Bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar günü Rusya Ukrayna savaşının gölgesinde geçecek. Bir çok kadının bırakın göçü yaşadığını görmenin yanında sığınaklarda anne olduklarını,sağlıksız koşullarda bunun eziyetini çekerken kadının en ülvi analık duygusunu korku içinde yaşadıkları günlerdeyiz. Savaş muhabirleri sahada bu haberleri ekrana aktarırken gözlerindeki acıyı hissetmemek mümkün değil. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘ın muhterem eşi sosyal medya hesabından “Bir anne, bir kadın olarak “Ukrayna'da yaşanan şiddeti üzüntüyle takip ediyorum.Başta kadınları ve çocukları etkileyen savaşlar, insanlık tarihinin kara lekeleridir. Savaşların tarafları kadar, sessiz kalıp göz yumanlar da bu kara lekenin sorumluluğunu vicdanlarında taşımalıdır.” Paylaşımından evvel de “Unutmayalım; savaş hep gözyaşı ve yıllarca bitmeyen yıkımlar getirir. Din, dil, ırk farketmeksizin, hangi milletten olursa olsun, mağdur ve mazlum halkların yanındayız. Allah hepsinin yardımcısı olsun.Uluslararası toplumu, barışın tesisi için harekete geçmeye davet ediyorum.” Diyerek bir kadın olarak savaşla ilgili çağrısını Türkiye’den yapmıştır. Birçok kadın analığın kendisine sağladığı görevle, bugünün, en ağır işçi konumunda olanıdır. 8 Mart tarihçesini, eski yıllarda internet ortamının, olmadığı zamanlarda, yazı içeriklerinde, uzun uzun anlatıldığını, emeğin değerinin, kadının alın terinin, işçi olarak karşılaştığı bütün sorunların, yer aldığı yazılıyordu. Bu gün ise telefonumuzdan Google’a sesimizle 8 Mart Nedir? Diye sorsak ekranımıza tarihçe hemen geliyor. O tarihçeyi de unutmamak gerek ama yaşanan dünya gerçeklerinde kadının yaşadığı gerçekler her gün ayrı bir anlam kazanmaktadır. Kadın sadece 8 Mart’ın kadını olmaktan öte gelişen dünya hareketlerinde yeni bir platform içerisinde kendini belli eden olmuştur. Dünya Emekçi Kadınlar Günü için ülkemizde yapılan kutlamalar, ayrıca günün anlam ve önemine binayen verilen beyanatlar vardır. Her yıl olduğu gibi değişmeyen alışkanlıkları 8 Mart etkinliklerinde görmekteyiz. Bakanlıklarda kadın personele çiçek sunulması, siyasi parti kadın kollarının sokakta ve iş yerlerinde çiçek dağıttıkları malumunuzdur. Çok yönlü donanım ve şartların müsait olma mecburiyeti içerisinede olan kadın siyasette yer almaya karar verdi ise mutlaka sahada varlık gösterenlerdir. Bu saha toplamının mevcudiyeti içindeki ilişkilerde uyum gerekenler, siyasi parti lideri, ekibi, ve bu ekipte yer alan eşleri, partinin ideolojisi, siyasi partinin hedefi, sivil toplum örgütleri ile coğrafi yapı içerisindeki nüfus vardır. Kadın; karşılaştığı zorluklara göğüs germesini bilen, özgüveni ile karşısındakilere, bir bakıma siyasette, ben de varım diyebilen olmalıdır. Üzülerek ifade edeyim ki siyasette en irite edici söz “bir kadın” niye yok cümlesidir. İşte “bir kadın” aranan yerde tercihin kadından yana olmadığı gerçeği ile yüzleşiyoruz ve maatteessüf kadınlarımız ve hatta erkekler bu kanaatlerini de eleştirisel bazda kullananlar oluyor. Nitekim Başbakan Faiz Sucuoğlu’nun oluşturduğu kabinede neden bir kadın yok eleştirisi de bunlardan biri ve niye kadına bir yer layık görülüyor işte anlaşılmayan düşünce tarzı budur. Bundan sonraki dönemlerde, kadın sayısının aktif görevlerde artması, hak alma mücadelesinde varlıklarını isbat-ı vücud etmeleri , umudumuz ve temennimizdir. Bütün bu gerçeklerden hareketle! Bu günün siyasetinde mevcut tüm kadınlarımızı, ekonomik açıdan aile birlikteliğinde evinde, tarlasında ağılında, alın terinin karşılığını aile bütçesine katkısı ile gösteren kadınlarımızın gününü kutlarken,yarınlarda kadının varlığının önemini bir kez daha vurguluyorum. Yeterki bu söz bizim dünyamızda hayat bulabilsin!!! “Kadınlar omuz omuza sıralandıklarında aradan kimse geçemez.'