Samimiyet dendiği zaman, çoğu kişi belki de bu tabiri gereğinden fazla kurgular... Peki, “samimiyet sizce nedir” diye soranlara cevap vermek gerekir... Ülke küçük olunca elbette hısım akraba yanında oldukça kalabalık bir çevre edindiğinizin farkına vardığınız zaman bu ilişkilerde resmiyet ile samimiyet arasındaki çizgide dostlukları sorgulayan olursunuz...
Günümüz dünyasında kişiler arasında samimiyet yeni tanımı ile içtenlik olup olmadığı konusundaki tereddütleriniz sizi her zaman kuşku duymaya zorlayan olur. Neden mi zorlar derseniz, burada kişilerin davranışlarındaki tutarsızlıkta sezinlediğiniz sezgilerin önemi vardır... Bir bakıyorsunuz dostluklarda ifadesini bulan içtenlik, yerini kocaman bir mesafeye bırakmış... Sebebine gelince etkin kişilerin, etkin kişiler hakkında konuştukları ile onları eleştirenlerin, samimiyet gösterileri ile icraatları arasında büyük bir fark vardır... Bir dilekte, bir tebrike zaman zaman hepimizin kullandığı içtenlikle kutlarım veya içtenlikle saadetler dilerim cümlelerini kullandığımız gerçeğindeyiz. Bu dilekleri yaparken aksi durumunun olma ihtimali de peşinen kabul etmiş olmuyor muyuz? Oluyoruz...
Öyle durumlar olur ki istediğiniz bir iş hakkında size olabilir deyip de gereğini düşünmeyenlere, gün gelir samimiyetsiz dahi diyebiliyoruz... Böyleleri ile karşılaşmadık mı? Karşılaştık... Kişilerin birbirleri hakkında düşüncelerini açıkça ifadesi gerekirken bunu yapmayıp aksi davranışta bulunması hiç de doğru değildir... Bir konu hakkında konuşmadan o konuyu yaymadan, yazmadan kimse kimse ile konuşmuyorsa ve konuları irdelerken “çamur at izi kalsın” pozisyonu alıyorsa hiç de dürüst olmayan, hakikaten samimiyetten uzak ve fitne taşıyan bir halde olur...
Problemler hakkında düşüncelerin önemi büyüktür... Ancak düşüncelerin sözde kalmaması gerekendir... Teorinin, pratikte denenmesi ise her zaman aynı sonucu vermeyebilir... “İnsanın içi dışı bir olmalı, sözünü sakınmamalı ama kimseye kalbini kıracak ifadeler ile saldıramamalı, yüzüne gülüp kendi menfaatine göre konuşmamalı, dost diye bildikleriniz yaşamın zorluklarına ortak olurken ülkenin menfaatinde asgari müşterekte buluşmalı, yıpratıcı değil, önerileriyle dikkat çekmeli... Detayda kalıp geneli unutmamalıdır... Yoksa ismen kişileri ele alıp onları eleştirmek çok kolay bir yöntemdir... Ve insan tenkit ederken önce kendisini sonra başkasını konuşursa göreceksiniz her şey daha bir içtenlik kazanacaktır... Bakınız Şems'i Tebriz'i daha o eski yıllarda ne demiş... 'Sana affedilemeyecek kadar büyük hata yapan birine, akıl sınırlarının bittiği, yerden başlayacak ceza vermek istiyorsan; bütün samimiyetinle affet. Hissedilen her şeyi arşivleyen kader, kendisiyle en iyi biçimde ilgilenecektir.' Doğru söze ne denir... Arşivlerde yalana yer yoktur... Gerçek olan vardır...