Son zamanlarda ortaya çıkan krizlerle adından en çok söz ettiren Avrupa Birliği, bugün asrın en çok sorgulanan yapılanması haline gelmiştir.
Demokratik söylem ve tavsiyelerinde mangalda kül bırakmamasıyla ünlü AB’nin, eylemlerinde nasıl fanatik bir taraftar olabildiğini Annan planı oylaması neticesinde ortaya koyduğu tavrıyla gördük, şaşkınlıkla ve ibretle hep birlikte yaşadık.
Türkiye’de en ufak bir olayda üst üste açıklama yapan, kınayan merkezlerin, başka ülkeler söz konusu olduğunda nasıl suskunlaştığını bilmeyenimiz yoktur. Türkiye’nin başına bela edilen terördeki tutumunu da, rolünü de duymayanımız kalmadı.
Bugün Avrupa Birliği’nin içerisine sürüklendiği durum öyle basite alınacak bir durum olarak geçiştirilemez. AB’nin temel felsefesi olan iktisadi bütünleşme, ne yazık ki iş bilmez dar görüşlü idarecilerin elinde yerlerde sürünmektedir. Bu oluşum iyi yönetilebilseydi, taassupların dışına çıkılabilseydi, evrensel barış için mükemmel bir fırsat olabilirdi. Kopenhag Kriterleri, Türkiye Cumhuriyetine dayatıldığı kadar diğer aday ülkeler içinde bir kriter olarak görülebilseydi, bugün emin adımlarla yoluna devam ediyor olurdu bu birlik.
Bütün AB ülkelerinde dev şirketler teker teker iflaslarını açıklıyor. Aynı birlik ülkelerinde olduğu gibi. Bugün, ekonomik krize giren AB ülkelerinin tutum ve davranışları nedeniyle, demokrasiye bağlılığı her kesimce sorgulanır hale gelmiştir. Bundan sonraki süreçte Avrupa’da bugüne kadar var olan demokrasi anlayışı her geçen gün değişecek, eğer hemen gerekli önlemler alınamazsa anti demokratik bir yapıya doğru çevrilecektir. Başka bir deyişle, Avrupa Birliği ülkeleri her geçen gün demokrasiden uzaklaşacaktır. Bu sürecin doğal sonucu olarak siyasal alanda krizler yaşanmaya başlayacaktır.
Demokrasiyi savunduğu halde kapalı kapılar ardında karar üreten, şeffaf olmayan, demokrasiden uzak mevcut yapısıyla AB’nin sorunları çözecek refleksi göstermesi mümkün görülmemektedir.
Bütün diğer AB üyesi ülkelerde olduğu gibi Güney Kıbrıs’ta ekonomik krizi bütün ağırlığıyla yaşamaya başlamıştır. Zaten kırık dökük demokrasisi, krizin de etkisiyle iyice ortadan kalkacaktır. Ekonomik krizler demokrasiler için en ciddi tehdittir. Ekonomik kriz, ülkelerde suç oranlarının hızla tırmanmasını, güvenliğin hızla azalmasını ve buna paralel devletin sertleşmesini beraberinde getirir. Bu sertleşme her geçen gün büyür ve yaşamsal tehdit haline gelir.
Güney Kıbrıs’ta böyle bir gelişmenin olması her an beklenebilir...