Yıllardır içimizde derin bir yara acı acı yandıkça yanıyor.Bir alev topu gibi bitmez tükenmez sancılarımız.Bazen şiirlerde şarkılarda söyler dururuz.Kimi zaman bir çerçevede,sahnede ellerimizde mikrofonla haykırır da haykırırız sancılarımızı.Ama özünde en nadide misyonu üstlenen değerli insanlarız.Yaratıcı gücümüzle Kıbrıslı Türk sanatçılarız biz.Sağır sultanlara rağmen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yaşatan,dünyada ölümsüzleştiren sanatçılardır.Bir ülkenin sanatçısı olmadan o ülke var olabilir mi?Yeşilırmak (Limnidi) toprağında yetişen kolokası,çileği,Lefke portakalını,dağlardaki muflonları,Soli Harabeleri'ni,Karpaz'daki Apostolos Andrea Manastırı'nı,Girne'deki Hz.Ömer Türbesini,meloş lalelerini,Bufavento Kalesi'ni,elde yoğrulan pilavuna çöreklerini,kazanlarda kaynayan hellimlerini,molohiya yemeğini,şeftali kebaplarını,Mağusa'daki Namık Kemal zindanını,Baf Petra denizinde doğan Afrodit'i,Kibel'e Manastırı'nı Saint Hillarion Kalesi'ni Hüsnü Usta'yı,Baf savaşından sonra Atatürk'ün heykelini gizlice Güzelyurt'a getiren Feriha Çürükoğlu'nu (Öğretmen)ve bunun yanısıra binlerce değer öykü,şarkılar bütün bunları kim bilecek?Kitaplara şarkılara,sinemalara,şiirlere,sahnelere kim taşıyacak,yaşatacak.Elbette Kıbrıslı sanatçılardır.Kurtlar Vadisi'nin baş rol oyuncusu Allah aşkına ne bilir ne anlar benim Kıbrısım'dan bir araba verseler Yeşilırmak'a Karpaz'a git deseler gidebilecek mi?Yoksa bu toprakları yıllarboyu soğuk günlerde titreyerek,yazın sıcağında (kırk derece)ter dökerek babasını,dedesini bekleyen ve bu günlere taşıyan Kıbrıs Türk'ü mü? Hani o yıllarda ekmek,yemek,giyecek yoktu.On bir yıl barakalarda,çadırlarda yaşayan insanlarımız,su,elektrik yoktu.Okula giden çocuklar ödevlerini küçücük bir lamba ışığında silah sesleri altında yapmaya çalışırlardı.Bütün bu acılara rağmen herkes okumaya çalışırdı.Babalar,abilermücahit;12 yaştan itibaren erkekler tepelerde küçücük yürekler kendilerinden büyük piyadeler,av tüfekleri,toprak altında çürüyen silahların dipçiklerini tamir eden Hüsnü Usta ve daha neler neler...Peki bütün bu yaşananları kimler anlatacak elbette Kıbrıslı sanatçılardır.Bu tür ödülleri ülkeler kendi sanatçılarına verirler ve devletler teşvik fonu ile destekler.Bu nasıl bir mantıktır?Benim aklım almıyor.Kalemim gittikçe keskinleşiyor.Mantığım ise haksızlıkların son bulması için savaşmak istiyor.Sevgili Dr.Arif Albayrak milletvekilimiz mecliste bu konu ile alakalı bir basın toplantısı yapacağını söyledi.Ben de nacizane fikrimi kendisine sundum.Bizler de yanında mecliste hep birlikte gönül gönüle haykırmalıyız Başbakanlık'ın hatasını.29 Mart perşembe günü mecliste yüze yakın sanatçı hepimiz bir yürek olduk.Yurtdışında yaşayan Zeki Alasya,Derviş Zaim,Hüseyin Köroğlu,Kıbrıs Kültür ateşeleri vs.göndermiş oldukları mesaj yüklü bildirgeleri ile bizim yanımızda yer aldılar.İnsan memleketinden uzaklarda yaşayabilir.Memleketinin coğrafyasını,tarihini,kültürünü,örf ve adetlerini hep içinde yaşatır ve en ufak bir haksızlığın karşısında görevini fazlası ile yerine getirir.Böyle bir günde bizleri yalnız bırakmayan yurtdışındaki sanatçı can dostlarımıza,basına yürekten teşekkür ederiz.Bizleri yılladır sanatımızı karatmaya çalışanları,mumlarımızı her fırsatta yakarak aydınlatacağız o buz tutmuş yürekleri kendi sanat ışığımızla aydınlatacağız.29 Mart 2012 mecliste mavi odada gönül gönüle güzel günler hangi dağın ardındadır şarkısını hep bir ağızdan söyledik.Gitarlarıyla gelmişti bir çok sanatçı arkadaşımız.Ne büyük acıdır ki mavi salona gitarlarımız alınmadı.Sayın Büyükelçimiz enstrümanlardan yükselen melodiler insan ruhunu dinlendirir,okşar,rahatlatır.Engel olabilirsiniz sesimize,kalem gücümüze olamazsınız.Bizler yaratıcı gücümüzle sizleri hep aydınlatacağız.Siz büyüklerimiz yeter ki hatalarınıza son verin.Mecliste şiir gibi konuşun,kabalıklaların kavgaların hiç kimseye faydası yoktur.Bizler her doğan günde Otello Shakespare,güzellik aşk tanrıçası Afrodit'i,Münür Nurettin'i ve bir çok değerlerimizi düşünerek güne başlarız.Bizler hepimiz Kıbrıslıyız.Yaratıcı gücümüzle gurur duyarız.Sizi seviyorum.