Fransuva’yı biraz hatırlamak lazım!

Türkiye Fransa arasında diplomatik ilişkiler Kanuni Sultan Süleyman ve Fransa Kralı 1. Fransuva’nın Habsburg İmparatorluğuna karşı mücadelesine yardım istemesiyle başlamıştır(1525).

Türkiye Fransa arasında diplomatik ilişkiler Kanuni Sultan Süleyman ve Fransa Kralı 1. Fransuva’nın Habsburg İmparatorluğuna karşı mücadelesine yardım istemesiyle başlamıştır(1525).Alman İmparatorluğu Şarlken karşısında mücadele karşısında hapsedilen bu kralın annesinin de kanuni sultan Süleyman dan yardım istediği bilinir.Bu dönemde ilginç olan da Fransuva’ya giden mektuplardır. Fransa kralının yardım istemesi Hiristiyan dünyasını ikiye bölmüştür. Kanuni Sultan Süleyman’ın o unutulmaz mektubunu okurumuza bir daha hatırlatmak istiyorum…

‘’Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı hükümdarlara taç veren Allah'ın yeryüzündeki gölgesi Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Azerbaycan'ın ve Şam'ın ve Halep'in ve Mısır'ın ve Mekke ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve nice memleketlerin sultanı ve padişahı Sultan Bayezid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han'ım. Sen ki Fransa vilayetinin Kralı Fransuva'sın. Hükümdarların sığındığı kapıma elçinizle mektup gönderip, ülkenizi düşman istila edip, şu anda hapiste olduğunuzu bildirip, kurtuluşunuz konusunda bizden yardım talep ediyorsunuz. Söylediğiniz her şey dünyayı idare eden tahtımızın ayaklarına arz olunmuştur. Her şeyden haberdar oldum. Yenilmek ve hapsolunmak hayret edilecek bir şey değildir. Gönlünüzü hoş tutup üzülmeyesiniz. Böyle bir durumda atalarımız düşmanları mağlup etmek ve ülkeler fethetmek için seferden geri kalmamışlardır. Biz de atalarımızın yolundayız ve daima memleketler ve alınmaz kaleler fetheylemekteyiz. Gece gündüz daima atımız eyerlenmiş ve kılıcımız belimizde kuşatılmıştır. Yüce Allah hayırlara bağışlasın. Allah'ın istediği ne ise olur. Bundan başka haberleri gönderdiğiniz adamınızdan öğrenesiniz. Böyle biliniz’’.

Bugün Fransa’da Osmanlı’dan kalan eserleri de görebiliriz. Fransa D'Ecouen Şatosu'nda açılan ve Türkiye-Fransa diplomatik ilişkilerinin başlangıç dönemine ışık tutan sergi, I. Fransuva'e yazılan mektubun orijinalinin ilk defa sergileniyor olması bakımından önemli. Bu sergide o dönemden kalan kanuni’nin kılıcını ve I.Fransuva’nın heykeli 16.yy kalma Osmanlı eserleri de sergilenmektedir. Sarkozy’nin tarzını da bu müzede görebilirsiniz. Çünkü o dönem Fransuva’nın ezik kalmasından ötürü Kanuni’nin çirkin resimleri gösterimdedir. Bugün Sarkozy’nin içine düştüğü durumu biz İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon'un nezaket ziyaretinde bulunan Tel Aviv Büyükelçimiz Oğuz Çelikkol'u tuzağa düşürüp alçak bir kanepeye oturttuğu anı anımsayabiliriz. Türkiye’nin gelişmişliği ne de çok göze batıyor şimdi!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ne güzel’de vurguladı Osmanlı Medeniyeti ve Fransa Medeniyeti &Hoşgörüsü arasında ki farkı değil mi! Başbakanımızın söyledi o sözler neydi bir hatırlayalım…

1492 yılından itibaren, yani 15′inci yüzyılın sonlarından itibaren binlerce Musevi aile, İspanya‘dan engizisyondan kaçarken onlara Osmanlı devleti, yani bizim dedelerimiz kucak açtı. Bunu söylediğimizde bazı Museviler bundan rahatsız oluyor. ‘Niye ikide bir bunları hatırlatıyorsun?’ diye… Tarih bilmiyorsunuz da onun için. Binlerce Musevi, Osmanlı topraklarına, Osmanlı’nın hoşgörüsüne sığındı. Yüzyıllar boyunca da Osmanlı Devleti’nin tebaası olarak sorunsuz şekilde hayat sürdü. İspanya’dan kaçıp Osmanlı’ya sığınan Museviler, bugün Yunanistan‘da bulunan Selanik şehrine ve çevresine yerleştirildiler. Benedikt Malla, işte Osmanlı’nın sahip çıktığı, kucak açtığı bu Musevilerden biridir. Selanik Osmanlı idaresinden ayrıldıktan sonra 1904 yılında Fransa’ya göç etmek zorunda kalmıştır. Benedikt Malla, bugün Fransa’nın Cumhurbaşkanı olan sayın Sarkozy’nin de dedesidir. Sayın Sarkozy, Türkiye’nin tarihinde soykırım bulamaz. Eğer Türkiye tarihine bakarsa, eğer kendi ailesine, kendi aile şeceresine şöyle bir derinliğine bakarsa, orada Türkiye’nin, Türklerin yardımından, hoşgörüsünden, şefkatinden başka hiçbir şey görmez ve göremez.”

Cihan’a kucak açan bir neslin evlatları olmak geçmişimizi Fransız siyasetçilere deklare etmek çok doğrudur. Fransa’nın bu konuya dahil olması gerçekten doğru değil..Çünkü; Fransızlar Ermenistan Devleti’nin kurulması için ‘’Ermeni tebaa ya’’ verdiği sözler sonrasında bir gece sessizce Ermeni tebaa yı bıraktığı topraklarda burasıdır. Rusya ve Fransızların bu konuda hala geçmişlerinde izlediği politika doğrultusunda olduğu doğrudur. Bu yüzden Ermenilerin bir daha Fransız siyasi çıkarlarına kurban edildiğini üzülerek söyleyebiliriz.

İstanbul’da oturduğum sürede Ermeni ve Rum komşularımız olmuştu. Ermeni vatandaşlarımızın ve vatandaş olmayanların hiç biri Fransa kadar konuya bu kadar hassasiyetleri yoktu. Fransa için şunu söyleyebiliriz ki ‘’Zararın Neresinden Dönerseniz Kardır’’

Bu haber 960 defa okunmuştur

:

:

:

: