Star Kıbrıs Gazetesinde köşe yazısı yazmaya başladığım gün 14 Şubat 2017 tarihinden başlamak üzere tam dört yıl geçti. Bu yıl yeniden ve yine beni gazetede yazmaya teşvik eden Nihan Yücel ve Yurdagül Atun’a teşekkürlerim vardır. Yazılarımıda işlediğim konularda başlangıçtan bu güne baktığım zaman daha ziyade memleket sevdasının ağır bastığını gördüm. Bu sevdanın içinde siyaset vardı, ekonomik durumla ilgili halkın geçim sıkıntısından tutun sosyal içerikli konularda haberi yapılan olaylar üzerinde fikir beyanı vardı. Daha sonra ise özellikle iç siyasetteki gelişmelerle ilgili yazılarım oldu. 2020 yılını bir çok olayın gündem yaratan öneminde geçirdik. Hükümet istifası hükümet kurulması derken pandeminin getirdiği sıkıntılı günlerin sosyal ekonomik ve siyasi boyutunun verdiği hayati sıkıntıları yaşar olduk. Ancak Türkiye’nin yardımları sayesinde güçlü bir arkamız olduğu gerçeğini bir kez daha anladık. Biliyorduk ancak fiiliyatta Maraş açılımı 15 Kasım 2020 KKTC 37. Kuruluş yıldönümünde Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkemize gelişi, Sayın Mevlüt Çavuşoğlunun ziyareti ve geçen hafta içinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Sayın Fuat Oktay’ı ülkemizde Türkiye’nin güçlü sesi ile görmekten kendimizi daha bir emniyette hisseder olduk. Sayın Erdoğan’ın Kıbrıs Meselesine ilişkin “Yunan ve Rum tarafının Kıbrıs Türkünü yok sayan tutumlarında en küçük bir değişiklik olmadığını görüyoruz. Artık iki devletli çözümden başka Kıbrıs'ta çıkış yolu kalmamıştır.' dediği zamandayız. Sayın Erdoğan’ın sözlerinin haklılığını ise nefes aldığımız KKTC topraklarında ülkemizi kalkındırma ve yeniden yapılandırmada Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ersan Saner ve Sayın Fuat Oktay ile mutabakat içinde olduklarını yapılan anlaşmalar ile görmekten,mutluyuz, umutluyuz. Salgın nedeniyle Türkiye’yeden gelen ve gelecek olan cinovac korona aşılar için müteşekkiriz. İnsan yaşamında ilklerin önemi yatsınamaz,ilk aşk, ilk çocuk, ilk torun diye uzatıp gidebileceğimiz bir çok başlık her insanda iz bırakan unutulmazlar arasındadır. Ömür ne ki ! doğarsın yaşarsın ve ölürsün. Önemli olan bu süreç aralığında yaşanmış olanların akılda, zihinde ve kalbi duygulardaki unutulması mümkün olmayan hadiselerin sebepleri ile neden sonuç ilişkisindeki cevaplarda yerini bulan bir hayat hikayesindeki notlardır. İnsan kalbinde, hissedilenden ziyade, kişilerin görünmeyen ve anlatması zor olan ve kendi içinde sakladığı anlaşılmaz ama yaşanmış duyguları mutlaka var olduğudur. Yaşanan, yaşanmışlıklar derken çağımızda ilerleyen teknoloji internet denen mecra, bilgilere ulaşabilmenin kolaylığı ile daha görünür olan tarihi günlerin yanında sosyal içerikli günlerin ve anlamları bir yana etkinliklerin insanımız üzerinde olumlu bir baskı unsurunu oluşturmasıdır. Örneğin 4 Şubat Dünya Kanser Günü, 9 Şubat Sigarayı bırakma günü her ikisi de sağlık konusundaki bilgilerin yeniden gündemdeki yerini almasını sağlıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Twitter paylaşımı ile “9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü’nde vatandaşlarımıza bir kez daha çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin yeni bir başlangıç yapalım. Sevdiklerimizi değil sigarayı bırakalım.” demiştir. Yılların içine sığdıramadığı sevdalarının, bir güne sığdırılmasının çalışıldığı tarih olan 14 Şubat 2021’ de geçti gitti. Günümüzde 7’den 70 ‘e Sevgililer Günü en “yanar döner” gün olarak yıllarda yerini alan, anlamını ”SEVDA “ üzerinde inşa eden, sevginin temel atma günü olarak benimsenmiştir. Geçen zaman göstermiştir ki insani duygularda sevgi önemini yitirmemiş bilhassa manevi hisler üzerindeki inançla daha anlatılır ve anlaşılır olmuştur. Sonuçta sevgi bağı aile de başlar ve kök salar diyenleriz. Mevlana ne güzel anlatmış; “Yağmurların da ıslandığı bir yağmur vardır. Adı aşk. Ateşlerin de yanıp kül olduğu bir ateş vardır. Adı aşk. Kelebekleri intihara sürükleyen, yıldızları da kaydıran aslında aşk. Gölgelerin gölgede kaldığı bir durumdur, sırların sır verdiği bir haldir aşk. Ve aslında aşkın da aşık olduğu bir aşk vardır ilahi aşk “