Bir Deprem Daha
06.02.2023 tarihinde Türkiye, Kahramanmaraş'tan gelen deprem haberleriyle sarsıldı. Saat 04.17'de 7,7 ve ardından 7,6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Kahramanmaraş'ta meydana gelen depremler; sismologlara göre Anadolu ve Arap yarımadasına uzanan 100 kilometreden uzun bir çatlağa yol açtığı için bölge tarihinin en geniş etki yaratan depremlerinden biri oldu. AFAD, depremin merkezini Doğu Anadolu fay hattı üzerinde, Gaziantep’in 26 kilometre doğusundaki Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olarak açıkladı. Ancak etki alanı, bundan çok daha geniş oldu. Deprem, Kıbrıs, Lübnan, Irak, İran ve Suriye’de de hissedildi. Türkiye’nin kuzeyinde ve batısında da yer yer hissedildi. Deprem; Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da büyük yıkıma yol açtı. 10 ilde toplam can kaybı ve yaralı sayısı gittikçe artıyor.
Canımız Burnumuzda
İnsanın ruh halini bu kadar güzel anlatan başka bir tanımlama yok. İçinde bulunulan duygusal durumu ifade edebilmek için kullanılabilecek en yerinde söz. Şu anki dönemimizi anlatan, can sözcüğüyle de alakalı olan ne kadar çok deyimimiz olduğunu günlerdir yaşadığım buhranlı ve korku, üzüntü dolu anlarımda düşündüğümü anlamış bulunuyorum. Bunlardan bazılarını sizlerle paylaşmamın bana da içimi dökmek anlamında, duygu dünyamı boşaltmak oranında iyi geleceğini biliyorum:
Can acısı: Aşırı ölçüde duyulan acı.
Can alıp can vermek: Büyük bir sıkıntı ve acı içinde olmak, bunalmak.
Can başa düşmek: (Bir kimse) Tehlikeye, kendi başının kaygısına düşmek.
Can borcunu ödemek: Ölmek.
Can cana, baş başa: Herkesin, kendi canının, kendi başının kaygısına düştüğü bir tehlike anını anlatır.
Can çekişmek: Ölmek üzere olmak.
Can damarı: En önemli ya da en duyarlı yer.
(Bir şeye) Can dayanmamak: Bir şey karşısında çok üzülmek.
Can havliyle: Ölüm korkusundan doğan güçlü bir tepkiyle.
Can kurtaran yok mu!: Ölüm tehlikesi karşısında yardım isteme sözü.
Can pahasına: Canını tehlikeye atarak, ölümü göze alarak.
Can pazarı: Herkesin kendi canını kurtarmaya uğraştığı tehlikeli durum ya da zaman.
Can sıkıcı: Sıkıntılı, usanç verici.
Can sıkıntısı: Yapacak bir iş olmamaktan ya da oyalanacak bir şey bulamamaktan duyulan tedirginlik.
Can vermek: Ölmek.
Canı burnunda olmak: Yorgun ve bezgin olmak.
Canı yanmak: Acı duymak.
Canından bezmek (bıkmak, usanmak): Yaşamak istemeyecek denli sıkıntı içinde kalmak, bunalmak.
Canının derdine düşmek: Canından başka bir şey düşünememek.
Yavaş Yavaş Zayıflıyoruz
Her geçen gün depremden korunmak, canımızı ve canlarımızı yaşar durumda tutmak için daha çok önlem alıyoruz. Evimizin kapısının önünde, içerisinde bizim için önemli olan birkaç parça bir şey olan deprem çantamız; evin her ferdi için battaniye, mont, ayakkabı, su, biraz yiyecek içecek… gibi kış aylarında gerekli malzemelerimizi yüklediğimiz arabalarımız hazır durumda. Elimizden geleni yapmaya çalıştığımız bir dönem yaşıyoruz. Bunların da bir önceki kriz durumları gibi geçip gideceğini de bilmemiz, bu düşünceye sıkı sıkıya bağlı olmamız gerektiğini savunanlardanım.
Kaynak:
https://www.lafsozluk.com