Sn. Cumhurbaşkanı Akıncı , güneydeki komşularımızın , sözde kendi Meclislerinde çıkarmış oldukları. 1950 yılında Rum toplumunun sadece katıldığı ENOSİS plebisitinin . Yine kendi okullarında okutulması kararı karşısındaki tepkisi, halen ilk noktadaki kadar, ayni hassasiyetle eleştirmeye ve bunun düzeltilmesi için de, karşı taraftan alınması gereken kararın, alınmasını beklemektedir .
Sn. Akıncı , Niko efendinin görüşme masası ve odasında göstermiş olduğu, adabı muaşeret kaidelerine, ters davranışları için de, ayrıca gereken tepkiyi göstermekle, gerekeni yapmıştır .
Sn. Akıncı ile Rum lider Niko Efendi, sürece başladığı tarihten itibaren. Hem Sn. Akıncı’yı, hem de temsil ettiği, Kıbrıs Türk Halkını. Hep kendinden ve kendi toplumundan, daha aşağıdaki seviyelerde görmek ve göstermek hareket veya hareketlerinden, sakınmamıştır.
Bunun, çok örnekleri vardır .
Sadece, iki tanesini, buraya aktarmak istiyorum .
Biri, geçen BMGK ‘nin açılışında oldu .
Sn. Akıncı Newyork’a gitmeden, o Newyork’tan ayrılmıştı .
Bir de, okuduğunuzda, bellekleriniz tazelenecek. Sn. Erdoğan’ın Sn. Akıncı’yı, İstanbul’daki yemeğe çağırması ile , yine Niko efendi apar topar, İstanbul’u, terk etmişti .
Kapıyı çarpıp çıkma hadisesi ise, ona göre yerinde bir hareketti .
Çünkü, Sn. Akıncı ve temsil ettiği Halk için, bu yapılan hareket, az bile idi .
Gerek , plebisit olayı .
Gerekse de, adabı muaşeret kaidelerinden yoksun olarak, kapıyı çarpıp , Sn . Akıncı’ya, hakaretamiz olarak yapılan hareketin. Türk Halkının bilgisine gelir gelmez , çok kısa bir zamanda, bir tepki yumağına dönüşmesi. Ayrıca, kıvanç duyulacak bir olay, olsa gerek .
Rum tarafı , kuzeyden bu kadar büyük bir tepkinin geleceğini, hiç beklemiyordu .
Güneyden yapılan açıklamalar, bunu ortaya koyuyor .
Sn. Akıncı’nın , Enosis plebisiti ile yaptığı, bir çok açıklaması oldu .
Genelde hepsinin çakıştığı nokta, Rum liderin, adabı muaşeretten yoksunluğunu ve “birleşik bir Kıbrıs’ın “ müzakeresi sırasında. Temsilciler Meclisinden, Elam’ın isteği doğrultusunda, geçirilen karar .
Sn. Akıncı’nın, bunu eleştirdiği konuşmalarında, kullandığı bir cümle dikkatimi çekti .
“Kırıntısı bulunan bir güveni, daha fazla berhava etmek değildir .”
Başka bir açıklamasında ise, yine buna benzer bir cümlesi var .
“ En büyük sorun karşılıklı güvensizliktir . Bu da geçmişte yaşananlardan kaynaklanmıştır. Bunları düzeltelim derken, böyle bir olayla, arada kırıntıları kalmış olan güveni, daha da tahrip ettiler .”
İki cümledeki anlam veya algı, ayni kapıya çıkar .
Sn. Cumhurbaşkanının, iki Halk arasındaki güvenin, kırıntılar kadar olduğunu söylemesi. Güven bunalımının, hangi safhada olduğunu göstermesi bakımından da, önemli ve uyarıcı olsa gerek .
Ekmeği, keseriz ya .
Masaya, kesilen ekmekten, çok küçücük parçalar düşmektedir .
Un zerreciklerinden, biraz daha iri . Bunlar kırıntıdır.
Sn. Cumhurbaşkanımızın teşhisi, yerden göğe kadar haklı .
Ayni zamanda, bu olaya, büyük tepki veren Halk kesimleri de, o oranda haklı .
Temsilciler Meclisinden çıkan hava , olan güvenin, kırıntılarını, zerrelerini de, alıp götürdü .
Kuzeyde bazı çevreler , güneyden gelen bazı seslere kanarak “bu kararın zamanı mıydı” diyerek . Güneyin oyununa geliyorlar .
Kıbrıs Türk Halkı , ENOSİS’e ne geçmişte , ne de gelecekte uygulanması için, bir zaman biçti .
ENOSİSE biçtiği , iki arşınlık kaput bezi olmuştur .
Zaman, değil.
Disi, Temsilciler Meclisine, yeni bir tasarı vermiş .
Belki, aldıkları bu karardan, vaz geçerler .
Bu, kuzeyden, tek bir yumruk gibi yükselen, tepkiden olsa gerek .
Dediğim gibi , bunu, Meclislerinden, bir kararla geri alabilirler .
Belki, kuzeydeki tepkiyi dindirmek ve zevahiri, kurtarmak için .
Fakat, kafalarındaki ENOSİS idealini de, geri alırlar mı ?
Onu, terk ederler mi ?
Mümkün, değil .
Nereden mi, belli ?
Her Pazar , kiliselerdeki papazlardan aldıkları, ENOSİS enjekteleri ile, bundan vaz geçmeleri, mümkün mü ?
Sevgili okurlar .
Varın, bu sorunun cevabını, siz verin .
Rum Temsilciler Meclisi kararı ile .
İki Halk arasında, güvenin, hiçbir kırıntısı ve zerresi kalmamış. Yeni bir ortaklığın, yaşayıp yaşamayacağı sorusunu, sizlere sormayacağım .
Bunun yanıtını, Sn. Cumhurbaşkanımızın “Kırıntılı “ cümlelerinde bulabilirsiniz.