Bamya diyoruz sebze diyoruz alıyoruz.. Sadece tadı ile değerlendiriyoruz. Bizim mutfakta pişirilsede de küçük oğlum hayatında hiç sevmedi...Sevemedi.. Babamızın ise mutlaka pişirilmesini çok istediği bir sebze oldu. Gerek tazesi gerekse donmuş hali ile iyi yaptığım bir yemek... Ben seviyormuyum; hayır. Şimdilerde ise tam zamanı. Ayıklaması zor, dikenimsi hali ile elde siyah izler bırakan bir tür... Bamya çeşidi ne olursa olsun ,karın kısmında ise ufak bir çizik atılmalıdır. Bu bamyanın kızartılması sırasında yağı içine çekmesi, pişmesi aşamasında, sümüklenmemesi ve tadındaki olumlu yan etkisi olmaktadır. Çoğu insan, nedense bamyaya karşı önyargılıyız yoksa bana mı öyle geliyor bilmiyorum. Bu arada 'Yediği bamyaya bak ' diyenlerle 'bamya suratlı ' diyerek birbirlerine hitaptan çekinmeyeler de oldukça fazla, tabi her deyiş sahibinin ama bu söylemler bullezden sonra bamyada da bilindik deyişler... Hangi anlamda söylenirse söylensin ,bamya da nihayetinde bir sebzedir. Üretici zor şartlarda ekip yetiştirmekte ,dalından toplanması sırasında elde acı bırakacak nitelikte bir sebze... Üstelik manavdan kasasından alırken tek tek aynı boy seçilen bir sebze...Sebze üreticilerine kâr sağlayan manavların olmaz ise olmazı... Bilhassa Anadolu'da iplere dizilerek kurutulan kış ayları için saklanan ayrı özelliklerde ,bol soğan ile ev yapımı domates salçası ve taze limonu ile sofraların bir çeşiti... Kıymalısı, kuş başı kuzu Eti, bol domatesli etsiz şekli ile tercihlere göre pişirilen sebze... Sevmeyeni çok olan bamyanın mucizevi faydalarını da okudum.. sanki doğal bir şifa kaynağı gibi..köken Mısır diyorlar 12. Yüzyıldan beri var olan bir sebze... Mutfakta tek dert, ayıklarken yapışkan hali, bıçak üzerinde dahi bıraktığı iz, bamya kızartılarak giderilen sümüklenme halinin önlenmesi ,pişirmeye aktarılması,suyuna az biraz limon suyu koyarak yemeğin yenir hale gelmesi sağlanıyor... Faydalarına gelince, yazılanlara göre göğüs kanserinden,diyabete ve hatta depresyona kadar iyileştirici olduğu söylenen bamya özellikli bir sebze...Okuduklarım arasında...Karaciğer hastalıkları riskini de azalttığı kuvvetli bir antioksidan olduğu da ifade ediliyor.. Ruh halini de pozitif etkilediği söylenen bamya o zaman soframızda yerini almalı.. Afiyetle yenmeli..Bamya padişah sofralarının da vazgeçilmezi olduğu ve yıllardır Osmanlı mutfağıyla ilgili araştırma yapan Ömür Akkor yemek kitabında yer alan bilgiler de önemli yer tutuyor ...Ve şöyle anlatılıyor ...Ekşili zeytinyağlı bamya, saray mutfağında önemli bir yere sahip ve her padişah mutlaka sofrasında yer veriyor. Saray mutfağında bamyacıbaşı bulunuyor. 1730’larda yayınlanan genelge ile iyi bamyalar padişah için saray mutfağına alınıp kalanların ise satılmasına izin veriliyor.' Demek ki bamya deyip geçmek olmuyor... Üstelik bamya tokluk hissi yaratması nedeni ile de diyet yapacak kişilerin masasından eksik olmamalı diyenler varken... Ülkemizde sebze ağırlıklı olmayan yeme alışkanlığı ve mangal tutkusu yabana atılmayacak bir alışkanlık... Halbuki sebzeye de önem verilerek Akdeniz Mutfağının dengeli beslenme şeklini hayatımıza rehber etsek belkide bu kadar hastalığa ilk müdahaleyi kendimiz yapmış olacağız...Yukarıda Mısır bamyanın kökeni demişken onlara ait fazla yemek yiyenlere de bir ata sözlerini öğüt niyetiyle aktaralım ' İnsanoğlu yediklerini dörtte biri ile yaşar. Kalan dörtte üçü ile de doktoru geçindirir.' Acı gerçek budur...