Yunanistan’ın bölgeye bir savaş gemisi ve denizaltı gönderme kararından sonra Rus başkan Putin Kıbrıs’taki elçisi aracılığı ile Rum Lideri Anastasiadis’e, Rusya’ya gitmesi için bir davet gönderdi. Bu günlerde bu davetin önemi çok büyük. Yunanistan’ın Akdeniz’e savaş gemisi gönderme kararının altında Almanya desteği var. Konjoktür bunu emrediyor.
Türkiye bölgede sismik araştırma yapmaya başladığı zaman Rum Dışişleri Bakanı Yuannis Kasulidis bir açıklama yapmış ve ABD’yi nerede ise suçlamıştı. Açıklamanın özeti şu; Türkiye bu bölgede araştırma yapacağını ABD’ye bilgi olarak bildirmiş. Ancak ABD bildiği halde Rum tarafına bilgi vermemişti. Kasulidis de sitem ederek bu açıklamayı yapmıştı.
AB, Rum tarafının beklentilerine cevap veremedi. Rum tarafının beklentisi Türkiye’nin yaptığı bu çalışmalardan dolayı suçlanmasını istiyordu. AKEL Genel Sekreteri Anndros Kiprianu da Yunanistan’da temaslar yapıyor, siyasi partileri geziyor ve Türkiye’ye karşı destek arıyor. Yeterli destek bulamadığı konusunda da şikayet ediyor. Rum tarafı sanki yalnızlığa itiliyor gibi bir hava esmekte. Her ne kadar üçlü bir anlaşma yapılsa bile, Kıbrıs Yunanistan ve Mısır yine tatminkar bulunmadı. 8 Kasım’da Anastasiadis, Mısır’ı ziyaret edecek ve esas ortaklık anlaşmaları o zaman imzalanacak. Mısır’da darbe ile başa Sisi gelmişti. Özellikle darbenin getirdiği başkan diye yazdım, çünkü seçim ile değil emperyalist güçlerin getirdiği bir askeri darbe ile geldi. Seçim ile iş başına gelen Mursi de darbe ile götürülüp tutuklandı.
Hep bunlar olurken ansızın Rusya’dan bir davet geliyor Rum tarafına. Rusya Devlet Başkanı Putin, Güney Kıbrıs’taki elçisi aracılığıyla Rum Lideri Anastasiadis’i, Rusya’ya davet ediyor ve özellikle bölgede Türkiye’nin yapmış olduğu araştırmalar ve onların değimi ile tehditler görüşülecek. Kıbrıs Rum kesiminin ekonomisinin iyileştirilmesi görüşülecek ve daha birçok konu. Ancak en önemlisi askeri konular masaya yatırılacak. Burada iyi düşünmek gerekir; nedir bu askeri konular? ABD destek olmadı diye Rusya’ya mı başvurdular, yoksa Putin’in başka işi yoktu da Anastasiadis’i görüşmek için Rusya’ ya davet ediyor. Bana göre bu bir aldatmaca.
Anastasiadis bu görüşme ve davet işini kendisi organize etti. Baktı ki ABD ve İngiliz’den aradığı desteği bulamadı Avrupa Birliği de buna dahil, Rum tarafı son zirve sonuçlarından da hiç memnun değil. Başta ABD’ye tehdit olsun diye kendisi herhalde Putin’e mesaj gönderdi ve beni davet et ve askeri konular da dahil her şeyi görüşürüm demiş olacak ki, böyle bir davet geldi. Çünkü durduğu yerde bu davet gelmezdi Rusya’nın Ukrayna ile başı dertte iken. Bunun yanı sıra bir de Ukrayna konularını görüşeceklermiş. Bir bilgi daha paylaştılar ki, 12. Parselde de bazı çalışmalar olacak. Yani bu ne anlama geliyor; ABD şirketi Nobble’ye kiraladıkları parselde, tehdide bakın değerli okurlar.
Anastasiadis konuşuyor ve “Gaz çıksın Türkiye de bir müşteridir. Hatta büyük bir müşteri olur, onun ile de görüşeceğiz”. Kimin gazını konuşuyorsun Anastasiadis? Kıbrıs Türklerinin de ortak olduğu bir doğal çevre zenginliğini. Haddini aşıyorsun bize göre. Kıbrıs Türkleri olarak, bizim hakkımızın tasası sana mı kaldı? Güçlü bir KKTC’nin garantörü ülke olan Türkiye ile anlaşma yapıyoruz ve haklarımızı biz arayacağız. Rum tarafı bizim haklarımızın savunucusu olamaz .
Değerli okurlar ABD gelişmeleri bu defa uzaktan değil çok yakından izliyor. Vakti gelince ne yapılması gerektiğini dile getirecek. Rusya çok aktif olamaz, çünkü onun da başı farklı dertte. Ukrayna ile savaş halinde. Kırım’ı aldı ve kendisine orada bir kıyak sağladı. Ancak ABD çok büyük bir reaksiyon göstermedi. Yalınızca bölgede küçük bir tatbikat. Şimdi Kıbrıs’ta bölgeyi rahatsız edecek ne yapabilir ki? Belki de esas amacı Suriye’deki olaylar, ESAD rejiminin çökmesini istemiyor da, Kıbrıs üzerinden mi destek olacak göreceğiz. Ancak bir gerçek var ki Kıbrıs Rum tarafı boyunu çok aşan işlere girişti.
Bir eleştirim de KKTC yetkili yöneticilerine olsun.Özellikle doğal gaz konusu ile bağlantılı bölgedeki gelişmeleri neticesinde beklediğimiz tam bir birlik içerisinde siyaset göremiyorum. Açıklamalar ile desteklenecek bir süreci yakalayamadık. Tüm gelişmeleri Türkiye’den bekliyoruz. Türkiye tabi ki gereken ne ise yapıyor. Ancak KKTC tam birlik içerisinde yapacağı çalışmaların Türkiye’nin elini uluslar arası platformlarda çok güçlü kılar. Bunu da söylemeden edemedim.