Meclis’te dün yaşanan manzara evlere şenlikti.
Birbirlerinin üzerine yürüyen milletvekillerinden tutun da her türlü ağız dalaşını marifet sayan isimleri bir bir izlerken utandık.
Sahi biz bu vekilleri Meclis’e neden göndermiştik?
Bu ülkenin sorunlarını çözsün, bir derdimize derman olsunlar diye parlamentoya göndermemiş miydik?
Oysa onlar dün bir devletin en kutsal yerinde olduklarını unutup kendilerini adeta çadır tiyatrosunda sanarak, ağızlarına geleni söylemekte hiçbir beis görmediler.
Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, “Bu bir reform hükümetidir. Bu reformlar şu veya bu şekilde gerçekleşecek... Umarım yardımcı olursunuz birlikte yaparız. Bu ülkenin kaderini birlikte değiştiririz” dese de muhalefet bu sözleri işbirliği çağrısı değil, meydan okuma olarak algıladı.
Aynı şekilde Başbakan Ünal Üstel’in yaptığı “yeni bir sayfa açalım” çağrısı da muhalefetin bir kulağından girdi, öbür kulağından çıktı.
Ülkenin içinde bulunduğu şu anki zor koşullar iktidara karşı bir tepki uyandırsa da muhalefetin hatası şudur. Halk bu kötü gidişattan sadece iktidarı değil muhalefetin de sorumlu olduğunu düşünüyor.
Yani hükümeti iş yapamaz duruma getirmeye çalışmak, kimsenin ekmeğine yağ sürmüyor. Muhalefet partileri bunu iyice anlamalı, bundan sonra politikalarını da buna göre şekillendirmelidir.
Meclis’te hükümeti iş yapamaz duruma getirmek için çaba gösteren milletvekillerine bir tavsiyemiz var.
Sokağa çıkıp milleti dinlesinler.
Halk neden şikayet ediyor?
Giderek tırmanan hayat pahalılığı şu anda herkesin birinci gündemidir. Alım gücü düşen vatandaş “ya üç kuruş ücrete çalış ya da işsiz kal” ikilemiyle karşı karşıya bırakılmıştır.
Devletin dar gelirliye elini uzatması için hiç şüphesiz ilk yapılması gereken maliyenin gelirini artırmasıdır.
Ne yazık ki biz bugüne kadar hep, tek önceliği sadece kamudaki maaşları ödemek sayan anlayışla sosyal devlet ilkesini ayaklar altına aldık.
Elbette sosyal devlet ilkesinin hayata geçmesi için ilk şart, bugüne kadar hayata geçirilmeyen reformların artık ertelenmemesidir.
Bu gerçeği artık kabul edip, parmağımızın arkasına saklanmayı bırakmalıyız. Bizden söylemesi…