Uzun zamandır gündemde olan siyasi kavgalardan memleketin sorunları unutuldu. Belediyenin aylarca süren grevi, özelde başkent Lefkoşa’yı, genelde ülkeyi mahvetti, hayatı felç etti, sağlığımızı tehdit eder boyuta ulaştı.
Dün başkentin göbeğine çıkanlar çöp bidonların devrildiğine, çöplerin caddelere saçıldığına şahit oldular. Lefkoşa kelimenin tam anlamıyla çöplüğe döndü. Koltuk kavgasından ülkenin sorunlarına eğilemeyen iktidar, başkan koltuğunu bırakmayan belediye başkanı utandı mı bilinmez ama öfkeli belediye çalışanlarının çeşitli gerekçelerle devirdikleri çöpleri caddelere ayaklarıyla dağıtmaları, ortalığı çirkefe çevirmeleriyle karşı karşıya kaldığımız iç karartıcı, tiksindirici bu manzara hepimizi öfkelendirdi, utandırdı.
Vatandaş, bugün doruğa çıkan çirkinliklerin sorumlusu olarak, ülkeyi kilitleyen iktidar partisini, etkin yapılmayan muhalefeti, ne pahasına olursa olsun başkanlık koltuğunda kalmaya azmetmiş belediye başkanını, uzlaşmaz tavır sergileyen sendikayı görmektedir. Vatandaşın sabrı taşmak üzeredir. Siyasetçilere de, uzlaşarak çözüme yanaşmadığını düşündükleri belediye çalışanlarına da öfke yağıyor.Rant ve koltuk kavgası olduğuna inanılan bu durumun faturası vatandaşa kesiliyor. Bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkması, belki bu nedenlerle ölümler yaşanmasından endişe edilmeye başlandı. Vatandaşa bu faturayı sağlıyla ödetiyor, sağlığımız üzerinden kumar oynuyorlar.
Bugün başkentimiz çöpten şehir haline getirildi. Lefkoşa’nın göbeğinde bu çirkinlikler yaşanırken bu ülkeye turist gelmesini bekleyen tek bir vatandaşımız kalmadı. Bugün, ülke olarak içinde bulunduğumuz durum, abartmadan söylemek gerekirse, köstebek yuvasına dönmüş yollarıyla, çöplük haline gelmiş başkentiyle, birinin yapıp diğerinin bozduğu alt yapısıyla, çocuklarımızı tehdit eden ve ortaokullara kadar düşen uyuşturucu tehdidiyle, her geçen gün gelecekten ümidini kesen vatandaşıyla, aileleri dağıtan bet ofisleriyle, insan onurunu ayaklar altına alan ve fuhuş yuvaları olarak görülen yüzlerce gece kulüpleriyle bilinmeze doğru yol almaktadır.Düzgün giden hiçbir işimiz kalmadı. Artık kimse başına neyin, nereden geleceğini bilemez durumda.
Hepimiz şakınız…
Evde otursak olmuyor, sokağa çıksak olmuyor, çalışsak olmuyor, çalışmasak olmuyor, oy versek olmuyor, vermesek olmuyor. Bankalarımız sorunlu, elektriğimiz sorunlu, telefonumuz sorunlu, belediyemiz sorunlu, siyasetimiz sorunlu. Küçük bir azınlık gününü gün ediyor, vur patlasın çal oynasın cinsinden dünya umurunda değil, diğer tarafta belediye çalışanı aylık üç kuruş alacağını alamıyor. Yağmur yağıyor sel basıyor, meteorolojiden açıklama geliyor metrekare başına düşen yağmur şu kadardı. Yani, Allah’ın bereketinin düzensiz indiğini, yavaş yavaş yağsa olmazdı demeye çalışıyor. Kimse sorumluluk üstlenmiyor.
Siyaset nereye elini attıysa düzelmesi gerekir. Siyasetin var olma nedeni budur. Oysa bizde siyasetin girdiği, el attığı her yer kargaşaya, düzensizliğe, huzursuzluğa sürükleniyor.
Belediye çalışanlarına, vatandaşı karşısına almamalarını, vatandaşın gözündeki meşru durumlarını korumalarını, iktidara bir an önce kurultay seçimini sil baştan yenilemesini, delegeye ve delegenin tercihine güvenmesini, muhalefete, halkın sorunlarını siyasi kaygıdan uzak ele almasını, gündeme çözüm önerileriyle gelmelerini tavsiye ediyoruz. Aklın yolu birdir. Başka çözüm yolu da, kurtuluş çaresi de yoktur.