Bu nasıl bir kader, nasıl bir alın yazısı. Daha dün gibi, evimde evimin bahçesinde bütün mahalle çocukları her birlikte oynar mutluluk çığlıkları kulaklarımızda.
Bu nasıl bir kader, nasıl bir alın yazısı. Daha dün gibi, evimde evimin bahçesinde bütün mahalle çocukları her birlikte oynar mutluluk çığlıkları kulaklarımızda. Bütün anılar gözlerimin önünde. O sapsarı bukle bukle saçları sanki barbi bebeğin ta kendisi. Ne zaman büyüdü yuva kurdu bir kızı bir oğlu oldu. Mutluluk rüzgarları ile yoğruldu. Bu kısacık yaşam diliminde. Biricik eşini taparcasına sevdi sevdalandı sıkı sıkı sarıldı sarmaladı Bülent’ini ve kör olasıca 17 Nisan 2014 günlerden Perşembe öğleden sonra Bostancı yolunda motosiklet kazasında yitirdi kaybetti sevdalısını. Meltem’ciğim birtanem… Kalemim sustu gözyaşlarına boğuldu ne yazabilir ki, ne, neyi anlatabilir. Yine mantığım durdu kalbime sancı girdi. Bu trafikte kaybettiklerimiz gencecik insanlar. Yetmedimi bu kadar verdiğimiz birbirinden değerli canlar. Yollarmı, toprakmı, kadermi suçlu. Sen nasıl. Bir aç topraksın, yiye yiye doymadın. Hani doğanın kanunuda gencecik insanlardan nedir alıp veremediğin. Bunu yapma dur artık yuvalara ateş düşürme yeter artık ne büyük acıdır ki Bülent Baflı’yı 19 Nisan 2014 cumartesi toprağa verdik. Yürekler acısı. Gözlerdeki yaşlar kalplerdeki acılar insanın kanını dondurdu. Kalemim bir başka yazmalıydı, yazmak isterdi. Toprağa düşmemeliydi gamzelerden süzülen gözyaşları… Geceler olmamalıydı insan hayatında küçücük bir ömürde baharlar doğmalı yüreklere, evlere, ateşler sönmeli, rüzgarlar durmalı, acılar dinmeli, küçücük çocuklar o minik ellerinin yumruğu kadar olan kalpleri lav olmasın…
Bir gecenin bitmediğini hiç kimse görmemiş en güzel çocuklar en zor dünyada gelirmiş.
SİZİ SEVİYORUM
FAHRİYE ÖZAY
www.fahriyeozay.com