Seçime sayılı günler kala Çevre Mühendisleri Odası, belediye başkanı ve yönetimini seçme kılavuzu yayınlamış. Kılavuzda çevreyle ilgili 26 soru var.
“Bölgenizde altyapı sorunlarınız var mı? Kanalizasyon sistemi ile atıksularınız toplanmıyor mu? Böyle bir sistem varsa toplanan atıksularınız düzgün ve düzenli işleyen bir arıtma tesisi ile arıtılmıyor mu?”
“Kanalizasyon sistemi yok ise vidanjörlerle çekilen bu atıksuların bölgenizdeki yada başka bölgelerdeki derelere döküldüğünü hiç duydunuz mu?”
“Bulunduğunuz bölgede yağmur suyu drenaj hattı yok mu? Az miktarda yağmur bile yağsa taşkınlı seller meydana geliyor mu?”
“Katı atıklarınız (çöpleriniz)düzgün ve düzenli toplanmıyor mu?”
“Geri dönüşüme uygun atıklarınız (kağıt, karton, plastik vb.) için belediyenizin projesi olduğu hiç duymadınız mı? Bu konuda yönlendirilmiyor musunuz?”
“Bölgenizde, köyünüzde toplanan çöpleriniz yakılıyor mu? Atığınızın her yakıldığında kanser yapıcı zehirli gazları soluduğunuzun farkında mısınız?”
“Çeşmenizden akan suyunuz kalitesiz mi? İçemiyor musunuz?”
“Bölgenizde bulunan derelerde atıksu gördüğünüz oluyor mu?” gibi soruların yer aldığı kılavuzda şayet 5 soruya “evet” diyorsak, iyi belediyecilik anlayışıyla yönetilmiyoruz demekmiş.
Ben 20 tanesine “evet” dedim, yanımda oturan mesai arkadaşım,aşağı yukarı benim kadar “evet” çıkardı.
Kılavuzda 5’ten fazlası için nasıl yönetildiğimizi düşünmemiz belirtilmemiş ancak ben dünyadaki belediyecilik anlayışına baktığımızda nasıl yönetildiğimi anlayabiliyorum. Ya da yönetilemediğimi…
Çok uzağa gitmeye gerek yok. Anavatan Türkiye bu konuda bize iyi bir örnek olabilir.
Ankara Büyükşehir Belediyesi üniversitelerin yakınlarına kurduğu çamaşırhaneyle öğrencilerin çamaşır yıkama sorununu çözmüş. Öğrenci belgesini gösteren her öğrenci çamaşırını hiçbir ücret ödemeden yıkatabiliyor. Yaşlılara hizmet konusunda da öncü olan belediye, belli yaşta olup da bakacak kimsesi olmayanların temizlik dahil tüm ihtiyaçlarını karşılıyor.
Geçenlerde bizzat şahit olduğumuz bir başka hizmet, örnek alınması mümkün olmayan ancak belediyeciliğin sadece çöp toplamaktan ibaret olmadığını anlatan türden: İzmit’te belediye, yeni bebeği olan ailelere belediye ayda 15 kilogram süt veriyor.
Isparta’da, yaşlı ve yalnız kişilere sıcak yemek hizmeti var. Evde kaç kişi olduğunu belirttiğinizde, kapınızı çalarak yemeğinizi bırakıyorlar.
Tüm bu özel hizmetlerin yanında odun, kömür ve yiyecek yardımı gibi hizmetleri saymak malumun tekrarı gibi kalırken, GSMH’si Türkiye’nin çok üstünde olan KKTC’de bırakın böyle hizmetleri, sağlıklı yaşamak için gereken koşulların dahi yaratılamaması belediyecilikte almamız gereken çok yol olduğunu gösteriyor. Yukarıdaki sorulara “evet” dememiz ise vatandaşlık haklarımızın bilincini sorgulamak bir yana, en temel haklarımızdan bihaber olduğumuzun göstergesi…