Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde 7 Aralık Erken Genel seçim kararı alındıktan sonraki yoğun propaganda dönemi 7 Ocak 2018 tarihinde sandıktan çıkan irade ile meclisin oluşumu açısından noktalandı. Bilahare mazbatalarını alan milletvekilleri meclis kürsüsünden yemin ettiler. Detayları açıklanmayan hükümet programı 4'lü koalisyon tarafından güven oyunu 27 milletvekili ile aldı. Bu koalisyonun karşısında ana muhalefet UBP'nin 21 milletvekili ve YDP 2 milletvekili ile 23 kişiden oluşan muhalefet oluştu. Öyleydi, böyleydi , olurdu olmazdı ,derken mevcut bir hükümet varlığında 2018 Mali yılı bütçe yasa tasarısı mecliste görüşülmeye başlandı. Muhalefet ve özellikle geçmiş hükümet dönemlerinde bakanlık yapmış ve yeniden seçilerek meclise girmeye hak kazanmış milletvekilleri, her kurumun bütçe görüşmeleri esnasında konuşmayı yeğlediler. Bu konuşmalara sinirlenen, vakit kaybıdır diyenler olabilir. Televizyon var diye konuşuyorlar diyebilirler. İyiki televizyon naklen Meclis oturumlarını veriyor. Dinlenmediğini sananlar ve eleştirenler bilmelidirler ki BRT2 kanalı ile Meclis Tv belkide Meclis günlerinde en çok izlenen kanaldır. Mecliste stratejik kurumların bütçelerinin toplum faydasına ve bu kurumlara olan güven açısından bütçelerinin oy birliği ile geçmesi oldukça takdir gören bir neticedir.Bütçe görüşülürken, en çok göze çarpan hükümetin başı olarak Sayın Tufan Erhürman kürsü konuşmaları ile gündemde yerini aldı. Sayın başbakanın hangi konularda hassasiyeti olduğu ise konuşmalarına yansırken devamlı 'bir hukukçu olarak ben ' cümle içinde kullandığı oldu. En çok kime karşı dik duruş deyip ve sınıfta sanki 1.sınıf öğrencilerini azarlar gibi konuşması Sayın Erhan Arıklı'ya karşı oldu. Tabi karşıt cevabı da aldı. Elbette Sayın Arıklı Sayın Erhürman ile Sayın Özersay'ın Ankara ziyaretinde yanlarında değildi lakin birçok kişinin merak ettiği Ankara'da özellikle Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile ikilinin hangi konularda konuştuğunu bilmek istemesinin mecliste dile getirmiş olmasıydı. Yoksa kim kime ince veya kalın ayar verdiği veya niyet mektubu verilip verilmediği hususu değildi. İşin esası şeffafız diyenlerin konuyu Ercan hava alanındaki bir kaç cümle ile geçiştirmesi ve basın toplantısına söz verilen günlerde yarım saatin harcanmaması ve bakanlar kurulu var mazaretin ileri sürülmesi idi. KKTC milletvekilleri için üslup ve davranışlarının kendi karakteristik hanelerine artı veya eksi yazılıp yazılmayacağına siyasi süreci izleyenler karar verecektir. Dolayısı ile seçmen iradesinin Meclis kürsüsündeki mikrofondan çıkan sesteki cümlelerin çok önemli ve değerli olduğu gerçeği vardır. Mecliste kürsüde en çok tekrarlanan diğer cümleler arasına sıkıştırılmış ' gecenin bu saatinde' deyişler de oldukça fazla kullanıldı. İçişleri Bakanı Ayşegül hanımın bütçesi eleştirilerine cevab için kürsüye çıktığında 'Merak etmeyin Bal Kabağı Olmayacağım' ifadesi de oldukça enteresan bir başlangıç oldu. Yıllar önce okuduğum bir hikayeyi de aklıma getirdi. 'Kavağın yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisi ile müthiş hızla büyümüş ve neredeyse, kavak ağacıyla aynı boya gelmiş. Kavak bir gün dayanamayıp sormuş kavağa: - Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç? - On yılda... demiş kavak. - On yılda mı?... diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak. - Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak. - Doğru!... demiş ağaç. ''Doğru!...'' Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak, önce üşümeye başlamış sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış Sormuş endişeyle kavağa: - Neler oluyor bana ağaç? - Kuruyorsun...demiş, kavak. - Niçin?.. diyerek devam ettirmiş sorusunu, Ağaç: - Benim on yılda geldiğim yere sen iki ayda gelmeye çalıştığın için... '