TEKRAR YAŞAM BİÇİMİ HALİNE GETİRELİM

Dün , yazımın konusunu seçmeye çalışırken , ajanslara herkesi yakından ilgilendiren bir haber düştü .

Dün , yazımın konusunu seçmeye çalışırken , ajanslara herkesi yakından ilgilendiren bir haber düştü .
“Benzine , okkalı zam .”
Aslında dün , benzine gelen zam bir de baktık ki bu gün ayni oranda mazota gelmiş .
Akaryakıtta , biz de bizim bağlı olduğumuz Anavatanımız da enerji fakiri bir ülke .
Dünyadaki ekonomik kriz , enflasyonu körükleyerek , petrol fiyatlarını da aşırı bir şekilde zirve yapmaya devam ettirmektedir .
Bizde , akaryakıt en çok ulaşım vasıtalarının kullanımında harcanmaktadır .
Toplu ulaşım olmadığı cihetle , her kes ulaşacağı yere , özel aracı ile gitmektedir .
Eskiden , şehir içerisinde belediyelerin , tam manası ile yeterli olmamasına rağmen , belediye sınırları içerisinde , toplu taşımacılığı vardı .
Şehirler arasında ise , zamanla bu dumura uğratılmış , toplu taşıma sadece öğrenci taşımacılığında kalmıştır .
Bu da , maddi olanaksızlıklar nedeni ile can çekişmektedir .
Kentler arası ulaşım , yüzlerce taşıma izinli aracın mevcut olmasına rağmen , bekleneni verememekte . Araçlar nerede ise arazilerde çürümeye terk edilmektedir .
Bir çoğu da ömrünü çoktan tamamlamıştır .
Akaryakıta giden harcamaların , tümünü değilse bile , kent içinde harcananların , önüne geçebiliriz .
Tabii bunda devletin de teşviki ve desteği çok önemli .




Nasıl mı ?
Çok gerilere gitmeden , bunun nasıl olacağını , yaşamış bir kişi olarak , sizleri de o günlere götürüp yaşatmaya çalışacağım .
Gerek İngiliz ve gerekse Ortaklık Cumhuriyetinde , kent içi ve yakın köylerde ikamet eden yurttaşlar , kentlere bisikletle gelip giderlerdi .
Yüklerini de , bisiklete özgü heybeler dikilerek bunlarla taşırlardı .
Memurlar , iş yerlerine bisikletle gider , bisikletle dönerlerdi .
İşçiler , iş yerlerine , heybelerindeki avadanlıklarla gidip gelirlerdi .
Araba , sadece , çok zengin kimselerde özel olarak bulunurdu .
Kentler arası düzeni , çalışma izinli araçlar , yolcu ve eşya taşıyarak sağlardı .
O dönemlerin vazgeçilmezi ve hayat biçimi , ulaşımda , tek ve yegane araç bisikletti .
Tabii bu 21 Aralık 1963 tarihine kadar sürdü .
Olaylardan sonra , ada genelinde Türkler bisiklete pek binemedi .
Sadece Türk semtlerinde buna devam edildi .
Bisiklet kullanmak ayni zamanda hayatın idamesinde biçilmiş kaftan .
Vücudun bütün organları çalışır duruma gelir .
Kolesterol , şeker , tuz gibi zararlı potansiyele sahip maddelerin oluşmasının önünü kesinkes kesen , ayrıca bir jimnastik aracıdır da .
Avrupa’nın bir çok ülkesinde , bilhassa coğrafyası küçük olanlarda , bisiklet vazgeçilmezdir .
Her kişinin araba alacak gücü olmasına rağmen , bisikleti tercih etmeleri de sağlıklarına ne kadar düşkün olduğunu göstermesi açısından dikkate değerdir.
Gelelim , Karpaz’daki manastırda okunan Kelime – i Şahadete .
Dünyada din ve vicdan özgürlüğü var .
Tabii ülkemizde de .
Bu , BM‘de , AB‘de ve birçok siyasi kurum ve birlikte var .
Nerde ise tüm ülkeler , bunu Anayasalarına almıştır .
Olay , suç fiili olarak , başka yasalarda müeyyidesi yoksa , Müslüman olarak , kendi duasını okuduysa . Bunda suç fiili aramak , bulmak , mümkün değil .
Nasıl ki , Papa ve bir çok metropolitin Ayasofya Camisinde kendi dualarını okumaları gibi bir hareket tarzı varsa .
Rahatsızlık fiili , başka bir olay . Dinle ve ibadetle , ilgisi yok .
Bu haber 1972 defa okunmuştur

:

:

:

: