Yaklaşık 15 günden fazladır İstanbulda’yız . İstanbul’da bulunma maksadım ilk torunumun üniversiteye başlangıcı ile ilgili. Sebebli ziyaretlerde her ne kadar anne, baba hazırlığı olmuş olsada aile büyüklerinin de maddi ve manevi desteği önemlidir.
1963 sonrası Lise yıllarını İstanbul’da yatılı okurken o zamanın İstanbul’u ile şimdiki İstanbul arasındaki akıl almaz değişiklikleri görmek muhteşem bir gurur. Yolları,Yeni “İstanbul” hava alanını, şehrin dikey büyümesini gözlemledim,yaşam alanlarını barındıran Siteler, sitelerdeki sistem, aksamadan yürütülüyor. Güvenlik önemli, yaşam alanı içerisinde ihtiyaçların giderilmesi açısından park yeri başta olmak üzere akla gelebilecek her şey çevreye göre planlanmış, market, kuaför, lokanta çeşitleri, kuru temizleme, yeşil alan, spor aktiviteleri için her türlü ihtiyaca cevap verebilecek evler oda sayıları ve semte göre kira bedelleri belirlenmiş. Eğitim için eğer yurtta kalmayacak ve de ailenin memleketten gelip gitme durumu mevcutsa öğrenci için en makulü üniversiteye yakın ve ulaşımı kolay yerde ev kiralanması kanaatim oluştu. Bilindiği üzere konut kiralarında döviz konusu “Resmi Gazete’de 13 Eylül 2018 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne göre, Türkiye’de yerleşik kişilerin menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama da dahil olmak üzere menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerindeki ödemeleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak belirlenmeyecek.” Olmasından dolayı kira sözleşmeleri Türk Lirası ile yapılmaktadır. Çoğu kez ev kiralayacak olanlar, aracı durumunda olan Emlakçı ile muhataptır. Düzen ise aksamadan işlemektedir.
Her semtin kendi çevresinde AVM vardır. Küçük ve büyük alış veriş merkezleri de park yerleri ile temiz bir ortamda içinde her nevi satış merkezi olan yerler, tabi genç yaşlarda yorulmadan, her yeri gezen,her dükkana giren,fiyat farklarını görenlerdik. Ama yaş ilerledikçe insan, teke tek satış yerlerini, esnaf ile sohbeti, dükkandaki masa başındaki iş sahibi ile sohbetin nostaljisini arıyor. Bu gibi yerler de yok değil, eğer arabanız varsa veya kiralamışsanız istediğiniz ürün çeşidine göre yakın mesafedeki eski tabirle düz ayak satış yerlerini tesbit edip Google vasıtası ile istediğiniz dükkanın tam önünde durabiliyorsunuz. Biz de öyle yaptık. Yatak çarşafı alacaktım ilgili dükkanın önünde durduk, dükkan sahibi ben içeri girince hemen dışarı çıkıp oğluma park yeri için yer gösterdi. Dükkanda sahibi ve eşi var. Çaylar ikram edildi. Sohbet açıldı, eskiden pamuklu yorganların seten zemin üzerine işlemeli dikildiğinden,çarşafla kaplandığından ,yorgan iğnesinden tutun bu günün hazır yorganları kaplamaya gerek olmayan nevresim takımları, satışlar, problemler hepsi bir anda masadaki konuşmalar oldu. Hatta bir ara masa üzerinde gördüğüm bir kapsül hap için ne için içiyorsunuz deyiverdim. Tansiyon ve şekerden muzdarip olduğunu söyleyen Tahsin beye doktor zayıflamaz ise sonunun kötü olacağını söylemiş. Kendimi alamadım Tahsin bey günde kaç çay içiyorsunuz dediğimde 10 -15 arası dedi dedi demesine de her çaya bir de kesme şekeri attığını gördüm bu nasıl dikkat diye de ikazda bulundum. Bir kez daha ülkemin Arasta sokağını Rahmetli Talat Çobanoğlu ‘nu ,buyurun buyurun diyen Kamal Amcacığı , Bandabuliya çevresindeki yorgancıları Derviş dayıyı ,köşedeki dirifilci Enver dayıyı bir bir , gözümün önünden geçirdim. Hayatın değişiminden nasip kısmet diyerek yararlanmak gerektiğini bir kez daha İstanbul’un yollarında tekrarladım durdum, İstanbul’un depremini ilk kez şiddetli hissettim ve yaşadım. Korkunçtu. İki gün sonrasında yine şiddetli bir depremin 26 Eylül’ünü yaşarken ve ölüm korkusunu ve endişeyi birçok insanın göz bebeklerinde açık alanlarda, okurken, üç günlük bir ömürde, bazı siyasi olayların, ülkemizde sırf yaklaşan ”Cumhurbaşkanlığı Seçimleri” olacak diye abesle iştigal sorgulandığı ve yorumlandığı ve kararlar üretildiği gerçeğineki vefasızlığa İstanbul’da sadece üzüldüm. Ve dedim ki “Duvara çivilediğiniz her fotoğraf gün gelecek sizin hikayeniz olacak “