Ülkemizin, iç sorunları, dış sorunları, mali sorunlar, Kıbrıs meselesi saymakla bitmeyen problemlerde çevremizdeki olaylardan ziyade kişilere insani açıdan, sağlık boyutundan bakmayı hepimiz unutmuş gibiyiz... Halbuki sağlık dışındaki her problem, mutlaka bir hal çaresi ile çözümlenebilir olanlardır...
Her ailenin, hani derler ya çektiklerini bir Allah, bir de kendileri bilir, işte bu durumda olan insanımızın kendine göre çare bulduğu ama çaresiz olduğu durumları vardır... Maraz ettiğiniz duyumlar, genellikle gece yastığa başınızı koyduğunuz anda gözünüz önünde cereyan eden birçok dostunuzun, tanıdıklarınızın sağlık problemleridir... Kalbinizin bir köşesinde hissettiğiniz bu üzüntüyü işte o zaman, gündüzün aydınlığında yine taşıyan siz olursunuz...
Ölümün yaşı mı var, yok, ülkemizde çeşitli nedenlerle her gün bir ölüm vakası işitenleriz... Memleketimiz küçük olunca, haberin yayılma hızı büyük oluyor... Üzüntüsü ise ıstırap... Hastalıkta neden aramak, teşhis koymak, tedavi etmek istatistiki verileri tutmak kurumların ve hekimlerimizin görevi... Ancak bizim işittiklerimiz aile fertlerinin ifadelerinde kendini bulan beyanlardır...
Son zamanların kanserden sonra ülkemizde oldukça çok kişide görülen hastalığın adı 'Alzaimer' bu hastalık ' unutkanlık ile başlarken, becerilerdeki kayıp, çevre ile ilişkilerin bozulması, kişinin günlük ihtiyaçlarında bağımlı hale gelmesi ' diye tanımlanıyor ancak daha fazlası bu hususta ihtisas sahibi doktorların konusudur. Bizim burada, sadece son derece iyi tanıdığımız, sevdiğimiz kişiler için duyduğumuz kaygılar vardır... Bu kaygılar içerisinde önceden insan yaşamındaki kaliteyi yine insanın kendi isteği ile sağlayabileceği umudu vardır...
Aile fertleri kaç yaşında olursa olsun kendine göre bir meşgale bulabilir... Ancak rutin ve beyni çalıştırmayan makineleşmiş oyun masalarının başı, zamanla insan davranışlarında aksi tesir yapar... Bellek ' öğrenilmiş veya yaşanmış konuları, bunların geçmişle ilgisini, bilinçli olarak zihinde saklama ' gücü olduğuna göre zihnin güçlendirilmesi mutlaka denenmelidir... Bir çok insan yaşamındaki sıradan olayları önemsemese dahi beyin bunları kayıt altına mutlaka alır. O halde beyinde var olan enformasyonun miktar ve türü kontrol altına alınmalıdır... İlişkiler yine gözden geçirilmelidir... Belleğin güçlendirilmesi mümkündür... Yöntemi vardır... Hedefiniz varsa belleğiniz o ölçüde güçlü olacaktır... Gözlem yapmak da teknik bir olaydır... Beş duyu organının ayni anda kullanımı büyük fayda arz eder... Ne demiş Konfüçyüs, ' Göster bana göreyim, söyle bana duyayım, yaptır bana anımsayım ' Etrafımızda dolaşan alzaimer gibi illet bir hastalığı defetmenin yolları, üzerimize bulaşmadan belki de bir gazetenin veya derginin bulmaca sayfasında vakit geçirmek, hobi edinirken seçici olmak, kendimize istekli moral ve motivasyonu sağlayacak, çok şeylerin, boş vakitleri dolduracak nitelikte olduğu gerçeği ile hareket etmek gerektirdiğidir...
Bu hususta görsel ve yazılı basına da görev düşer... Toplum psikolojisinin ayarları ile oynamak bazı hallerde hastalığın ta kendisidir... Dikkatli olmak da çaredir... Her konuda takıntılı olmamak, insanoğlunun koynunda bilmeden beslediği hırsı terk etmesi, hayatına yeniden çekidüzen vermesi, hasta olmadan, hasta gibi görünmenizi önleyici tedbir olacaktır... Hayatın iki yüzü vardır... En güzeli sağlıklı olmak adına atılan adımdır... Aile içerisinde, hasta olsun veya olmasın, büyüklerin küçüklere, küçüklerin büyüklere bakım ve yardımı her zaman haneye yazılan sevaptır... Bunu hastalarımızdan esirgemeyelim...