Cumhuriyetçi Türk Partisi - Birleşik Güçler (CTP - BG) Genel Başkanı Özkan
Yorgancıoğlu, petrol ve doğalgaz arama konusundaki çalışmaların, Kıbrıs
Sorunu çözülene kadar ertelenmesini önererek gerçekten sorumluluğunun
bilincinde bir politikacının alması gereken tavrı aldı.
Cumhuriyetçi Türk Partisi - Birleşik Güçler (CTP - BG) Genel Başkanı Özkan
Yorgancıoğlu, petrol ve doğalgaz arama konusundaki çalışmaların, Kıbrıs
Sorunu çözülene kadar ertelenmesini önererek gerçekten sorumluluğunun
bilincinde bir politikacının alması gereken tavrı aldı.
'Kıbrıs sorununun çözümü için yoğun görüşmelerin sürdüğü bu dönemde, arama
çalışmalarının başlatılması, soruna çözüm bulmak için yürütülen görüşme
sürecini sekteye uğratacağı aşikardır. Bu nedenle, petrol ve doğalgaz arama
konusundaki çalışmaların, Kıbrıs sorunu çözülene kadar ertelenmesi veya bu
mümkün olamazsa, en azından elde edilecek gelirlerden Rum yönetiminin
yararlanmasının, sorun çözülene kadar önlenmesinin sağlanması
gerekmektedir.' diyen Sayın Yorgancıoğlu'nun bu sözleri dilerim AKEL ya da
EDEK gibi partilerin 'erken öten horozlarının da' dikkatini çeker.
Son iki gündür yapılan açıklamalara bakılırsa TC Avrupa Bakanı ve
Başmüzakereci Egemen Bağış'ın uyarısı Rumları bayağı korkutmuş.
Hemen açıklamalar yapmaya ve her zaman olduğu gibi 'ortalığı galeyana
getirmeye' başladılar.
Sanki AB ya da BM 'aptallar tarafından' yönetiliyor ve Rum yaygaralarına
inanacaklar.
Rumlar şimdi de AB'yi kışkırtmaya çalışıyorlar. Kendi 'kıytırık AB
üyeliklerini' bahane ederek 'haksız yapacakları' bir petrol ve gaz aramasına
'haklı müdahale' durumunda 'AB'nin Enerji Alanı'na' müdahale olacakmış.
Yuh! 'Ufak atın da civcivler yesin' der çoçuklar bu gibi durumlarda.
AB üyesi Rumlar Kıbrıslı Türklerin pay sahibi olduğu ve Türkiye'nin de söz
sahibi olduğu bir alanda kendi AB üyeliklerini hatırlatırken Türkiye'nin
NATO üyeliğini unutmuşa benziyorlar.
Ne Rum Kesimi ne de İsrail NATO üyesi ve olabilecek en ufak bir sürtüşme de
Türk Donanması'nın gemileri aynı zamanda Akdeniz'de seyir halinde olan ve
sonuçta NATO'nun ortak çıkarlarını koruyan NATO savaş gemileri! Rumların
'hiç bir işe yaramaz sahil korumaları' NATO gemilerine mi kafa tutacak çok
merak etmekteyim.
AKEL Basın Sözcüsü Stavros Evağoru da TC Avrupa Bakanı ve Başmüzakereci
Egemen Bağış'ın sözlerini 'kabul edilemez' olarak nitelendirmiş. Zaten soran
da olmamıştı.
Rum Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli de, AB Dışişleri Bakanları
nezdinde Türkiye'nin tutumunu gündeme getirmiş ve 'Türkiye'nin Doğu
Akdeniz'de çıkarma niyetinde olduğu her türlü krizi önlemenin AB'nin
sorumluluğu olduğunu' söylemiş. Hanfendi farkında değil galiba Türkiye
Akdeniz'de örneğin Libya'da AB ülkeleri ile birlikte düzen sağlamakta. AB
ülkeleri için Türkiye'nin Akdeniz'de AB ile işbirliği hayati önem taşımakta.
Türkiye Libya Konferansı yapıldığında Rum Kesimi gibi 'fasulyeden'
oturmamakta masada!
Markulli konunun 'AB'nin Enerji Alanında' hayati önem taşıyan çıkarlarıyla
ilişkili olduğunu da ileri söylemiş. Çok doğru. Ancak bu işin içine
Enerji'yi sokarsa bu çok akıllı hanfendi, ona 'Nabucco Pipeline' Projesi'ni,
'Türkiye'nin AB'nin Enerji İhtiyacı Çıkarları açısından İran ya da Suriye
konularında oynadığı önemli rolleri de' hatırlatmakta yarar var. Rum
Kesimi'nin Dış İşleri Bakanı bunları iyi bilmiyor olabilir ama, AB'nin büyük
ülkelerinin Dış İşleri Bakanları çok iyi bilmekteler.
Çevreciler Hareketi Genel Sekreteri İoanna Papadopulu da Rum hükümetine,
Türkiye'yi Güvenlik Konseyi'ne şikayet etmesi çağrısında bulundu. Çok merak
ediyorum 'Güvenlik Konseyi'nde oturan ve şu anda bölgede Türkiye'ye
geçmişten çok daha fazla ihtiyaç duyan süper güçlerin de aralarında olduğu
ülkelere şikayet önerdiğini' biliyor mu acaba?
Bir başkası da yaptığı yazılı açıklamada, TC Avrupa Bakanı ve Başmüzakereci
Egemen Bağış'ın basına yansıyan son açıklamalarının 'savaş çığırtkanlığı'
olduğunu belirterek, AK Parti Hükümeti'nin tehditkar açıklamalarının ve
izlediği gerginlik siyasetinin, Kıbrıs sorununa çözüm bulma çabalarına darbe
vurduğunu kaydetmiş. Az kalsın belirtmeyi unutacaktım bu açıklamayı AKEL
sözcüsü değil KKTC'de ufak bir partinin Genel Sekreteri yapmış. Koro da
unutulmak istememiş olmalı.
KKTC'de bu tarz açıklama yapanlara Nasreddin Hoca'dan çok güzel bir cevap
var: 'Yahu hırsızın hiç mi suçu yok?' diye.
Rum Kesimi'ne 'şirin görünme' yarışına girenlerin eğer gerçekten 'Kıbrıs'ta
Çözüme Katkı' diye bir niyetleri varsa şimdi tüm 'özel ilişki' kanallarını
kullanarak Rumları ve İsrail'i 'dizginleme' çalışmaları yapmaları çok
yararlı olur. Çünkü eğer 1 Ekim'de Rumlar ve destekçileri İsrail sonu
kendileri için hazin olacak bir maceraya girişirlerse bu işten en büyük
zararı Rumlar göreceği gibi adada 'ortak bir çözüm' arama çabalarına da en
büyük darbeyi indirmiş olacaklar.
Biz de dün Haberdar Gazetesi'nde okuma olanağı bulduğumuz gibi 'Wikileaks'
ve benzeri kaynaklardan günü geldiğinde 'Rumların aklını başına getirme'
çabalarını okur takdir ederiz. Her halükarda dünkü Haberdar Gazetesi'nden
öğrendiğimiz doğru ise 'bazılarının Egemen Bağış'ı ABD'ye şikayet etmesinden
çok daha hayırlı bir iş yapmış olurlar'.