20 Temmuz ve kayıp şahıslar

“ 20 Temmuz 1974” tarihinde Kıbrıs Barış Harekatı Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirildi. Sebebi; 15 Temmuz tarihinde Makarios’a Yunanistan destekli darbe oldu

“ 20 Temmuz 1974” tarihinde Kıbrıs Barış Harekatı Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirildi. Sebebi; 15 Temmuz tarihinde Makarios’a Yunanistan destekli darbe oldu. Darbenin yapıldığı 15 Temmuz ‘da Rumların olduğu gibi Türklerin ve adadaki diğer nüfusun can güvenliğinin de büyük tehlike altında kalmış olmasıdır. O gün Lefkoşa’da Çağlayan bölgesindeki evimiz üzerinden geçen ve ses bırakan havan topları olduğu kadar, gecesinde karanlığı, gündüze çeviren, seri mermi atışlarının korkunç sesi ile geçen beş günlük korku , halkın çevresinde ateş çemberi olmuştu. 1963 yıllarından sonra seslerini gittikçe yükselten Rumlar’ın sınır nöbetlerinde Türklere karşı yüksek volümlü şarkıları “Bekledim de gelmedin” oldu, biz bu şarkıları sınırdaki evimizde çok dinledik. Gelmeyenin ise Türkiye olarak ifadelendirdiklerini bilmeyen yoktu. 20 Temmuz 1974 tarihinde askerimizin adaya çıkışı, Mücahit’lerimizin koruduğu sınırlardaki azalan, gücüne güç katmış ve Kıbrıs tarihine ”Barış ”adı o tarihte yazılmıştır. 46 Yılı dün gibi ve her iki harekatı hatırlayanlar ve yaşayanlarız. Kuzey Lefkoşa olmak üzere Ada’nın %37 ‘nin Türklerin kontrollüne geçmesi ile bu günlere geldik. Kıbrıs müzakerelerinin sonuçsuz toplantılarından arta kalan arşivlerle boğuşmak da bir netice vermedi. Bu vesileyle Birleşmiş Milletler de adayı mesken edindiler. Gerek Güney gerekse Kuzey’in Cumhurbaşkanları değişti daha da değişecek ama anlaşma olur mu? olmaz mı ? Bilinmezliğini koruyor. Anlaşma olacağına halkımızın büyük bir çoğunluğu asla inanmıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcı Fuat Oktay 45. yıl KKTC ‘de 20 Temmuz etkinliklerine ve kutlamalara katılmıştır. Müteşekkiriz. Barış ve Özgürlük Bayramı 46. Yıl kutlamaları bu yıl Koronavirüs salgını nedeniyle bazı önlemler alınarak kutlanacağı ise bilinen bir gerçektir. Adamızda mücadele yılları diye nitelendirdiğimiz uzun süreçte bir çok şehit verilmiştir. Hepsini şükranlarımızla yad ediyoruz. Diğer önemli bir sorun ise bu dönemlerde kayıp olan kişilerin ailelerin halen bitmez tükenmez acılarındaki bekleyiştir. Aileler için çok zor bir arayıyıştır. Derin ve kalıcı bir üzüntüdür. Kayıplar konusu her zaman dikkatimde olan bir konudur. Sayın Sevgül Uludağ’ın bu husustaki yazılarını ve gönüllü çalışmalarını basından takip etmekteyim. “Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk Üyesi Gülden Plümer Küçük, ün gerek kazı, gerekse antropoloji laboratuvarındaki çalışmaların 1 Temmuz’da açıklandığı gibi başladığını belirttiğini de medyadan okuyanlardanım. Plümer, Gazimağusa, Düzova, Lefkoşa, Zeytinlik ve Strovolos’ta (güneyde) bir süredir kazı çalışmalarında bulunan 5 ekibe 2 yeni ekibin ekleneceğini ve Zeytinlik’te ikinci bir kazıya başlayacak komitenin Taşköy’de (Pedra) de kazı yapacağını beyanını okumuştum. Ancak kazıların çok yakınımızdaki bir yerde olabileceğini hiç düşünmemiştim. 10 Temmuz 2020 tarihi başlangıcından itibaren 17 Temmuz dahil “Zeytinlik Deresi” içindeki kepçeli dozer ile yapılan temizlik çalışmalarını izlerken tek korkum maki bitki örtüsü ve zeytin ağaçları ve sıcak havadan dolayı yangın olabilme ihtimali olmuştur, ikincisi ise acaba inşaat mı yapılacak diye de ağaçlar için endişelenmiştim. Sosyal medya hesabımdan paylaştığım twitlere gelen yorumlar arasında yol çalışması da olur gibisinden takipçilerim ile de diyaloğum olmuştur. Geçen günler ve çalışmaların ciddi bir şekilde devamı, merakımı arttırdığından çalışanlara evimden seslendim ve sordum. Aldığım cevap “Biz Kayıp şahıslar Komitesindeniz ” oldu. İşte o zaman işin çalışma ehemmiyetini anladım. Dozerin tekerleklerinin çalışmalar sırasında ezdiği şinya dediğimiz çalıların ta evime kadar gelen ve kabristanlıkta kabirler üzerinde yakılan tütsüye benzer acı ve keskin kokusunun, duygularımdaki yarattığı hüznü yazı ile anlatmam mümkün değildir. Aranan kayıp şahıslar inşallah bulunur...

Bu haber 5138 defa okunmuştur

:

:

:

: