Türkiye değere bindi

Türkiye Cumhurbaşkanı, Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın, Rusya’da, Devlet Başkanı Putin’i, ziyaretinden sonra, batıda, Türkiye’nin değerinin arttığı görülmektedir.

Yalçın CEMAL

yalcincemal@hotmail.com

FETÖ’cü pilotlar tarafından düşürülen, Rus uçağının getirdiği ilişkilerin, kopma noktası 6 ay gibi bir süre, devam etti.
Yakın geçmişte, bu sütundan yazmıştım.
Türkiye, Rusya’ya, Rusya da, Türkiye’ye meftun.
İki ülkenin, dostluk dışında bir ilişkiyi benimsemesi, eşyanın tabiatına ters.
Rusya, batının hegemonyası altına girmiş, yanı başında bir Türkiye istemiyor.
Bunu, Milli Kurtuluş Savaşında, bilfiil kanıtlamış.
Bu, soğuk savaş yıllarında da, devam ettirilmişti.
NATO ülkesi olan Türkiye’ye, SSCB‘nin başını çeken Rusya, demir ve çelik sanayini oluşturmuş, ekonomiye katkıda bulunan
barajlar, inşa etmişti.
St. Petersburg’da, her iki ülkenin heyetlerinin de katıldığı toplantıda, iki ülke yetkilileri, ülke yararına olacak konularda, yeniden iş birliğine gitme kararı almışlardır.
Ortak savunma sanayii , akım projesi , Akkuyu Santrali gibi önemli
sayılacak konularda, anlaşmalar parafe edilmiş, uçak krizinden önceki ilişkilerin de, kademeli olarak, eski hale getirilmesi için, imzalar atılmıştır.
15 Temmuz darbe girişimi ile suskunluğunu devam ettiren batı, yeniden Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin normalleşmesi karşısında, ses vermeye başladı.
ABD ile NATO, artarda yaptıkları açıklamalarda, ellerine yağdanlıkları alarak, Türkiye’yi yağlamaya çalışmaktadırlar.
İlk açıklama, ABD’den geldi.
ABD Dışişleri Bakanı Sözcüsü, Elizabeth Trudeadu:
“İki ülke yakınlaşmasının, Washington ile Ankara arasındaki bağı,
zayıflatmayacağını“ söyledi.
Sn. Bayanın, dünyasından haberi yok.
Olmayan “Bağdan“ bahsediyor.
Elizabeth hanım, bu bağı ABD’nin, günümüze dek,
kopara kopara, yok ettiğinin, farkında değil.
NATO’ya gelince:
Türkiye’nin, NATO Üyeliği tartışma konusu değil . NATO, Türkiye’nin sürekli katkılarına güveniyor . Türkiye de, NATO’nun dayanışma ve desteğine güvenebilir.
Türkiye’nin, size güvenmesi için, ortam mı bıraktınız, da, “güvenden“ bahsediyorsunuz ?
NATO demek, batının, hemen hemen tüm ülkeleri demek.
15 Temmuz gecesi konuşması gerekenler, Ankara - Moskova
yakınlaşmasından sonra, konuşuyorlar.
Ne kadar konuşursanız, konuşun.
15 Temmuzdan önceki durumu görmeniz, pek mümkün olmayacak.
15 Temmuz’la, Türkiye 7‘den 70‘ine, İkinci Kurtuluş Savaşını vermektedir.
Çünkü hareket, Türkiye’nin işgal edilmesi için ön hazırlıkların
yapıldığı bir hareket.
Türkiye, en kötü koşullarda ellerini havaya kaldırmadı.
15 Temmuz, Türkiye’nin, göreceli bir şekilde, Avrasya Birliğine doğru, kürek çekmeye başladığı, bir milattır.
Nitekim, Türkiye, Azerbaycan ve Rusya Federasyonu, bu yönde ilk adımı atmışlardır.
Türkiye’nin, coğrafyasını değiştirmeye kalkanlar, Türkiye’nin Orta Doğu ve Kafkaslarda oluşturacağı, yeni coğrafyayla, karşı karşıya gelecekler.
15 Temmuz, Ankara hükümetine, başka merkezli politikaları gütmeyi değil, Ankara merkezli, denge politikaları oluşturmaya ister istemez itmiştir.
Ankara’nın, 15 Temmuz’dan sonraki politikaları, pek tabii ki, batıyı
memnun etmeyecektir.
Bu politikaları, alaşağı etmek için, şimdiden stratejiler oluşturmuşlardır bile.
ABD’nin ve NATO’nun yumuşak açıklamaları, Ankara’dakilerin kara gözleri ve kara kaşları için, yapılmamıştır.
İşi zamana bırakarak, isteklerini, başka baharlarda tatbik etmektir.
Batılılar, hiçbir zaman mindere çıkıp güreşmezler.
Taktikleri, hep peşrev çekmek.
Minderi dağıtmak.
Tabii, bu seferki senaryolarını ”şimdiki çocuklarının” başaramamasının psikolojisini de, yaşamaktadırlar.
Bunun, travması içindeler.
Ankara, ciddi şekilde her türlü önlemi almak zorunda.
Bunu yapmazsa, şimdi başaramayanlar, ileride başarmak için, başka senaryolarla yine işe koyulabilirler.

Bu haber 4177 defa okunmuştur

:

:

:

: