Son günlerde oldukça göze batan kulağa hoş gelmeyen ve ülkemizde hiç de iyiye delalet olmayan hadiseler vuku bulmaktadır. Son cinayet ile Gökhan Naim’in öldürülmesi olayı bir kez daha sokaklardaki kamera sisteminin eksikliğinin, daha çabuk suçlulara ulaşımını zorlaştırdığının göstergesi olmuştur. Ülkemizde döviz bürosu olan ve sayıları bilinir olan bu ticaret erbabının güvenliğinin bir şekilde sağlanması tetbirlerinin alınmasının yasal çerçevesi bir an önce oluşturulmalıdır. Büyük alışveriş merkezlerinin ve bankalara belirli saatlerde para yatırımı yapacak kurumlardaki kişilerin de hayati tehlikesi ve taşıdıkları para üzerinden zarar görmemesi için ayrı bir güvenlik önlemi oluşturulmalıdır. Bir insanın canına kasıtlı zarar vermek, aileyi ve çevreyi sosyal ve psikolojik olarak etkisi altına alan bu gibi olaylarda toplumsal zarar oluşumu önlenmelidir. Bilişim yasasının çıkmamış olması da ayrı bir eksiklik olarak dururken yarım yamalak yasa tasarıları ile ülkemiz gündemini oyalayan beceriden yoksun hükümetin başı Başbakan Erhürman bir an evvel ortakları Özersay, Özyiğit ve Denktaş ile beraberliklerinin bozulmaz bütünlüğünü tekrarlayıp duracaklarına, devlet hastahanelerinde kürtaj serbestiyetini konuşacaklarına, düğüm düğüm olmuş saç misali Kamu Reformu Yasa Tasarısına yama yapmaya çalışacaklarına ipin ucundan tutup her konuya köklü çözüm bulmalıdırlar. Bu hükümetin asli görevi halkın refahını sağlamak olduğunu, sözde değil KKTC’de icraatları ile isbat etmelidirler. Sayın Erhürman bu arada parti içi marjinal kişilerin sorumluluğunu omuzunda bir yük olarak görmekten memnuniyetsizlik getirdiğini ifade edeceğine kesin önlem almalı, liderlik vasfını kullanmasını bilmeli ve ipin ucunu tutmaz ise kaçan fırsatların partisine olası bir seçimde kaç milletvekili eksik yazılacağın hesabını yapmalıdır. Keza Sayın Özersay Cumhurbaşkanı adayı olacağı sinyali değil hakikati ile yüzleşirken ve Sayın Denktaş’ın biz parti başkanları aday olmamız halinde koalisyon ortakları ile el sıkıştık böyle bir vaka hükümeti etkilemez söylemine karşılık verdiği cevabi mesajı bir kez daha düşünmelidir. Tabi kendisine akacak oyların nerden temin edileceğini de iyi hesaplamalıdır. Seçim kolay olmayacak bir seçimdir. Ana muhalefetin bu seçimlerde aday göstermesi ve bu adayın parti temsiliyetinde etkinliği de üyeler nezdinde sınanacağı unutulmamalıdır. Cumhurbaşkanlığı sırf adayım denecek bir makam olmamalıdır. Geçen seçimler müdahaleler ve çıkan sonuçtaki etkenler unutulmamalıdır. Unutulmaması gereken yarası açık bir Kıbrıs meselesine merhem olacak kişi değil yarayı kesinlikle iyileştirecek kişinin bu makama seçilmesidir. Denenmiş ve çözüme dair söz verenlerin ne halde oldukları unutulmamalıdır. Yeni stratejilerin müdafaasını yapabilecek adaylar bu makama aday olmalıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday olacak kişilerin şahsına münhasır ve siyasi geleceklerine artı sağlamak pahasına sahada tatbikat olmamalıdır. Hedef açık ve net olmalı, bilinmezlikler propaganda kalkanı olarak kullanılmamalı ,aday tesbit mevzuu parti iç meselemizdir deyip de geçiştirilecek bir konu ise hiç olmamalıdır. Kıbrıs’ın stratejik öneminin geçmişten bu güne Türkiye için ne kadar önem arzettiği bilinmeli, Türkiye’nin hassasiyet gösterdiği çok ciddi konularda, karşıt tavırlarla, oy avcılığı yapılmamalıdır. Avrupa’nın ve Amerika’nın bakışı Türkiye’nin sarsılmaz gücünü Kıbrıs üzerinde ve dünyada nasıl azaltırım pozisyonu, her arenada devam ettiği gerçeği ile de yüz yüze gelinmeli tedbir ise elden bırakılmamalıdır. Yoksa gerisi, yaraya tuz basmanın ötesine gitmez, zararı yakın vadede, ortaya çıkan olur. İşte tam bu aşamada “Vizyon, görünmez şeyleri görme sanatıdır.' sözünün boş yere söylenmediği zamandayız ve zamanı çok iyi kullanmalıyız...