8 Mart tarihine hızla yaklaşırken, Dünya Emekçi Kadınlar Günü için ülkemizde yapılan kutlamalar, ayrıca günün anlam ve önemine binayen verilen beyanatlar vardır. Her yıl olduğu gibi değişmeyen alışkanlıkları 8 Mart etkinliklerinde görmekteyiz. Bakanlıklarda kadın personele çiçekler sunulması, siyasi parti kadın kollarının sokakta ve iş yerlerinde çiçek dağıttıkları malumunuzdur. Birçok kadın analığın kendisine sağladığı görevle, bugünün, en ağır işçi konumunda olanıdır. 8 Mart tarihçesini, eski yıllarda internet ortamının, olmadığı zamanlarda, yazı içeriklerinde, uzun uzun anlatıldığını, emeğin değerinin, kadının alın terinin, işçi olarak karşılaştığı bütün sorunların, yer aldığı yazılıyordu. Bu gün ise Google'a sesimizle 8 Mart Nedir? Diye sorsak ekranımıza tarihçe hemen geliyor. Akademisyenlerin bu yöndeki çalışmaları, yayınlamış oldukları tebliğler, anketlerde yer alan, istatistiki bilgilerin, kadın emekçiler için ayrı bir veri kaynağı olduğu mecradayız. Şanslıyız... Ülkemizdeki kadının toplum içindeki yerinde olduğu kadar siyasi faaliyetleri, idari kadrolardaki üst yönetici kadrolarına kadar ilerleyişinde yer alan bir kadın olarak kendimi ayrı tutmak istemiyorum. Kadının yaşam tarzındaki karşılaştığı zorluklar bir yana görev alanı içerisindeki pozisyonu belki de her kadının yaşadıklarıdır diye düşünüyorum. Kadınınların siyaset ile uğraşabilmesi için öncelikli olarak, aile yapısının buna müsait olması gerekir. Aile onayı şart. Birde aile içindeki siyasete olan eğilim teşvik açısından çok önemli. Aile içerisinde, siyasete yatkınlık, çoğu zaman o ailenin çocuklarına geçen alışılmış bir sevda. Annemden bana geçtiği gibi... Bunun için, siyasette aktif görev alan, birçok siyasetçinin, evlatlarının yer alması, siyasi bağımlılığın kendisidir. Çok da eleştirmeye gerek yoktur. Örneği, ülkemizde kadın olsun erkek olsun emeği Geçen siyasetçilerin çocukları vardır. İsimleri hepinizin bildikleridir. Bir Kadın olarak ülkemizdeki çalışma hayatında idari konumda görev aldığım gibi siyasi bir partide aktif görev yapan birisi oldum. Ayrıca, kadın sendikacı olarak Türk-Sen yönetiminde bilfiil çalıştım. Örgüt başkanlığı, ilçe yönetim kurulu üyeliği, parti meclisi üyeliği ve nihayetinde merkez karar yönetim kurulu üyeliğine kadar atama ile değil seçim ile geldim. Bütün bu çalışmaları yürütülürken sivil toplum kuruluşlarında daha birçok kadının, görev yaptığını ülkemizde gördük. O zamanlar mensubu olduğum siyasi partide Gülin Sayıner, Güner Nejat üçümüz birlikte siyasi parti saflarında uğraşan kadınlar olarak dikkati çeken isimlerdik. Daha sonra Gülin Sayıner, KKTC Meclisine milletvekili olarak girdi. Tabi ülkemizde mevcut diğer partilerin adayları da aynı şekilde, seçimle, seçilen oldular. Ancak yeterli olmayan sayının artırılması ve kadınların siyasi partilerin iktidar mücadelesinde kadının çalışması hep var olan, oldu... Bizler, çok uzun yıllar, parti liderinin eşinden Sayın Meral Eroğlun'dan kadının sosyal hayata olsun siyasi yaşamda olsun yapmış olduğu saha çalışmalarında bulunmaktan çok şeyler öğrendik. 8 Mart etkinliklerinin, siyasi etkinliklerin düzenlenmesi çalışmalarında görev alıp ekip çalışmasının kadına sağladığı pozitif ve olumlu etkileşimi ülkemiz coğrafyasının her yerleşim biriminde gördük. Kadına yasal düzenlemeler ile sağlanan hakların yanında olduk. Kadının ülkemizdeki siyasi partilerde, sadece kadın kolları faaliyeti olmadığı gerçeğini bilenler olduğumuz gibi siyasi parti organlarının tüzükle belirtilen her kademesinde, görev almaları gerektiğini bilenleriz. Ancak kadının siyaset gibi meşakkatli bir uğraşa vakit ayırmasının, erkeğe göre kadının dezavantajlı durumunun gerçeğindeyiz. Çok yönlü donanım ve şartların müsait olma mecburiyeti içerisinede olan kadın siyasette yer almaya karar verdi ise mutlaka sahada varlık gösteren olmalıdır. Bu saha toplamının mevcudiyeti içindeki ilişkilerde uyum gerekenler, siyasi parti lideri, ekibi, ve bu ekipte yer alan eşleri, partinin ideolojisi, siyasi partinin hedefi, sivil toplum örgütleri ile coğrafi yapı içerisindeki nüfus vardır. Kadın; karşılaştığı zorluklara göğüs germesini bilen, özgüveni ile karşısındakilere, bir bakıma siyasette, ben de varım diyebilen olmalıdır. Nitekim KKTC Meclis'ine seçilen bütün kadın milletvekilleri görevlerini layıkıyla yapmak için hep gayret gösteren olmuşlardır. Ülkemizde kadın olarak, Başbakan, Meclis Başkanı olarak görev yapan kadınlarımız vardır. Prof. Dr. Servet Sami Dedeçay, Cumhurbaşkanlığı için vakti zamanında ilk kadın aday olma özgüvenini göstermiştir. KKTC son Cumhurbaşkanlığı seçimlerde Sayın Dr. Sibel Siber aday olmuş, seçim sandığında, bu büyük yarışta, kadın olarak kaybetmiş ama topluma ve kadınlara örnek teşkil etmiştir. Kıbrıs tarihi sürecinde ülkemizde birçok kadının her alanda unutulmayan isimleri vardır. Bundan sonraki dönemlerde, kadın sayısının aktif görevlerde artması, hak alma mücadelesinde varlıklarını isbat-ı vücud etmeleri , umudumuz ve temennimizdir. Bütün bu gerçeklerden hareketle...