Dünyanın, dünya halklarının yıllardır boğuştuğu sorunlar var. Ve bu sorunlar esasa bakıldığı zaman yine insan kaynaklı. Hayatın, yaşamın sürdüğü yerde, sorunlarda mücadele de bitmez elbette. Ama mücadelenin anlam kazanabilmesi için neye, kime hizmet ettiği ve kimlere zarar verip vermediği önemlidir. Türkiye de on üç eve ateş düştü. On üç ana kuzusu sebebi amacı belli olmayan bir amaç uğruna hayatlarının baharında sonsuz oldu. Tüm Türk halkının başı sağ olsun. Acıları acımızdır. Bir Fransız yıllar önce şöyle demişti “Savaş askerlere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir”. Yani muhabere meydanın da kazanmak değil, masada kazanmak daha önemlidir. Yani işin başı diyalogdur, niyettir, müzakeredir, ortak noktada buluşmaktır. Silahla zorbalıkla kimsenin bir şey kazanamadığı günümüzde, demokrasiden ve demokratik çözümler üretmekten korkanlar yine çirkin taraflarını gösterdiler. Türkiye'nin istikrarından korkan, Türkiye'nin sivilleşmesinden, demokratikleşmesinden çıkarı olmayan
odaklar iş başında.
Herhangi bir yerde herhangi bir sebepten dolayı bir insan hayatının heba olması üzüntü duymama yeter. Her başlangıcın bir sonu olduğunu, her faninin bir gün nihayete ereceğini bilmeme rağmen, çoğunlukla zamanlama açısından isyan etmişimdir. Ölüm acısını ve yarattığı yıkımı çok genç yaşta yaşamış birisi olarak bu duyguyu, bu boşluğu, bu anlamsızlığı hala daha çözemiyorum. Ama en başta da söylediğim gibi bu durum en hakiki gerçek. İnsanoğlu bu gerçeği bile bile bu sonu hızlandırmak için elinden geleni yapıyor. Dünya bir yana. Kıbrıs denen adanın yarısını bile ne hale getirdik. İnsanların mutsuz olduğu, çevrenin felaketi yaşadığı, doğal yaşamın, ağaçların, allahın yarattığı diğer canlıların yaşamlarının hiçe sayıldığı bir bencil düzen. Güney Kıbrıs’ta gözlerin, kulakların kapatıldığı adeta davetiye çıkarılan bir felaket, sonuçta kaybedilen insan hayatı. Türkiye de tarih boyunca herkese kucak açan, türlü medeniyetleri içinde barındıran, zamana karşı kollayan, Anadolunun anlamsızca kana bulanması. Sonuçta kaybedilen insan hayatı. Ve ülkemiz, hiçbir şeyden çekmedik şu trafik ve kanser illetinden çektiğimiz kadar. Gün geçmiyor ki canımız yanmasın. Son günlerde yaşadığımız tüm olumsuzlukların ortak noktaları var. Bize üzen olayların merkezinde hep kaybedilen insan hayatları var. Yine bizi üzen olayların bir başka ortak noktası da insan kaynaklı olması.
Aslında bu gün başka başka konular önceliğimdi. Ne kadar uğraştıysam aklımla parmaklarım arasında bir uyuşmazlık baş gösterdi. Ve içimden ne geçiyorsa, bu satırlara onlar yansıdı. Evet, her sabah yeni bir gün demek. Yeni gün, yeni başlangıçlar, yeni umutlar demek. Kendinizin, hayatınızın, sevdiklerinizin değerini bilin. Her gün yeniden doğan sadece güneştir.