Bu tümce, Türk Masallarına başlamadan önce, giriş tümcesidir. Masalın başından da anlaşılır ki, söylenenler bir arpa boyu kadar mesafe kat etmemiştir . Yazıma, bu tümce ile başlıyorum . Nedenini sonuç bölümünde açıklayacağım .
Son, New York ziyaretlerinden sonra . Taraflar, bildiklerini okumaya devam etmekte . BM GS ‘nin ağlama duvarı, her iki tarafı da memnun etmemişe benzer .
Rum tarafının, maksimalist ve gerçekleri görmeyen tutumu .
Görüşme masasını berhava etti . Görüşmelere de kilit vurdu .
Nedir, Rum tarafının, masayı berhava ve görüşmelere kilit vuran tavrı ve istekleri ?
Bunları, New York’ta GS Guterres’e bildiren Anastasiadis . Basın toplantısında ve Güneyde, siyasal partileri bilgilendirme toplantısında açıklamıştır .
Masaya oturmak için . Garanti Sisteminden tamamı ile vaz geçilecek . Türkiye, bunun için garantiliğinden vaz geçtiğine dair, imzalı onay verecek .
Ondan sonra , masaya oturacak . Oturduğunda da, anlaşma : BM GK ‘nin Kıbrıs’la ilgili alınan kararlarına . BM Genel Kurulunun aldığı kararlara . AB muktesabatına . AB ve AB Komisyonunun aldığı kararlara . Daha bitmedi .
Sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin oluşturduğu ve Rum siyasi partilerinden oluşan “Milli Konseylerinin” aldığı kararlara da, uygun olacak.
Unutmayalım ki . Milli Konseyin kararlarından biri de ENOSİS’tir .
Yani, Adanın Yunanistan’a bağlanmasıdır .
Kıbrıs Türk Halkına, 1960 ‘ta Uluslararası anlaşma ile verilen “siyasi eşitlik “ hakkını vermemekle ısrarlılar .
Görüşmeler, 1968 ‘de Lübnan’ın Başkenti Beyrut’ta başladı .
İlk görüşmeciler . Denktaş ile Klerides’ti .
2000 ‘li yıllara kadar , görüşmeler devam etti .
O yıllarda, nerede ise tüm siyasal partilerin ortaklığında, bir Koalisyon Hükümeti vardı .
Kıbrıs’ta gelinen son aşamada . O Hükümet, Kıbrıs’ta anlaşmanın
Federal bir çözümle mümkün olmadığını . Kıbrıs’ta, artık İki Devletli bir çözümün sürdürülebilirliğine karar vererek . İki Devletli çözümü masaya getirdi .
2003 erken seçimleri ile iktidara gelen Ak Parti , Sn. Akıncı ile birlikte . Tekrar, Federal bir sistem üzerinde durarak , görüşmelere devam edildi .
Gelinen aşamada ise , Güneyden gelen haberlere bakılırsa . Son New York ziyaretlerinde . TC Dış işleri Bakanı Sn. Çavuşoğlu ile Anastasiadis’in gizli olarak yaptıkları bir görüşmeyi, Fileleftheros
Gazetesinden öğreniyoruz .
Yine, ayni gazetenin, ayni haberinde . Görüşmede , Çavuşoğlu’nun, mevcut BM görüşme sürecinin sona erdiğini, yeni bir süreçten bahsettiğini yazdı . Ayrıca , garantilerden geri adım atmayacağını . Çözümün de, İki Devlete dayanan bir anlaşma ile olabileceğini, yazdı .
Bu haber, Güneyde yayınlanan, söz konusu gazetede çıktı.
Türkiye’nin, Federasyon tezinden . İki Devletli, yani Konfederasyon tezine geçtiğini de, öğreniyoruz .
2004 Annan referandumu ile birlikte, Federasyon da görüşüldü . Rahmetli Denktaş , görüşmelerden çekildi . Sn. Talat , Sn. Eroğlu ve şimdi de Sn. Akıncı, bu tezi görüştü .
14 sene, Federasyon görüşüldü .
1968’ den, 2002 ‘ e kadar, bu tezi rahmetli Denktaş ve Klerides görüştü . Toplam 34 sene . Nihayet 2002 deki görüşmelerde, Rahmetli Denktaş, İki Devletli Konfederasyonu masaya götürdü .
Toplam , 48 sene Federasyon görüşüldü .
Son görüşmelerde . Federasyonun değil de, Üniter Devlet üzerinde ve zamana oynama taktiği, güdüldüğü görüldü .
Ak Parti iktidarı da . Rum gazetesinin verdiği haber doğru ise . Federasyon adı altında, zamana oynayan Rum’un niyetini fark etmiş olacak ki . Artık, bunda ben yokum diye . Konfederasyon zemininde görüşme zemini , yokluyor .
2002 ‘deki Rauf Denktaş’ın savunduğu teze. Dönülmüş mü, oldu ?
Zaman dilimi içerisinde, bizim taraftan da, bu konuda açıklama yapılır ise . Esası öğrenmiş oluruz .
Sn. Özersay . Bu statükonun, Kıbrıs Türk Halkının yararına değil de . Zararına çalışan bir statüko olduğunu açıkladı . Yerden göğe kadar haklı .
Bu statüko . Nereye kadar devam edecek ?
Bu statükoya . BM destek veriyor . AB destek veriyor . ABD destek veriyor .
Bu parsadan, Güney, ta ki nemalanmaktadır. Herhangi bir çözüm tezini kabul etmesi, mümkün müdür ?
İki Devletli bir ortaklığı, kabul etmesi. Ancak ve ancak, politikamızın rotasını, tanınmaya çevirerek, bunu mümkün kılabiliriz .
Rahmetli Demirel’in, meşhur lafı ile yazımı bitiriyorum .
“VAR MI BUNUN BAŞKA İZAH TARZI ? “