Attığınız adımlarda, gösterdiğiniz cesaret, azim ve o içinizdeki inanç, özgüven, o en büyük güç… Günü, saati geldiği an insanı ödüllendirir. Bu güne kadar birçok davetler geldi yurtdışından hiç görmediğim, bilmediğim uzak çok uzak diyarlardan… Sırası ile değerlendirmeye başladım. İngiltere, Marsilya’dan sonra Monaco ya geçtim. Monaco deniz kıyısının karşısında yem yeşil kayalık bir dağ, sanki birbirine monte edilmiş evler, binalar, kusursuz yollar, küçük dünyanın ikinci bağımsız devleti. Monaco Prenslik sarayının da içerisinde bulunduğu iki bin kişilik bir yerleşim alanıdır. Yat limanları Monte Carlo semtindeki gösterişli kumarhaneleri oldukça gösterişlidir. Mutfağı dünyada yerini ön sıralarda taşımayı başladı. Çok lüks restoranlarda servis ve kalite görülmeye değer çok farklı lezzet görüntü. Önceden alacağınız rezerve ile oldukça şık olmanız gerekir. Monaco mutfağı Fransa ile çok benziyor, lezzetlerin tatların arasında, barbaginan, pirinç ve balkabağı ile doldurulmuş bir tür hamur Fougasse (kokulu portakal çiçeği suyu ile hazırlanmış ve fındık, badem anasonla süslenmiş hamur yemeği). Socca (nohut unlu gözleme), stocafi (domates sosunda pişirilmiş, kurutulmuş morina). ,Monaco’nun en meşhur tatları balık çeşitleri oldukça farklı lezzetlerden oluşur, Cafe de Paris, Fuji,Louis 15, restoranları oldukça pahalı ve çok çok önceden yer ayırmak gerekli. Louis 15 dünyanın en büyük mahzenine sahip restorandır. İki yüz elli bin şişe şarabın yer aldığı restorana gitmek çok çok şık olmalı ve bir prenses prens gibi davranmalı. Giderken mutlaka rezervasyon yaptırın.. Prenslik sarayı bir rüya gibi, oşinografi müzesi, Napolyon müzesi, Monaco prenslerinin mumya müzesi, Monte Carlo story, Saim Martin bahçeleri, Japon bahçeleri, egzotik bahçe, ulusal bebek ve sanat müzesi, tarih öncesi antroloji müzesi, Condamine pazarı, Prenses Grace gül bahçesi, pul ve para müzesi, Prens Rainler klasik otomobil koleksiyonu, deniz müzesi, hayvanat bahçesi ve La Condamine pazarı… Bütün bu güzellikleri görmek insanın ufkunu öylesine açıyor, kendinizi öylesini farklı huzurlu bir başka görüyorsunuz… Size verilen değer sanatımıza gösterilen saygı… Küçücük bir adadan çıkıyorsunuz henüz dünyada yerini almayan bir ada. Aslında Dünyanın gözbebeği konumu itibariyle topraklarında, denizinde yatan zenginlikleri dünyanın paylaşamadığı Kıbrıs. Yedi bin yıllık bir mazisi olan Kıbrıs bu küçücük cennet adadan çıkıyorsun attığın adımlarla, adım adım yürüdüğün bu engebeli dikenli yolda, çizdiğin hedef, içindeki inançla seni öylesine büyük bir mutluluğun, bir o kadar da kendinle gurur duyduğun ülkelere taşıyor… Şükürler olsun sana Yüce Rabbim ve beni dünyaya getiren , Nur içinde yatsınlar anneciğim babacığım… Monaco küçük bir devlet olduğu için hava limanı yoktur. Tren, araba veya araba ile ulaşılır. Monacoya Marsilya’dan araba ile geze geze yol boyu o anlatılmaz güzellikleri seyrede seyrede, yeşilliği, bağları, bahçeleri, sahilleri, çok farklı olan evleri sanki cennetten bir parça… Farklı tertemiz bir coğrafya… Monaco’ya vardığımızda gece oldu. Yüksek tepeden baktığımızda Monaco ayaklarımızın altında, ay ışığı, yıldızlar, büklüm büklüm virajlı yollar, denize düşen yakamozun manzarasını anlatacak yazacak kalem yoktur, ı şık oyunları ile süslenen bir Monaco. Gecesi bir başka gündüzü bir başka güzel. Karşılaştığım insanlar birbirinden güzel, şıklıkla yarışan son derece asil insanlar. İş yerinde çalışanlar güler yüzlü ,son derece yardım sever insanlar.. Monaco dünyanın jet sosyetesinin uğrak yeri bir kadeh şarap kırk Euro. Her yer kaliteli, her türlü eğlenceye açık insanların ruhunu okşayan bir güzellik abidesi. En önemlisi askerden silahtan arındırılmış bir devlet. Monaco’da yapılan etkinlikler çok önemlidir, Festival Fuarı, Mart ayında Riviera Maratonu,Mayıs ayında Formula Bir Grand Prix. Ocak ayında Monte Carlo Spring Arts Festivali (ilkbahar sanat ve performans sanatları festivali) düzenlenir. Tatiller, bayramlar çok önemlidir. Yeni Yıl (bir Ocak), Paskalya, İşçi Bayramı (bir Mayıs), İkinci Dünya savaşının sonu (sekiz Mayıs),Ascension, White Monday, Ulusal bayram (on dört Temmuz), Assumption(on beş Ağustos),Hristiyan Festivali (bir Kasım),Anma günü (on bir Kasım), Noel (yirmi beş Aralık) en önemli bilgiler. Roma İmparatoru VI Heinrich in izniyle 1228 yılında Monaco toprakları Grimaldi ailesi tarafından yönetilmektedir. 1793-1814 yılları arasında Monaco Fransa egemenliği altında kalmıştır.1861 yılından sonra Monaco bağımsız bir prenslik haline geldi.1911 yılında kabul edilen yeni anayasaya kadar, Monaco prensi, Monaco’nun mutlak hakimiydi. İkinci Dünya Savaşında Nazi Wehrmacht orduları Monaco’yu işgal etti. Çok sayıda Monacolu Yahudi toplama kamplarına gönderildi. Savaştan sonra Monaco prensi III Rainler 1949 yılında dedesinin ölümü üzerine tahta çıktı. Prens Rainler kadınlara oy hakkını verdi ve idam cezasını kaldırdı.1993 yılında Monaco Birleşmiş Milletler üyesi olmuştur. 31 mayıs 2005 tarihinde ölünce oğlu II.Albert Monaco prensi olarak tahta çıkmıştır. Haftaya farklı yerlerden çok çok uzaklardan yolculuğum devam edecek. Sizi seviyorum