Mühim olan elindeki yetkiyi kullanmak

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Cumhuriyet Meclisi’ndeki 4 siyasi partinin uzlaşısıyla gerçekleştirilen Anayasa değişikliğine dün onay verdi.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Cumhuriyet Meclisi’ndeki 4 siyasi partinin uzlaşısıyla gerçekleştirilen Anayasa değişikliğine dün onay verdi.
1985’te hazırlanan ve bugüne kadar hiç değiştirilmeyen Anayasa’daki değişiklikler, 29 Haziran’daki yerel seçimlerde halk oylamasına sunulacak.
Hayırlısı olsun…
Anayasa değişikliği çok sayıda yenilikler getirecek.
Ancak bir konu var ki, bu ülke insanını yakından ilgilendiriyor..
Yeni Anayasa ‘çevre’ konusunda devlete ağır yükümlülükler getiriyor.
Denizi, karayı ve havayı kirletmek Anayasa’ya aykırı olacak.
Anayasa’nın 40. Maddesine kısaca bir bakalım isterseniz.
“Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Gerçek veya tüzel kişiler, hiçbir amaçla, insan sağlığını bozacak veya deniz varlıklarını tehlikeye düşürecek nitelikteki sıvı, gaz ve katı maddeleri denizlere, barajlara, göllere veya derelere akıtamaz veya dökemez. Devlet, bu konuda gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Bu fıkrayı ihlal edenlere uygulanacak cezalar yasayla düzenlenir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek, Devletin, gerçek ve tüzel kişilerin ödevidir. Herkes, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek amacıyla yetkili makamlara başvurma ve dava açma hakkına sahiptir. Çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek amacıyla açılan davalar, mahkemelerce, çevrenin henüz kirlenmemiş olması gerekçe gösterilerek reddedilemez.
Devlet, milli parklar oluşturulması amacıyla gerekli önlemleri alır.”
Daha önceki yasada da cezai müeyyideler yok muydu?
Yani herhangi bir yokluk söz konusu değil.
Eğer bu yasayı yürütmekle yükümlü olan makamlar irade sahibi olurlarsa, anayasadaki bu maddeye de hiç gerek kalmadan, bugün etrafı kirletenlere gerekli yaptırımlar yapabilir.
Özellikle Çevre Bakanlığı’nın ve Çevre Koruma Dairesi’nin iradesiyle ülkedeki bu çevre kirliliği ciddi bir şekilde minimum seviyeye indirilebilir.
Sanki anayasaya bir madde eklenince artık çevreyi kirletenlere ceza verilecekmiş gibi bir algı yanıltması yapılıyor.
Zaten mevcut bir kanun var.
Şayet çevreye yönelik bir yaptırım uygulanacak ise bu anayasaya bakarak değil, kanunlara bakılarak yapılmalı.
Hukuk bunu gerektirir.
Ancak, yetkililer elindeki gücü kullanmıyor
Herkes zannetmesin yeni yasa gelecek de çevre kirliliği ortadan kalkacak.
Mühim olan yasayı geçirmek değil, o yetkiyi kullanmaktır.
Sıkıntı burada.
Bu haber 9621 defa okunmuştur

:

:

:

: