Hani derler ya burnu yere düşse eğilip almaz. Sakın dünyada hiç öyle insan var mı diye kuşkuya düşmeyin belki de dikkatsizliğinize gelmiştir. Şöyle bir çevrenizdeki yakın veya uzak kişileri bir analiz edin, az da olsa öyle kişilere rastlarsınız.
Ahbaplarınızı, etrafınızdakileri hiç incelediniz mi acaba? Kişiler hakkında fikir yürütmeden önce belki de bu analizi yapmalısınız. Yoksa kimseyi ne huyu ne davranışları ne de yaptıkları ile eleştiremezsiniz.
İnsanın küçük yaşlardan itibaren yakın çevresi olsun uzak çevresi olsun kişiler ile iletişimi başlar. İlişkiler, başlangıç noktasından itibaren devam eder. Sizin gösterdiğiniz özveri ya da karşı tarafın gösterdiği hoşgörü çerçevesinde dostlukların temeli atılır.
Toplumda kabul gören davranışlarda karşılık bulan en güzel şey, insanların tanıdık veya tanımadık herhangi bir şekilde karşılaştığı kişilere hafif tebessümle dahi olsa içten gelen, riyasız bir sade selamlaşma şeklidir.
Bazen donuk, donuk yüzünüze bakıldığı halde hani derler ya “Allah’ın bir selamını” esirgeyenleri hiç görmedik değiliz.
Trafikte olsun, markette bir kuyrukta olsun size yol vermemek adına sizi görmemezlikten gelen ve gözlerini gözlerinizden kaçırmak için tavana bakanları görmemiş olamazsınız.
Kendi egosu ile ters davranışlar içerisine girip bencillik gösteren, etrafındaki insanlara, küçümser bakışlar ile bakanları, başka bir deyişle gurur denenen kavrama, esas anlamını yüklemeden yoksun kişilerin tavrı işte burnu yere düşse almaz dediklerimizdir.
Halbuki hangi yaşta olursa olsun, kucaklayıcı olanın, her zaman kabul gördüğü bilinci ile hareket etmenin hiçbir zararı olmadığı gibi, bunun verdiği huzurun sağlıklı düşüncelere sebebiyet verdiği bariz olarak orta olandır. Kazanım budur. Bu kazanım sevgide kardeşliğin özüdür.
Her insanın belli konularda ve belli ölçülerde kusurları ve eksikliklerinin vebali gibi hallerde, önemsiz bazı kusurları görmezden gelebilmek hoşgörünün ortaya çıktığı haldir. Arkadaşlığın katlanabilir bir süresi vardır. Bu sürede bazı olaylar eğer can sıkıyorsa, karşımızdakine hayır diyemiyorsanız bu arkadaşlıklar çileye dönüşür. Sonucunda kap koy ver deyip gitsin tesellisiyle, ilişkinin sonuna nokta koyabiliyorsunuz. İşte bu an yıkılan sadece karşınızdakinin gururu değil, içinizdeki itimatsızlığınız çöktüğü andır.
Sonuçta en iyisi insanları oldukları gibi kabul etmektir diyebilmeliyiz. İnsansız bir dünyamız olamayacağına göre bu kabullenişteki sınır belki de mesafedir. Bu mesafede büyüklenme gibi bir ego olmamalı, her şeyi ben bilirim havası olmamalı, insanları sınıflandırmak gibi yanlış bir davranış hiç olmamalı. Eğer bunlara dikkat edilirse, hem seven hem sevilen olmanız hiç de zor değildir.