır.

NATO’nun kurulmasındaki amaçları Doğu bloğunun dağılması ile sapmaya uğramıştır. Bu yazımızda ele alacağımız konu NATO’nun kuruluşu ve gelecek günlerde NATO’nun nereye doğru gittiği hakkındadır. İlk olarak NATO’nun kuruluşuna bakarsak,12 ülkenin katılması ile 4 Nisan 1949’da Washington’da kurucu anlaşma ile temel atılmıştır. Bu 12 ülke ise; ABD, Kanada, Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, İngiltere, Fransa, Portekiz, İzlanda ve İtalya’dır. Türkiye’de Yunanistan’la beraber 1952 yılında birliğe katılmıştır. 1989’da Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra NATO 1994’ten itibaren “Barış İçin Ortaklık’’ projesini uygulamaya koydu. Bu projeyle Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan’ın 1999’da NATO’ya katılımı gerçekleşti. 2002’de Prag’da ikinci genişleme kararı alındı. 2003’te 7 eski doğu bloğunda bulunan ülkeler birliğe üye oldular. Böylelikle üye sayısı 26’ya ulaşmıştı. NATO sadece Kızıl ordunun tehdidine karşı kurulmamış bunun yanında çevreleme politikasının bir parçası olarak o günlerde ortaya konulmuş bir örgüttür. NATO’nun diğer örgütler gibi içinde belli bir yapısı yönetim organları vardır. Bu organlar işleyişi hızlandırma amacı taşımaktadır(karar alma vb). NATO’nun en üst organı “Kuzey Atlantik Konseyi’dir’’. NATO kuruluşundan bu güne kadar değişik savunma stratejileri benimsemiştir. Bu stratejilerin değişmesinde rol oynayan ana etkenler; ülkeler arasındaki nükleer yarış, Yugoslavya gibi ülkelerin dağılması sonrası üstlenilen rol ve 90’ların bitmesinden sonra teröristlere karşı mücadele alanı, bugün ise Libya gibi ülkelerde yaşanan olaylara müdahil olma isteği…vb konulardır.

Bugün ise en önemli sorun NATO neden dağılmadı ya da Doğu bloğu ortadan kalktıktan sonra neden halen NATO faaliyet göstermektedir? Tüm bu soruların cevabı batı çıkarlarının liberal ve demokratik yollarla başka ülkelere taşınma amacının altındadır. NATO’nun bugün faaliyet içinde olması küresel aktörlerin hizmetinden dolayıdır. Geçtiğimiz hafta yazdığımız yazıda NATO’nun Libya’ya müdahalesinin söz konusu olmayacağını yazmıştık. Geçtiğimiz yıllarda da benzeri konular NATO’nun gündemine taşınmıştır. Örneğin 2003 IRAK SAVAŞI’NDA ABD ve İngiltere yapacakları harekâtı meşru kılmak- uluslararasılaştırmak için NATO’nun müdahalesini savunsalar da kabul görmemiştir. NATO’nun tüzüğünde yer alan müdahale etme şartları bellidir. Bunların dışında müdahalelerin durumu hukuksuzdur.

NATO’nun geleceği iyi görünmemektedir. Afganistan’da bulunan ISAF kuvvetleri küresel aktörlerin çıkarlarını devam ettirmektedir/korumaktadır. Terörizme karşı mücadele altında İslam dünyasına karşı alınan cephe ve NATO’ya üye olan sadece tek Müslüman ülkenin Türkiye olması NATO’nun İslam ülkelerindeki imajını etkilemektedir. NATO bu imajını Türk komutanlarına yönetimde üst noktalarda görev vererek gidermeye çalışsa da başarı olamamaktadır. Afganistan bataklığına saplanan ABD’nin buradan tamamen çekilmesi ve yapacağı eylemleri NATO’nun şemsiyesi altında yapması anormal olmasa gerek. Irak’ta yüz binlerce insanın katledilmesi ve müdahalenin hukuksuzluğu bir şekilde dünya gündeminden çıkartılmıştır. Bugün Orta Doğu’da yaşanan olayları uzaktan izleyen küresel güçler, kendi çıkarları doğrultusunda hareket edecekleri de bir gerçektir. Bu alanlarda NATO’ya görev biçme istekleri de buradan doğmaktadır. Uluslar arası örgütler, bölgesel ittifaklar, NGOs(non-govermental organisations) küresel güçlere paralel politikalar ürettiklerini çok kez gördük. Örneğin BM Güvenlik Konseyi’nde bulunan 5 daimi üyenin çıkarlarını etkileyecek noktalarda veto haklarını kullandıklarını biliyoruz. Bu söylemlerimize paralel olarak da NATO’yu düşünmemiz gerekmektedir. Anlattıklarımızdan yola çıkarsak, gelecek günlerde NATO’nun faaliyet alanları hakkında fikir yürütebiliriz.
Bu haber 1059 defa okunmuştur

:

:

:

: