'İnsan beşer, şaşar' demiş atalarımız. 'Hata insan içindir' de demişler ama çok daha önemli bir şey daha söylemişler: 'Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır.'
Hayat bizatihi bir eğitim. Doğum limanından sonsuzluk limanına doğru yaptığımız bu yolculukta çoğu kez birçok ayrık otuyla kesişir yollarımız. Bazısından hemen kurtuluruz, bazılarından kurtulmak yıllar sürer ve acı bir iz bırakır üzerimizde. Ama bu yolculuk yapılacak, o deneyimler yaşanacak, dağarcığa bir şeyler atılacak, yol boyunca o yollarda geçtiğimizin hasbelkader nişaneleri bırakılacak ve sonsuzluk limanına, hiç olmazsa doğum limanındakinden az daha dolu bir dağarcıkla varılacak. Bütün mesele bu. Yoksa sonsuzluk limanında herkes anadan üryan, iki arşın bez parçası, azıcık pamuk, havaya kalkıp hakkını helal eden birkaç el, hepsi o kadar. Hiç olmamış o limandan ayrılan gemiye ölümsüz olduğu var sayılan 21 gramlık ruhtan başka bir şey yükleyen, dünyevi mesken bile gömülüyor iki metre derine, toprağın ta kalbine... Topraktan geldik, toprağa gideriz denilen de işte o değil mi?
Bir fırtınadır kopuyor son zamanlarda. Mont Pelerin'de başlayan kepazelik turları Cenevre'de ayyuka çıkmış, ne yaptığının farkında olmayan bir zat-ı muhterem 'risk aldım' diyerek 1968 Beyrut toplantısıyla başlayan Kıbrıs görüşme sürecinde hiç yapılmayanı yapıp, Rum tarafına 'Benim toprak önerim bu... Buraya kadar gerilerim' deyip KKTC topraklarından %8 kadarını Rumlara verdiğini gösteren, KKTC toprağını mevcut adanın %36'sından %29.2'ye gerileten bir harita vermiş. Rumlar da Kıbrıs Türk halkına %28.2 toprak öngören bir harita sunmuşlar.
Sonra? Bu haritalar Birleşmiş Milletlerin 'Çelik Kasasına' konmuş, kilitlenmiş, ve ancak her iki taraf ta 'Biz bu konuyu görüşmeye başlıyoruz' derlerse o kasadan çıkarılacakmış...
Çocuk kandırılıyor adeta. Haritalar nerede? BM kasasında. Etrafta dolaşanlar ne? 'O konular tabu, konuşup onlara meşruiyet vermek istemem.' İyi, güzel. Peki o etrafta dolaşan Rum ve Türk haritaları doğru ise? Yorum yok.
Denktaş da %29+'yı kabul etmişti ama... Üstelik Cumhuriyet Meclisi de o konuyu oylamış oy birliğiyle kabul etmişti.
Öyle mi? Emin misiniz?
'Evet, evet... Yüzde yüz. Kesin. Denktaş'ın önerisi, Meclis de onayladı.'
İyi de kulaktan duyma bilgi olmasın?
'Olur mu canım, koca Cumhurbaşkanı kulaktan dolma bilgiyle hareket eder laf söyler mi?'
İyi de cumhurbaşkanı da insan değil mi? Hani 'İnsan beşer, şaşar' dememiş miydik?
'Yok, o şaşmaz. O her şeyi bilir. Ondan daha iyi kimse bilemez.'
Hadi canım sende.
İnsaf kardeşim. Çağır Hakkı Atun'u. O dönemin meclis başkanı. Sor bakalım bir 1986'da böyle bir şey oldu mu?
Ağır mı gelir Atun'u çağırıp bilgi istemek? Olur, takıntın olabilir. İnsanlık halidir. Bende de var birçok takıntı. En iyisi arşive bakmalı. Onda da takıntı olacak değil ya. Her ne kadar KKTC'den nefret edilse ve dibine darı ekmek için her bahane kullanılsa da, KKTC bir devlet, kurumları, hafızası var. Gerçi Başkanlık arşivi de var ve o bilgiler orada da rahatça bulunabilir ama konuyla ilgili meclis kararı varsa eğer, bakılır meclis arşivine. Gönderirsiniz bir danışman ordusundan birisini, araştırır rapor eder siz de öğrenirsiniz var mı yok mu o tarihlerde veya öncesinde sonrasında herhangi bir tarihte Cumhuriyet Meclisi'nin 'KKTC'nin toprağı adanın %29+'sı' diye bir karar...
Yok... Maalesef. Üzgünüm. Koskoca cumhurbaşkanı yanlış söyleyip, söylediği yanlış yüzünden herkesle kavga etmez. O oturulan makamın Denktaş'ın makamı, Kıbrıs mücahidinin Toros'unun makamı olduğu unutulmaz, unutulmamalı.
'Ama Denktaş %29+ dedi, kabul etti. Yalan mı.'
Doğru. 1986'daki görüşmelerde, New York'da dönemin BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar, Rum toplumu lideri Spyros Kyprianou'nun ısrarla her konuda anlaşma olduğunu ama harita olmadan barış olamayacağını söylemekte olduğu bir zamanda gelişen bir olay bu. Cuellar'ın Türk tarafının %29'lu bir rakama inmesi durumunda anlaşmanın mümkün olacağı tezini öne sürünce, Denktaş Türkiye'nin oluru ile ve '24 saat geçerli' olması şartıyla ve sözlü olarak kabul etti o toprak oranını. Tamam, sonra Cumhuriyet Meclisi'ne – şimdi sayın Akıncı'nın şeklen ve göstermelik bilgilendirmeleri gibi değil samimi ve detaylı bilgilendirmede – konu tüm ferasetiyle anlatıldı. Meclis kayıtlarına bakılırsa net olarak görülecektir.
Ne imiş? %29+ Meclisin de kabul ettiği Denktaş'ın önerisi değilmiş. Sözlü bir beyanmış. Belge falan verilmemiş.
Yapılanın yanlışlığını anlamak için gayret lazım. Harita ve toprak yüzdeliği Kıbrıs Türk tarafının verebileceği en büyük koz. Karşılığında ne isteyebilirdik ve hatta Akıncı kendisi neler isteyeceğimizi söylemişti? Abartmaya gerek yok, durum belli:
1- Dönüşümlü başkanlık, veto hakkı, yönetimde etkin katılım. (Dönüşümlü başkanlık eşitlik ilkesi gereği eşit sürelerle olmalı ama hadi diyelim iki yıla üç yılı da kabul ettik);
2- Varılacak federasyon anlaşmasının ve bu anlaşmadaki iki-kesimilik ve iki-toplumluluğu koruma amaçlı yapılacak tüm deregasyonların AB birincil hukuku olması;
3- AB ülkesi olmayan Türkiye'nin de adada AB üyesi haklarına sahip olması, Türk vatandaşlarına tüm AB ülkeleri vatandaşları gibi adada 4 özgürlüğün tanınması;
4- Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğünün değiştirilmeden devamı;
5- 1963'den gelen Kıbrıs Türk halkının tazminat hakları;
6- Mülkiyet ve vatandaşlık konularında özellikle 1974 sonrası dönemde vatandaş olan TC kökenlilerin haklarının korunması;
7- 1974-anlaşma tarihi dönemde Türkiye'den alınan bütçe katkı ve yatırım programı borçlarının durumu;
8- İngiliz döneminde ve daha sonra Kıbrıs Rumları tarafından gasp edilen vakıf ve dini kurumların malların iadesi;
9- Yeni devletin iki kurucu devletin siyasi eşitlik temelinde imzalayacakları bir kuruluş anlaşmasıyla hayata geçeceği;
10- KKTC'deki üniversitelerin diplomalarının tanınması, bu üniversitelerde eğitim görecek öğrencilerin Kıbrıs Türk devletince vize verilmesi
Bu alanların hangisinde ilerleme var? Rumlar bu alanlarda ve daha birçok Kıbrıs Türk halkı için hayati önemdeki konuda ilerleme yok. Ama Akıncı ve görüşmeci heyeti çapraz oy hediyesi verdi, üstüne de kaymak niyetine herhalde haritayı sundu.
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır. Akıncı ve ekibi çok büyük bir hata yaptı. Bakın, garanti görüşmeleri ne oldu? Beşli konferans olacak diye haritayı verdik. Beşli konferans teknik görüşmeye döndü. Şimdi bekle Rum tarafını da süreç devam etsin. Kısaca, hatada ısrar kabul edilemez.