Yalçın CEMAL
yalcincemal@hotmail.com
Topa tuttu.
Eleştirmesi ve topa tutması, hakkı.
Ana Muhalefet Partisinin Başkanı olarak, muhalefet etmek, tenkit etmek, en doğal hakkı.
Sn. Talat, Sn. Özgürgün’ün üslubunun, ağırlığından şikayet etti.
Herkesin, kendine özgü bir üslubu, olabilir.
Üslup, hakaretamiz bir veçheye, dönüşmüyorsa ve suç teşkil etmiyorsa katlanılabilir.
Sn. Talat, Sn. Özgürgün’ün, Hükümetin Anavatan Türkiye ile olan
İlişkileri ile ilgili, söylediği “Hükümet, Türkiye ile uyum içerisinde“ açıklamasına da, karşı çıkarak, bunu “amir, memur ilişkisine “ benzeterek, şunları söyledi.
“Amir, memur ilişkisi içerisinde, önlerine her konanı imzalandığını. Karşılıklı, iki devlet esasına göre, ilişki başka ” dedi.
Sn. İkinci Cumhurbaşkanı, Türkiye ile imzalanan, protokolleri mi kastetti?
Bilemiyorum.
Önlerine, her konanı imzaladıkları nedir ?
Bu konuda Sn. Talat bile açıklık getirmedi.
Özelleştirmeleri kastetti ise, tabii o da somut değil.
Bunlar, Sn. Talat’ın da partisi olan CTP‘nin girmeye can attığı, AB‘nin uyguladığı, ekonomik sisteminin, mütemmim cüzleridir.
Yoksa, Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen, Muhaceret Affından mı bahsetmektedir ? Bu konuda da, açıklık yok.
Bu ithamı, tüm UBP‘si Hükümetlerine yaptı.
Fakat bu “Memur Hükümetin“ önüne, nelerin konup da, imzaladıklarını bir türlü açıklayamadı.
Kamuoyu, bunların açıklanmasını bekliyor.
Kamuoyu da, bilmeli.
Tabii mevcut Hükümeti “Memur“ olarak nitelendirmesi, UBP – DP Hükümeti’nin manevi şahsiyetini, küçük düşürücü olarak, sergilenmiyor mu ?
Bunlar, halkın yararına olan, muhalefet şekilleri mi ?
Halk , hükümetlerden iyi icraat, Muhalefetten de, yapıcı muhalefet beklemektedir.
Sn . Akıncı, heyeti ile birlikte Anavatana çağrılarak Sn. Erdoğan’la çalışma yemeğinde buluşacak.
Buna da “Memur“ nitelenmesi, yapılabilir mi ?
Devletin kurumlarında bulunanlar, bu kurumları zedelememek ve itibarsızlaştırmamak için, özen göstermek zorundadırlar.
Aksi, halk bu davranışları affetmez.
Zamanı geldiğinde, gereğini yapar.
Devlet ve Kurumları, uyum içerisinde yönetilmelidir.
Bu Kurumlardaki kişiler de, üsluplarına dikkat etmelidirler.
Devleti ve Kurumlarını yıpratmaya, hiç kimsenin hakkı yok.
Şehitlerimizin kemiklerinin, yeni yeni bulunduğu, bu günlerde, bunu yapmaya, hiç kimsenin, hakkı olmaması gerek.
Hele hele, Kıbrıs sorununun geldiği, bu aşamada.
Halkın, moralini yükseltici davranışlar beklenirken, siyasilerimizin bir birlerini yaylım ateşine tutmaları, hiç ama hiç, hoş karşılanmıyor.
Kıbrıs Türk Halkı, iktidarı ve muhalefeti, 1974 öncesine dönülmeyecek bir çözüm için, canla başla çalışmalarını beklemektedir.
Değil, birbirleriyle atışmak, mücadele etmek gerekir.