Halkın Partisi’ne açık mektup

Uzun zamandır ortalarda görünmeyen İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, yine televizyon kanallarını şenlendirmeye başladı.

Uzun zamandır ortalarda görünmeyen İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, yine televizyon kanallarını şenlendirmeye başladı.
“Nedir bu işin sırrı” diye baktığımızda Sayın Bakan’ın ağzındaki baklayı çıkardığına şahit olduk.
Halkın Partisi’nin ocakta bir kurultay yapacağına dikkat çeken Ayşegül Hanım, “Genel Başkanlık için aday mısınız” sorusuna “Değilim” yanıtını vermedi. Aksine “daha karar vermediğini” söyledi…
Halkın Partisi kulislerinden edindiğimiz bilgiler, Ayşegül Baybars’ın ocak ayındaki kurultayda her daim yanında olan Kudret Özersay’ın da desteğiyle aday olduğudur.
Bugüne kadar Ayşegül Baybars’a yönelik her suçlamaya karşı gövdesini adeta siper eden Kudret Özersay’ın tutumu bizi şaşırtmadı.
Ancak Halkın Partisi’ni büyük hedeflerle kuran, ona gönül veren partililer bu işe ne der?
O konuda ciddi soru işaretleri var.
Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi imar planı tartışmalarında dönemin Başbakanı Ersin Tatar’ı kandırarak adeta sahte emirname krizine yol açan Ayşegül Baybars, Gezici’nin yaptığı ankette de en başarısız bakan olarak seçilmişti. Buna göre halkın yüzde 50’ye yakın bölümünün, Ayşegül Hanım’ı hükümetteki krizin sorumlusu olarak gördüğü ortaya çıktı.
Aslında son Cumhurbaşkanlığı seçiminde HP’nin desteklediği Kudret Özersay’ın oy oranı da bunun apaçık bir göstergesidir.
Halkın Partisi, yüzde 19’lardaki oy oranının henüz daha 3 yıl dolmadan nasıl yüzde 5’lere düştüğünü iyi tespit etmelidir.
Bu konuda bir özeleştiriye gitmeye çabalayan Halkın Partisi yönetimine bazı hatırlatmaları yapmakta fayda var.
Elbette oy oranındaki erimenin en büyük nedeni, İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars ve ona kayıtsız şartsız destek veren Kudret Özersay’ın kendisidir.
Peki soruyoruz.
Ayşegül Baybars neyi doğru yaptı da bu desteği hak etti?
174 vatandaşlığı iptal ederken, yargı kararıyla hatalı olduğu ortaya çıkmadı mı?
Hazırladığı İmar Planı’nın rant planı olarak ünlenmesine vesile olmadı mı?
Karpaz’da şu anda yargıya intikal eden pek çok iddiaya muhatap olmadı mı?
Aslında vatandaş tüm bu yaşanan gelişmeler karşısında cumhurbaşkanlığı seçimlerinde faturayı kesti, Halkın Partisi’ni yüzde 19’lardan yüzde 5’lere düşürerek tepkisini gösterdi.
Halkın Partisi’ndeki istifa dalgası da parti içinde yaşananlara kayıtsız kalınmadığını bize gösteriyor.
Halkın Partisi’nden en son istifalar arasında yer alan Güzelyurt İlçe Başkanı Reşat Kansoy’un istifa sözlerine herkes iyi kulak vermeli.
“Eşitlik, adalet, demokrasi, özgürlük kavramlarının geliştirilebilmesi için Halkın Partisi’nin politikalar üretebileceğine olan umutlarım tükendi” diyen Reşat Kansoy’un sözleri ışığında bu umutları kimin tükettiği parti içinde artık sorgulanmalıdır.
“Tutarsızlık alışkanlık haline gelmemeliydi. Partidaş ayrıcalıklar, liyakatın gözardı edildiği atamalar anayasanın eşitlik ilkesiyle örtüşmeyen istihdamlar, hem partiye umut bağlayanları, hem de kamu vicdanını derinden yaralamıştır” diyen Kansoy'un sözlerinin altına imza atmamak mümkün değil.
Peki sorun nerede?
İstifa eden Güzelyurt İlçe Başkanı Reşat Kansoy adresi çok iyi tarif ediyor: “Bugüne kadar söylenenin hep tersi yapıldı. Kişisel hırs ve hayaller toplumsal varoluş çabasına gölge düşürmemeliydi. HP’de iyi yönetim ülkesi ve sosyal adalet ilkesi unutulmuştur.”
Tüm bu realiteler ışığında ocak ayında kurultaya hazırlanan Halkın Partisi’nin değerli üyelerine sormak lazım.
Bu faturayı ödemesi gereken Ayşegül Baybars ve onun destekçisi Kudret Özersay ocak ayındaki kurultayda ödüllendirilmeli mi? Yoksa herkes hatasının bedelini ödemeli mi?
Değerli HP’li üyeler iyi düşünmeli. Bu sorunun yanıtı Halkın Partisi’nin geleceğini de belirleyecek. Bizden söylemesi…

Bu haber 11031 defa okunmuştur

:

:

:

: